‘καλώς ήρθες αγαπητέ γείτονα’ (Hoşgeldiniz sevgili komşumuz)
Rumca bilmiyorum ama Türkiye gibi “Sagapo” ne demek biliyorum. Bugün ağırladığımız komşumuz Kiryakos Miçotakis’in, adını taşıdığı eski Yunan Başbakanı Kiryakos Venizelos gibi maceracı bir lider olmadığını, limanlarını, antrepolarını Almanya’ya satacak kadar ülkesini iflasın eşiğine getiren silahlanma yarışından (hemen hemen) vazgeçtiğini biliyorum. Ve bu bilginin verdiği güvenle, Miçotakis’e “Hoş geldiniz” diyorum.
Fransa, elindeki hurda gemileri Yunanistan’a satma hevesindeydi. Almanya, sanki yok pahasına satın aldığı Yunan gelir kapısı tesisleri yetmiyormuş gibi, 100 yıl önceki Anadolu macerasında Venizelos’un Anadolu’yu mezar ettiği bir milyon Yunan genci az gelmiş gibi, Yunanistan’ı yeni bir maceraya, Avrupa Ordusu’na sürükleyebileceğini sanıyordu. İşin kötüsü, dostumuz Miçotakis de bundan önceki dönemde, Ege’deki el kadar adalara Türkiye’nin mavi vatanının 40 katı deniz hükümranlığı kazandırabileceğine inanıyordu.
Son seçimi kaybeden ve ikinci turda anayasal destekle açıktan aldığı milletvekillikleriyle yeniden başbakanlığa gelen Miçotakis, bu kez, Türkiye ile dostluğun önemini anlamış görünüyor.
Miçotakis, 5 ay önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’a yaptığı ziyaret ve o ziyarette verdiği mesajları anlamış görünüp, gereğini yerine getirmek için adımlar atmaya başladı. Erdoğan, “Biz Ege’yi bir barış ve işbirliği denizi haline getirmek istiyoruz” demişti. Barış ve iş birliği denizinde, iki kıyıdaki halkın vizesiz ziyaret edebildiği adalar vardır; üzerine Yunan halkının vergileriyle borç-harç alınmış uçaklar, roketler dizilmiş, karasuları (!) Fransız hurdası zırhlılarla korunan (!) adalar yoktur. “Barış ve iş birliği denizi” Afrikalı, Asyalı mültecilerin botlarının, AB’nin verdiği emir ve paralarla, şişlenerek batırıldığı bir deniz değildir; Yunan ve Türk kıyı korumalarının iş birliği yaptığı bir denizdir.
Miçotakis’in okuma meraklısı bir siyasetçi olduğunu da biliyoruz. Eğer hala okumadı ise ABD’li jeopolitik analizcilerinin neden 2040’ta, ortada bugünkü sınırları içinde bir Yunan Birliği kalmayacağını tahmin ettiklerini de okumalıdır. Analizcilerin, o tarihte Türkiye’nin Irak-Suriye, Basra Körfezi, Kafkaslar ve Balkanlar’da ne genişlikte bir etki alanına sahip olacağını yazdıklarına da bakmalıdır. Yunanistan’ın dış borçlarından kurtulması, sabahtan akşama didinen Yunan halkının vergilerinin verimli harcanması ve Yunanistan’ın, Avrupa-ABD bankaları ve IMF elinde oyuncak olmaktan kurtarılması mümkündür.
Miçotakis hükumetinin, Yunan milli gelirinin tam iki katı borcu vardır. Yunan maliyesinin rakamları o kadar negatifte ki, IMF, sitesinde, Yunanistan için bir çok kalemi hesaplayamadığını yazıyor.
Umut verici olan, iki yıl önce hepimizin, AB ve ABD’nin yeni bir tuzağına düşmemesi için çağrıda bulunduğu (benim bu konudaki iki yazım şurada: https://shorturl.at/deyFG ve https://shorturl.at/mCIV3) Yunanistan’ın gerçekten bir kurtuluş yolunu tutmuş görünmesidir. Erdoğan’ın beş ay önce söylediği gibi, Türkiye ile Yunanistan’ın arasında çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur.
Bu inanışı paylaştığı anlaşılan Sayın Miçotakis’e “Kalos orisate” diyoruz