Umudu çalınmak istenen ülke
Dolar 15 lira sınırını aştı. Markete her gittiğimizde temel gıda ürünlerinin fiyatlarını biraz daha yükselmiş görüyoruz. Alım gücümüz günden güne azalıyor. Fatura da doğal olarak hükümete kesiliyor. Buraya kadar her şey normal. Muhalefet partileri de, muhalif basın da işini yapıyor. Kimsenin kimseyi “Neden hükümeti hedef alıyorsun?” diye eleştirmeye hakkı yok.
Türkiye’de doların bu kadar yükselmesine neden olacak bir durumun olmadığı, ekonomimizin Türkiye’ye başka alanlarda geri adım attırmak isteyen güçler tarafından hedef alındığı, pandemi etkisiyle tüm dünyanın sıkıntıda olduğu, vs. Bunları iktidara muhalefet ettiğini zannederken Türkiye’ye muhalefet eden bir çizgiye kayan zihniyete anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba. Onlara laf yetiştirmek yerine pozitif gündeme odaklanmak lazım.
Hoş bunu yaptığınız anda sosyal medyada sizi linç etmek üzere görevlendirilmiş bir trol ordusu da hemen harekete geçiyor. Hakikatleri çarpıtarak oluşturdukları karamsarlık bulutlarının dağılmasını, geleceği dair en ufak bir umut kırıntısının dahi belirginleşmesini istemiyorlar. Ama burası Türkiye. Umut her zaman var. Onlar bizi de çekmeye çalıştıkları o çukurda debelenmeye devam etsin. Bu ülkenin aydınlık geleceğine inanan insanlarının mücadelesi sürecek. Daha önce başardık, yine başaracağız.
Bize terörle istikamet çizmek istediler. PKK’yı bitirdik.
FETÖ ile teslim almaya çalıştılar. FETÖ’yü bitirdik.
Ellerinde bir tek sıcak paraya ve yüksek faize dayalı ekonomi kartı kaldı. Şimdi onunla diz çöktürmeye çalışıyorlar. Bu ülke o silahlarını da ellerinden alacak.
Küresel krize rağmen 350 OSB’de 50 binin üzerinde fabrika üç vardiya çalışıyor. Şehirler arası yollardaki trafik şehir içini aratmıyor. Bir ülkede otoyollarda TIR’lar 7/24 hareket halindeyse orada üretim, istihdam ve hepsinden önemlisi umut vardır.
Bu ülke felaket tellallarına inat pandemide kendisine 25 yıl yetecek doğal gaz buldu. İspanya’dan çok turisti ağırladı. 2022 hedefi 60 milyon turist. İhracattaki yükselişin pozitif etkileri de yeni yılda kendisini gösterecek.
Bitmedi… Umutlu olmak için çok daha fazla nedenimiz var. Onlardan biri dünyadaki toplam rezervin yüzde 73’üne sahip olduğumuz bor madeni. Yakın gelecekte Bandırma’da hizmete açılacak bir bor karbür fabrikasından bahsedeceğim size.
Türkiye şu an stratejik maden bordan yılda sadece 1 milyar 30 milyon dolar kazanıyor. Sahip olunan rezervin yanında devede kulak kalır bu rakam. İşte Bandırma’da açılacak fabrika bu yüzden önemli. Dünyada bora olan talep 2021 yılından itibaren artmaya başladı. Ve giderek daha da artacağı öngörülüyor. Borun yüzde 50’si cam, yüzde 15’i gübre, yüzde 15’i seramik, kalan 20’si de diğer sektörlerde kullanılıyor. Biz 30 yıl önce tonunu 120 dolardan satıyorduk borun. Şimdi borik asidi 600 dolardan ihraç ediyoruz. 2022 sonunda hizmete girecek fabrikada bor karbür üreteceğiz. Tonu 30-50 bin dolar arasında kapış kapış gidiyor şu an piyasalarda.
Bor öyle bir maden ki işin içine teknoloji girdikçe satış fiyatı katlanıyor. Savunma sanayiinde kullandığınızda ton fiyatı 300 bin dolara yükseliyor. Tank zırhı üretiminde kullanılanı 400 bin dolardan alıcı buluyor. 2023’te hizmete alınacak bir başka fabrika ile Türkiye bu rakamları konuşmaya başlayacak. Bir de ileri teknoloji kullanılarak gerçekleştirilen bor üretiminde ortaya çıkan lityum dahil yan ürünler var. Onların ton fiyatları 10-12 bin dolardan başlıyor.
Şu anda Çin, ABD, Almanya başta olmak üzere dünyanın gelişmiş sanayi ülkelerinin gözü Türkiye’nin bor madeninde. Nasıl olmasın ki? Bütün stratejik sektörlerde ana ham maddelerden biri artık bor. Dünyanın en zengin ve kaliteli boru da bizde. Eti Maden önümüzdeki süreçte sadece Türkiye’de değil, dünyada öne çıkan kuruluşlardan biri olacak.
Felaket tellallarını kahredecek bir müjdeyle bitirelim yazıyı. Tarihin bu döneminde Türkiye’nin elindeki tek koz bulduğu doğal gaz ve zengin bor rezervleri değil. Yakında açıklanacak büyük bir sürprize hazır olun. Şimdilik Anadolu’nun altının da üstü kadar bereketli olduğunu söyleyelim yeter. Şundan kimsenin şüphesi olmasın: Gelecek Türkiye’nin…
Akşener’e zor soru
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, son dönemde sık sık ABD Büyükelçisiyle buluşan İyi Parti lideri Meral Akşener’e sormuş: “Amerikalılarla ne konuşuyorsunuz? Bu ABD yetkilileri niye Cumhur İttifakı partileriyle değil de sizlerle aylık olağan toplantı yapıyor?”
Önemli bir soru. Sadece Akşener değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da ABD ve İngiliz Büyükelçileriyle sık görüşüyor. “Ne var canım bunda?” diyebilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz. Bu görüşmelerde Destici’nin iddia ettiği gibi bir görev paylaşımı mı yapılıyor bilemem. Böyle bir iddiada bulunacak bilgi ve belgeye sahip değilim.
Ancak Akşener’e içeriğini kamuoyundan gizlediği bu görüşmeler sebebiyle bir hatırlatma yapmak ve şu soruları sormak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ne zaman ABD Başkanı ile görüşse “Ne konuştuğunuzu açıklayın” diye ortalığı ayağa kaldıran siz değil misiniz? Haziran 2021’de Brüksel’deki NATO Zirvesi’nde gerçekleşen Erdoğan ve Biden görüşmesinden sonra “Ne konuştular bilmiyoruz. Milletin ne olup bittiğini bilmeye hakkı var” demediniz mi?
Diyelim ‘devlet sırrı’ diye bir kavramdan habersizsiniz ve iki devlet başkanı arasındaki görüşmenin tüm dünyaya ifşa edilmesini istiyorsunuz! O zaman şu sorunun cevabını vermek zorundasınız: Siz ve İmamoğlu, ABD – İngiliz yetkilileriyle bu kadar sık ne görüşüyorsunuz? Sizin tabirinizle, milletin ne olup bittiğini bilmeye hakkı yok mu? Tabii Kemal Kılıçdaroğlu’nun da…