24 HAZİRAN MİLATTIR
Eski Türkiye’nin nasıl kirli bir organizma olduğunu görmek farklı duygular hissettiriyor insana.
Yaşadıkları hayal kırıklıkları, yıkılan kaleleri, bozulan düzenleri sinirlerini altüst etmiş.
Acınası bir durum yani.
Öte yandan hala son bir gayretle, eski günlere dönebilir miyiz umuduyla yaptıkları girişimlerle kirli yüzlerinin açığa çıkması, gerçek niyetlerinin milletin menfaatlariyle asla örtüşemeyeceğini anlatıyor bize.
Erdoğan nefreti ve düşmanlığı temelinde yürütüyorlar planlarını.
Bu nefretin paydaşlarının sadece CHP ile sınırlı kalmayıp başka parti ve oluşumları da kapsaması, oyunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.
Amaçlarının seçim falan olmadığını söylemekten hiç de utanmış gibi bir halleri yok.
Aksine iliklerine kadar işlemiş aşağılık duygusuyla, yaptıklarının bir avuç marjinal tarafından hararetle destek görmesini başarı zannediyorlar.
Avrupa ülkelerinin, ABD’ nin Türkiye’ nin aldığı erken seçim kararı sonrasındaki söylem ve eylemlerinin, muhalefet cephesiyle aynı paralelde olması, akıl hocalarının yerli ve milli olmadığını gösteriyor ki utanılacak bir durum.
Ülkenin “kaybolan yıllarının” katillerinin kimler olduğu açık seçik belli artık.
Eski Türkiye’ nin fildişi kulelerinden millete ahkam kesip horlayan…
Suni gündemlerle oyalayıp, sahte düşmanlarla mücadele ettiren… Hep önümüzü kesen, engelleyen, ayağa kalkmamıza izin vermeyen güçlerin son temsilcileri…
Bakmayın demokrasiden, solculuktan dem vuran küresel güçlerin kuklalarına.
Kanmayın “İyi” markasıyla pazarlanan FETÖ ‘ nün ambalajladığı balonlara.
Üzülmeyin bizden görünüp, bizi hançerleyenlerin, hasmıyla hısım olup saadete erişen iki yüzlülere.
Ne kızın ne de onların oyununa gelip onların seviyelerine inin.
Son virajda ülkeyi yolundan çevirmek hatta uçuruma yuvarlamaktan zerre kadar endişe etmeyecek kirli zihniyetin oyunlarına gelmeyelim.
24 Haziran’ı bir seçim gibi değil de adeta meydan muharebesi olarak görmelerine izin vermeyelim.
Zira amaçları demokrasi, sandık, milletin tercihi değil.
Kaybettikleri gücü yeniden kazanabilir miyiz hesabı.
Nereden bakarsanız bakın çirkin bir hesap.
Üstelik bileğiyle, yüreğiyle, vatan aşkıyla yapılan bir mücadele sonucunda değil, Amerika’nın desteği, Avrupa’ nın alkışı, FETÖ’ nün yol göstermesiyle kazanacaklarına inanıyorlar.
15 Temmuz’ u itibarsızlaştırma çabaları, milletin kanıyla canıyla yazdığı destanı küçümsemeleri bu yüzden.
Küresel güçlerin kirli oyunlarını bozan millete düşmanlıklarının sebebi bu.
Darbeler tarihinde örneği olmayan bu duruşu, tesadüfen organize olmuş kitlelerin tepkisi olarak basitleştirmelerindeki amaç da aynı.
Allah bir daha böyle bir tecrübeyi yaşatmasın bu millete.
Ancak şunu da akıllarının bir köşesine yazsınlar ki, bir daha böyle bir girişim olursa, 15 Temmuz’ dan daha da büyük bir tokatı canlarını acıtmak için değil, hak ettikleri cezayı vermek için atar bu millet böyle biline.
İşte bu gerçekleri görerek, bu bilinçle 2023 hedeflerine ulaşmak ve son engeli de aşmak için 24 Haziran’da gerekli dersi sandıkta vereceğiz.
FETÖ’ nün gizli tuzaklarını da görüp oyunu bozmak için birliğimizi ve beraberliğimizi pekiştirmemiz şart.
Şeytan kılıklı algı mühendislerinin “ Reis kesin kazanacak ona şüphe yok. Ama AK Partiye gereken dersi vermeliyiz” sinsiliklerine prim vermek, 2023 hedeflerini ciddi sıkıntıya sokar.
Zira daha önce de belirttiğimiz gibi seçimlerdeki hedefleri kazanmak değil de Erdoğan’ ı engellemek olan şer cephesinin palanlarının bir parçası da bu.
Yani Cumhurbaşkanlığı sistemini kilitlemek için meclis aritmetiğini kendi planlarına göre dizayn etmek.
O yüzden eleştirilerimiz olsa da küslüğümüzü ve tepkimizi milletvekili seçimi pusulalarına yansıtmak hele hele sandıkta AK Partiye ders vermek gibi kirli plana alet olmak en başta Erdoğan’a zarar verir.
Düşünün yıllardır Erdoğan hakkında etmedik hakareti, denemdik algı operasyonu bırakmayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olamıyor.
Onu da geçtik. Haydi kendisi korktu, anlarız.
Peki bir aday bulmak bu kadar zor mudur?
Kafasından geçen adayların çoğunun AK Parti geçmişi olmasına ne demeli?
Tabii buradaki ince plan da gözden kaçırılmamalı.
Erken seçim kararı açıklandığından bu yana, gündemde hep CHP ‘nin acemi tiyatrosu var.
“Yourtta Sulh Cihanda sulh” diye bar bar bağıran ve “15 Temmuz öncesi çocuklar gibi hoplaya zıplaya “ben başbakan olacağım” türküleri söyleyen Meral ninenin ismi bu süreçte özenle korumaya alındı.
Yan masadan yollanan 15’ lik ikramı elinin tersiyle çevirmesi de çizilen stratejinin bir parçası.
100 bin imzayla aday olacağım ısrarı tıpkı CHP’nin aday bulma sürecindeki gibi kulağına fısıldanan sufleler gereği.
Yani bu süreçte herkes kendine verilen senaryoyu yeteneğinin el verdiği oranda sahnelemeye çalışıyor.
Saadet Partisi’ nin resmi kimliğini mevcut yönetimden ayrı tutarak diyelim diyeceğimizi.
Karamollaoğlu’ nun bu süreçteki performansı da CHP’nin takdirini kazanacak kadar başarılı.
Prosedür gereği seçimlere katılan ve daha önce aldığı oy yüzdesi dikkate alındığında yok hükmünde olan bir partiye ve Karamollaoğlu’ na atfedilen bu paye seçim aritmetiğiyle açıklanası bir durum değil.
Erdoğan’ı engelleme hayali bile neler yaptırıyor şer cephesine!
GEZİ, 17-25 Aralık, Hendek siyaseti, 15 Temmuz aklımıza ilk gelenler.
Sınırlarımızı kuşatıp terör devleti kurma projesinin de sebebi aynı.
Yani yıllardır içeriden ve dışarıdan her türlü oyunla, planla kumpasla, terörle, darbeyle yıkamadıkları Erdoğan tek hedefleri.
Bu tespiti yazmak bile içimi acıtıyor.
Sevip sevmemek ayrı bir konu.
Amerikalısı, Avrupalısı, İsraillisi nefret eder. Zira 100 yıllık planlarını bozan bir lidere öfke duyuyorlar.
Peki ya içimizdekiler?
Aşağıladıkları dağdaki çobanın bile gördüğü gerçeklere gözleri kapalı olanlara ne demeli?
Ülkenin gelişmesinden, milletin refaha ulaşmasından, darbelerin tarihe karışmasından, zalimlere tokat, mazlumlara şefkat olan bir Türkiye’ye ve milli hedefleri yerine getirmek için gece gündüz demeden ölümüne çalışan bir lidere reva mı bu yapılanlar?
Biz bu kirli yapıya ve kirli yapının figüranlarına dur demek için 24 Haziran’da gereken dersi sandıkta vereceğiz.
24 Haziran’a sayılı günler var artık.
Millete karşı cephenin, bir daha geri gelmemek üzere devirlerinin kapanacağı gerçeğiyle her türlü çirkinliği yapacaklarını da unutmamak lazım.
Pop star magazinciliğiyle buldukları adaylara milletin alkış tutmayacağını biliyorlar.
Amerika’dan ithal çatının FETÖ’ nün taşeronluğunda kurulsa da milletin oylarıyla yıkılacağını da görüyorlar.
Kasetle getirdiğini kaosla götürüp suçu hükümete yıkabilirler.
Hormonlu bir büyümeyle siyaset sahnesine İYİ bir figüran olsun diye transfer edilenin başına kuş pislese bunu bahane edip seçimlere gölge düşürmek isteyebilirler.
FETÖ’ nün gizli portföyünden kaos ve terör silahını milletin tercihlerini engellemek için vicdansızca ve ahlaksızca kullanabilirler.
Sırtını teröre dayayanlar, ülkeyi düşmanlık yapan her örgüte sponsorluk yapabilirler.
Bakarsınız “kırılan bir kiraz dalını bahane edip” Amerika’ dan, NATO’ dan, Avrupa’dan salya sümük yalvararak bizi kurtar diyebilirler.
15 Temmuz sonrasında tuttuğumuz demokrasi nöbetleri gibi 24 Haziran’a kadar nöbette ve uyanık olmamız lazım.
İki bayram arası milletin düğününe kimsenin engel olmasına izin vermeyelim.
Korkmak ya da endişe duymak değil.
Her türlü kalleşliği yapan kirli güçlerin oyunlarına dur demek için…
Millete, milletin tercihlerine uzanacak her eli kırmak için…
Yeni Türkiye’yi koruyup, 2023 hedeflerine ulaşmak için…
El ele omuz omuza, bileğimizle, yüreğimizle ve 15 Temmuz’da ölümü korkutan cesaretimizle 24 Haziran bayramını kutlamamıza engelemek isteyen hiçbir güce izin vermeyelim.