2025’te bizi neler bekliyor?

Okuduğunuz Yazı
2025’te bizi neler bekliyor?

İçerik

2025’e girerken Suriye’nin 61 yıllık Esed rejiminin çökmesini ve yeni yönetimin adımlarını takip ettik.

Şu an Suriye yönetiminin başında olan Ahmet Hüseyin eş- Şara’ya, AB ülkelerinden yapılan ziyaretler de Batı tarafından da tanındığını gösteriyor.

Suriye, ülkemizi hem içimizde bulunan Suriyeli sığınmacılar hem de Suriye’den Türkiye’ye karşı gerçekleşen terör saldırıları sebebiyle doğrudan ilgilendiren bir ülke. Suriye’nin merkezî yönetimi ile birlikte toprak bütünlüğünün sağlanması için ve de PYD/YPG yapılanmasının işgal ettiği topraklardan çekilmesi için çaba gösteriyoruz.

Bu süreçte, Suriye’nin yeniden inşası noktasına da önemli bir rol üstelenecek gibi duruyoruz. Dört yüz milyar dolarlık bir yeniden inşa maliyeti çıkarmışlar. Ne yapılırsa yapılsın oradaki en etkili ülke Türkiye olacak.

Elbette İran yine İranlığını yapıp ortalığı karıştırmaya çalışacaktır. Elbette Rusya’nın varlığı ve etkisi belli oranda hissedilecektir. Ayrıca ABD ve İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin oradaki varlıklarını hissedeceğiz. Ancak bu bizim en etkili ülke olduğumuz gerçeğini değiştirmeyecektir.

Yine başka bir beklenti de Rusya ile Ukrayna savaşının sona ermesidir. Burada da hem Rusya ile ilişkilerimiz hem de Ukrayna ile ilişkilerimiz ve de coğrafi yakınlığımız sebebiyle oradaki işlerde de Türk iş insanlarının oldukça avantajlı konumda olacağını öngörüyorum.

ABD Başkanı olarak seçilen Trump’ın öncelikli hedefinin Çin olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla başta kendi ülkesindeki gümrük duvarlarını yükselterek bitmekte olan sanayisini toparlamaya çalışacak ve daha kendi içine dönük bir ABD göreceğiz, kuvvetle muhtemel. Bu da yüz yıl evvel Wilson Prensipleri ile başlayan ‘’Uluslar kendi kaderlerini kendileri belirlesin.’’ ilkesinden hareketle coğrafyamızı aslında ‘Arzımevud’’ için hazırlama girişiminin bugünkü yansıması olan Suriye’de, sözde YPG/PYD/ PKK devleti kurulması projesi için Trump dönemi güç ve enerji harcama konusunda çok istekli olmayacaklardır. Elbette önceki döneminde Trump’a rağmen o projeyi devam ettirmeye çalışan Pentagon’daki çevreler çaba göstereceklerdir. Ancak etkili olmaları da kolay olmayacaktır.

MHP lideri Bahçeli’nin teröristbaşı Öcalan ile ilgili ‘’Terör örgütünü lağvetsin, gerekirse gelsin Mecliste DEM grubunda konuşsun.’’ çıkışından önce tüm siyasi gündem ‘’Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?’’ noktasına kilitlenmişti.

Şimdi ise PKK’nın lağvedilmesi için bir umut doğduğunu görüyoruz.

DEM heyeti önce teröristbaşını ziyaret etti.

Ardından, adres TBBM olduğu için önce TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve sonrasında MHP lideri Bahçeli’yi ziyaret ettiler.

Bugün ise önce Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sonrasında da AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler başkanlığındaki bir AK Parti heyeti ile yine TBMM’de görüşüyorlar.

Çözüm süreci dönemindeki uygulamada önde olan aktörlerin yapmış olduğu hataların bedeli ağır olmuştu. Temel hata, PKK terör örgütünün elindeki silahı bırakmadan onlarla görüşmelerin yapılması, Habur’da çadır mahkemesi kurulup devletin zafiyete uğratılmasıydı.

Şu an hem MHP lideri Devlet Bahçeli hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘’Ya silahları gömecekler; ya da silahları ile birlikte onlar gümülecekler!’’ cümlesini söylediler. Yine her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘’terörsüz Türkiye’’ ve ‘’Terörle mücadeleden taviz vermeyeceğiz.’’ söylemi oldukça önemli.

Türkiye’nin geçmişte ASALA ile, terör belası, ayağına pranga geçirilmeye çalışıldı. ASALA bittikten sonra da FETÖ ve PKK terör örgütleri ülkemize çok zarar verdiler.

Şu an FETÖ’nün kalıntıları ya da kriptoları kalmış olsa da FETÖ etkisini büyük oranda yitirdi. Elebaşısı Gülen’in ölümüyle de iyice parçalanıp yok olacaklardır.

PKK da teröristbaşı Öcalan örgütünü lağvederse direnen Kandil’de bazı terör elebaşıları teröristliğe devam etmek istese de etkisi kalmaz ve yok olurlar.

Kim bilir belki bu yılın Nevruz günü PKK silah bırakır, eline kan bulaşanlar cezasını çeker, diğerleri de normal hayatta siyaset yapar.

Yine içeride gündemimizin en önemli meselelerinden birisi ‘’Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak?’’ sorusuna aranan cevaplar olacak.

İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasındaki rekabet biraz daha hissedilir düzeye gelecektir.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hilmi Daşdemir