23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Okuduğunuz Yazı
23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİMİNİN ÖNEMİ

İçerik
  • Öncelikle Devlet olabilmenin gerekliliği ve Devlet karşıtlığını, Fetö ve diğer terör örgütleri ile ilişki içinde olan kesimin Devlete verdiği zararları ve bu bağlamda 23 Haziran İstanbul seçiminin neden önemli olduğuna değineceğiz.

Devlet olabilmek için
1.) Yaşayacak bir toprak parçasının bulunması,
2.) Bu topraklarda yaşayan bir Halkın olması,
3.) Bu halkı yönetecek bağımsız yöneticilerin varlığı, gerekmektedir.

Devletin asli görevi ise, güvenlik ve devamlılığını, yani bekasını sağlamaktır. Milletin görevi ve gerekliliği de Devletinin dostunu, dost olarak görmek, düşmanını da, düşman olarak benimsemektir. İşte tam da burada Devlet ve millet kavramına temas etmek gerekiyor.
Özellikle son 18 yılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne yapmaktadır?

* Milli hasıla gelir noktasında vatandaşlarının geçim standartını 1000 dolarlardan 10.000 dolarlara çıkartmıştır.

* Yaşam standartları noktasında, teknoloji, ulaşabilirlik, modern hayat ihtiyaçları, günü takip edebilmek, erişebilirlik ve daha pek çok konuda atılımlar yapmıştır.

* Özgürlükler noktasında, ifade, din, yaşam, kılık kıyafet, haberleşme, hatta hakaret edebilme, iftira, yalan, dolan meselelerinde bile level atlanmıştır.

* Savunma sanayi ve güvenlik konusunda, TSK, Aselsan, Roketsan, İHA, SİHA, kara ve deniz unsurları, modern silahlar, S 400 ve daha nice üretimleri ile bir üst seviyeye ulaşmıştır.

* Ekonomi manasında, her türlü spekülasyon ve manipülasyonlara, her türlü döviz ve istihdam noktasında ki baskılara ramen, her dönemde büyüyen bir ekonomiye sahip olduğumuz gerçeğini atlayamayız. Enerji boru hatları ve son dönemde ki Akdeniz’de ki gaz ve petrol arama, sondaj çalışmaları da cabası.

* Uluslararası ilişkilerde ise, arayan değil de, aranan ve fikri sorulan bir Devlet, emir verilen ve dikte edilen bir Devlet değil de, ülke menfaatlerini düşünebilen bir Devlet, randevu vermek için aylarca bekletilen bir Devlet değil de, randevu alınan bir Devlet, üzerine oyun kurulup ele geçirilen bir Devlet değil de, oyunları bozan bir anlayışa sahip olduğumuz bir Devlet ve AHLAT AKLI ile orta ve uzun vade de planlar kurup uygulatan bir Devlet olduğumuz, yaşanan gelişmelerle ortaya çıkmış ve çıkmaktadır.

* Devletler arası alış-verişlerde, büyük Devletler gibi düşünebilen, davranan, ülke menfaatleri noktasında çıkar alış-verişleri yapabilen, gerektiğinde rest çekebilen, gerektiğinde geri adım atmak zorunda kalsa bile, Devlet gelenekleri ile hareket edip, 1000 yıllık geçmişini kabul ettiren bir Devlet yapısına büründüğümüz de bir gerçektir.
Devletimiz bütün bu kazanımlarını özellikle son 18 yılda elde etmiş, bundan sonraki dönemlerde de elde etmeye devam edecektir. Peki millet bu dönemde neler yapmıştır? Bir de ona bakalım! Özellikle 2000’li yıllara gelene kadar yakın geçmişimize bakmak lazım. Bu millet yıllarca neler ile oyalandı ve millet olabilme özelliği elinden alındı.

* Kıtlık ve fakirlik ile uğraşması
* Ayağını yorganına göre uzat, üretme biz veririz mantığına adapte olunması
* Laiklik, şeriat, baş örtüsü sorunu, ezan ve 28 Şubat süreçleri ile mücadele
* Yolsuzluklar,hırsızlıklar, adam kayırmalar ile geçen yıllar
* Öz güven eksikliği sebebi ile kendisini ifade edememesi
* Darbe ve askeri vesayet ile korku imparatorluğu altında yaşamak

İşte bütün bunlarla bu millet yıllarca uğraştı durdu. Peki 2000’li yıllardan sonra bu millet neler yaptı, neyi öğrendi ve kim öğretti?

* Bu millet Demokrasi’yi öğrendi
* Birlikte yaşayabilmeyi, özgürlükleri öğrendi
* Emperyalistlerle gerçek mücadele edebilmeyi öğrendi
* Bu millet dik durmayı öğrendi
* Bu millet üretebilmeyi öğrendi
* Yurt dışına çıktığında itibar sahibi olduğunu öğrendi
* 1000 yıllık şanlı bir mazisi olduğunu öğrendi
* Güçlü olduğunu, hem bulunduğu bölgede, hem de dünya da söz sahibi olduğunu öğrendi

Bütün bu kazanımları da son 18 yılda yaşayarak, tecrübe edinerek öğrendi. Bu millete bütün bunları kazandıran ise, kim ne derse desin, tüm Dünya’nın gözünün önünde katile, katil diyen, One Minute diyerek mazlumların yanında olduğunu gösteren, ülkesinin çıkarlarını her türlü platformda, her şeye ramen formatında savunan Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.

İşte bu değişimleri fark eden Küresel güçler, Türkiye Devletinin ve milliyetçilik çizgisine tekrar ulaşan Türk milletinin önünü kesme adına türlü, türlü oyunlar ile karşımıza dikilmişlerdir. Gezi olayları ile, ekonomik yaptırımlar ile, Siyasi ve Politik saldırılar ile, terör örgütleri ile ve son olarak 15 Temmuz Darbe girişimi ile önümüze engeller çıkartıp, bizi yıldırmak, tekrar eskiden olduğu gibi ele geçirmek, yönetebilmek istemişlerdir. Ancak hem Devletimizin dik duruşu, hem de milletimizin Devletimizin yanında durması ile bu saldırılar atlatılmaktadır.

Her ne kadar, Gezi olayları döneminde başlayıp, sonrasında devam eden, milletimizin arasında ayrışmalar olsa da, farklı görüşte olanların fikir çatışmalarını tetikleyici unsurlar olan bazı siyasiler, terör unsurları pozisyonunda ki kişi ve kurumlar, Devletimizin bütünlüğünü tehlikeye atacak yaklaşımlar sergileseler de, 1000 yıllık Devlet geleneğimiz, AHLAT AKLI ile, bu unsurlar ile başa çıkacak güce sahiptir.

İşte tam da burada 23 Haziran Pazar günü yapılacak İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri, bir bakıma 2023 yılı hedefleri için bir referans olacaktır. İstanbul’da demokratik bir şekilde oy kullanacak vatandaşlarımız yukarıda bahsettiğim unsurları düşünmelidirler. Olayı basite almadan millet olabilme feraseti ile 15 Temmuz ruhu ile sandığa gidip oylarını kullanmalılar.

Özellikle İstanbul halkı, 31 Mart seçimleri sonrası YSK’nın tekrar seçim kararı ile, milletin karşısına çıkan Chp adayı ve Cumhur ittifakı adayının duruş, söylev, proje, vaat ve tecrübelerini düşünürken, bu manada bir seçim yaparken, bir de şunlara dikkat etmelerinde fayda var! Özellikle 18-30 yaş arasında ki genç nesil, 90’ları, 80’leri yaşamadıkları, görmedikleri için karşılaştırma yapmakta zorlanabilirler; ancak!!!!!!!

* Kim kirli bir Siyaset yapıyor
* Kim söylevlerinde tutarlı bir duruş sergiliyor
* Kim Devletinin güvenliğini, milletinin geleceğini gerçekten düşünüyor
* Kim 40 yıldır bu ülkeye dayatılan, terör örgütü PKK ve onun uzantısı olan HDP ile içli-dışlı görüntüler sergiliyor
* Kim geçmiş tecrübelerini geleceğe yansıtabiliyor
* Kim ideoloji kurbanı oluyor
* Kim Fetö denen terör örgütü ağzı ile konuşup, bu örgüt unsurları ile temas içinde oluyor
* Kim ülkemize düşmanlık içinde olan bazı Devletlerin kuklası rolünde davranıyor
* Kim yaşam şeklinin dışına çıkarak oy uğruna, takiye yaparak, din istismarlığı yapıyor
* Kim 1000 yıllık geçmişi olan bu kadim Devlet için yeri geldiğinde canını verebilecek kadar, ülkesini, milletini seviyor
* Kim 15 Temmuz darbe girişiminde Tankların, F 16’ların, soysuz teröristlerin karşısına çıkıp, vatanını, bayrağını, milletini korumak için mücadele içinde yer almış, kim Tankların arasından geçerek güvenli bir eve sığınmış

İşte 23 Haziran Pazar günü yapılacak İstanbul seçimlerinde İstanbul halkı bütün bunları düşünerek oylarını kullanmalılar.
Sonuç olarak 23 Haziran Pazar günü yapılacak seçimlerde milletin feraseti kazanacaktır.

Sinan Öztekin

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Sinan ÖZTEKİN