3 Kasım 2002 günü kimler neredeydi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 03 Kasım 2002 seçimlerinde “tek başına iktidara geldiği gün” neler olmuştu, kimler neredeydi? Yine aklıma ilk gelenleri yazıyorum:
• Erdoğan milletvekili adayı “yaptırılmadığı” için partisi iktidara gelmesine rağmen kendisi TBMM’ye giremedi. Ancak 4 ay sonra Siirt’te seçim yenilenince TBMM’ye girebilecekti.
• O gün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’di! Bugün hâlâ hayatta; ama unutuldu gitti.
• Ekonomiden sorumlu Kemal Derviş’ti.
• Kemal Gürüz YÖK Başkanı’ydı. Üniversite kapısında başörtülüleri bizzat engelleyen Kemal Alemdaroğlu İstanbul Üniversitesi Rektörü’ydü. “5’i hariç hepsinin başını açtırdım” diyen ikna odacısı CHP’li vekil Nur Serter o gün rektör yardımcısıydı.
• Suriye’de Beşar Esad göreve geleli 2 sene olmuştu. Libya’da Kaddafi, Irak’ta Saddam Hüseyin, Mısır’da Hüsnü Mübarek, İsrail’de Ariel Şaron yönetimdeydi.
• İtalya’da Berlusconi, Fransa’da Chirac, Almanya’da Schröder, ABD’de George Bush yönetimdeydi. İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tahtında 50. yılındaydı.
• PKK karakol basmaya devam ediyordu. İçeride binlerce azılı terörist vardı.
• Beklenen Vakit gazetesi kapatılmış, Akit gazetesi kapatılmış, o gün Anadolu’da Vakit gazetesi olarak yola devam ediliyordu. Sonra o da kapanmak zorunda kalacaktı.
• Seçim sonuçları üzerine rahmetli Hasan Karakaya ağabey, “Yarasalar, vampirler; had işte böyle bildirilir” derken, Ali İhsan Karahasanoğlu ağabey; “Hani, muhtar bile olamazdı” diye soruyordu.
• Mustafa Karahasanoğlu ağabey ise gecenin yarısında asansör çalışınca; “Polisler gelmiş olabilir” diyerek takım elbisesini giyip bekliyordu. Yatılı elbisesiyle yakalanıp “acziyet görüntüsü” vermek istemiyordu.
• “Analarını bile satan zihniyet” diyen CHP’li Oktay Ekşi o gün Hürriyet’in başyazarı, “411 El Kaosa Kalktı” diyerek başörtülülere kan kusulmasına devam etme mesajı veren Ertuğrul Özkök Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni idi.
• Seçim gününün ertesi fakülteye gittiğimde sınıf arkadaşlarım kapının önünde başörtülerini çıkarıyor, başörtü iğnelerini elleri titreyerek çantalarına koyuyorlardı.
• Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa Hanım sınava girerek kazandığı Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne başörtülü fotoğrafı kabul edilmeyerek kaydı yapılmayınca, AİHM’e başvurdu. Abdullah Gül o gün hâlâ Abdullah Gül’dü!
• Ahmet Davutoğlu üniversitede öğretim görevlisiydi.
• Bülent Ecevit o gün Başbakan’dı. Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’in TBMM’de grubu vardı. Cem Uzan %7 oy almıştı. Erken seçimi Devlet Bahçeli Bursa’daki kurultayda Temmuz 2002’de dile getirmişti. Fazilet Partisi kapatıldığı için Saadet Partisi ve Ak Parti olarak meclistelerdi.
• Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı olalı 2 ay olmuştu.
• Doğu Akdeniz diye bir mesele yoktu, Türkiye’nin denizleri sahillerden ibaret sanılıyor, balıkçılar avlanacak kadar açılıyordu.
• Gaffar Okkan cinayetinin üzerinden 2 sene, Madımak komplosunun ve Başbağlar katliamının üzerinden 9 sene geçmişti.
• SİHA, ANKA, ATAK Helikopteri, Altay Tankı, SOM Füzesi, Fırtına Obüsü, Kirpi, SARB, KORAL gibi markalar o gün hayallerin ötesindeydi. Savaş çıksa Türkiye’nin bırakın füzeyi, yeterince kurşunu bile yoktu.
• 1960’lı yıllardan kalan, döküntü hale gelmiş 170 adet M60 tankının modernizasyonu için İsrail’in kapısında bekliyorduk. İsrail her seferinde bir problem çıkarıyor, işlem yapmıyordu.
Ve bugün 17 Ağustos 2020 Pazartesi;
Doğu Akdeniz’de sadece Oruç Reis sismik gemisinin yanında 5 savaş gemimiz var. Ayasofya açılarak Türkiye’nin bir prangası daha kırıldı. Uzun uzun yazarım ama yukarıdaki “sadece o gün olanları” hatırlamak bile Türkiye’nin geldiği ileri noktayı göstermesi açısından yeterli!
Bundan sonra ne olacak?
Türkiye yepyeni bir dönemin eşiğinde ve her şey adeta “yeni” başlıyor. Herkes işini “en iyi şekilde” yapacak! Bizler de Allah’ın izniyle Londra ve Tel Aviv komprodorlarına karşı kefenini giyip mücadele edenlerin ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisi yapması yolunda, Müslümanın izzetini bir bayrak gibi göklere çekmesi yolunda “algı yönetimlerine” müsaade etmeden yerli ve milli habercilik yapmaya devam edeceğiz! Doğruya doğru, yanlışa yanlış deme cesaretini Allah yüreklerimizde daim eylesin!
Sadece yerelde, ülke sınırları içinde kalmak yetmez; dünya medyasının, dünya vatandaşlarının da takip ettiği nice haberler yapma yolunda Allah bize ve refiklerimize yol açıklığı versin!
Hiçbir vakit Kraliçe Elizabeth’ten yana olmadık. Biz her vakit hakikati haykırdık ve gerçeğin izinde olduk. Ay yıldızlı al bayrağı ve ezanlı topraklarımızı müdafaa edenlerin yanında olduk, daima yanında olacağız! Tel Aviv’in içimizdeki çakallarıyla Allah’ın nasip edeceği o son nefese kadar mücadele ediyoruz, daima edeceğiz! Allah ayaklarımızı sabit kılsın!