Adını koyalım hayvan sever değil mizantropist
Onca çocuk kanlar içinde kalıyor, organ kaybı yaşıyor, hayatlarını kaybediyor.
Birileri de çıkmış hayvanları kutsuyor. Çocuğa saldıran vahşi köpeğine sarılıp “çok korktun mu” diyerek ağlıyor.
Bu hayvanseverlik değil, savrulmuşluktur. Bunu bahçede köpek besleyen, evde kedisi, balığı olan gerçek bir hayvansever ve aynı zamanda her sabah çocuğu servis beklerken sokak köpeği korkusu yaşayan bir anne olarak söylüyorum.
Savrulmuşluğun adını da söyleyeyim; Mizantropi.
Mizantropistler; insanları sevmez, güven duymaz ve insanlardan nefret eder. İnsanlardan uzak durma, kendini soyutlama, yalnız kalma isteği duyarlar. İnsanların kötü olduğunu düşünürler.
Köpeği kutsallaştıran, yeni bir mizantrop dini icat eden bu kesimin ruh hali içler acısı.
Şu sözleri hiç duydunuz mu?
“İnsanları sevmiyorum.” “Bir hayvanın hayatı, bir insanın hayatından daha değerli, çünkü onlar insanlar kadar kötü değil.” “İnsan, doğanın hatasıdır” gibi sözleri duyuyorsanız bir mizantrop, bir insan kaçkını ile yakın temas içindesinizdir.
Çağımızın anlam krizinin gelip dayandığı yer, belki tam da burası.
Hayal kırıklıkları… Anlam krizleri… Sevgi açlığı… Yalnızlık…
Mizantroplar, sistemin arızalarına yenik düşüp, kötülüklerin tamamını insan türüne mal etmekte, bir başka kötülük olan masum insanların parçalanmasını meşrulaştırmaktalar.
Bu kesimin cancanlı arabaları, lüks yaşam tarzları, havalı güneş gözlükleriyle pek okumuş ve kültürlü görüntüsü eşliğinde sapkın söylemlerini normalleştirmelerine izin verecek miyiz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Beyaz Türkler! Hayvanlarınıza sahip çıkın” açıklamasını şimdi daha iyi anlıyorsunuz, değil mi?
Bizler, bu kesimin dayattıkları üzerinden topluma yapılan zulme sessiz kalamayız.
ENES’İN HİKAYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?
Yaşanan köpek terörüne bir örnek daha vereceğim.
4 yaşındaki güzel Asiye, köpek saldırısına maruz kalmadan bir ay önce yüreğim Ankara’da yaşayan 12 yaşındaki Enes Koca için yanmıştı. Haberi okudum, dehşet bir duygunun içine düştüm. Dostoyevski, “Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu” diyor. İşte tam da böyle bir şeydi yaşadığım. O günden sonra bu olay hiç aklımdan çıkmadı ama ekonomi gündeminin yoğunluğundan bir türlü yazamadım.
Olayda ne mi olmuştu? Enes, Cahit Zarifoğlu İmam Hatip Ortaokulu’nda okuyor ve okul çıkışı eve giderken yolda on köpeğin saldırısına uğruyor. Anne ve babası çocuklarının eve gelmemesinden şüphelenerek aramaya başlıyor. Amcası, okul yolunda aradığı Enes’i sokak köpeklerinin arasında kanlar içerisinde yüzüstü yatarken buluyor. Yüzü dışında ne yazık ki tüm bedeni dişlenmiş. Bu esnada Enes, “Ya Şafi” diyerek tükenen gücünü toparlamaya çalışıyormuş. Sonrasında ekipler geliyor ve Enes yoğun bakıma alınıyor. Çok şükür ki yaşıyor ve bir aydır süren tedavisi hastanede hala devam ediyor. Bu çocuklar belki hayatlarına devam edecek fakat vücutları eksik ve ruhları paramparça olarak… Enes’in, Asiye’nin, köpek saldırısı sonucu felç olmuş emekli öğretmen Muhammed Ebik’in vebalini kim alacak? Ya sabah işe gitmek için servis beklerken 15 köpeğin saldırısı sonucu hayatını kaybeden, 32 yaşındaki Semra Işık’ı görmezden mi geleceğiz. Artık tüm başlıkları masaya koyma zamanı!
SATANİSTLER DE MİZANTROPİSTLER DE SUÇ İŞLİYOR
Kedi kesen satanistler ne kadar marjinalse mizantropistler de o derece marjinaldir.
İnsana yakışmayan iki uç tutum, iki çarpık anlayış. Bu iki anlayışa da alan açmamız mümkün olamaz. İkisi de suçtur.
Hayvanlara yapılan işkenceye de, hayvanın insanı parçalamasına da karşıyız.
Kedi ve köpeklere yapılan işkenceler malum. Sokakta bazen görürsünüz kuyruğu, kulağı kesilmiş kedi veya köpekler… İnsanın içi parçalanıyor. Hayvanlar, insana Allah’ın emanetidir. Peygamber Efendimiz aleyhisselam (SAV), bir hadisinde inanan insanları şöyle uyarır; “Hiçbir kimse yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!” Çok hassas bir konu.
Ne yazık ki dini açıdan bu denli ehemmiyet verilen bir hususta, Müslümanların hayvan sevgisi ve merhameti, bilinçli olarak hep görmezden gelinmiştir.
Konunun hukuki boyutuna gelirsek; aşağılık zevklerine tutsak ettikleri hayvanları sapkın fiillerine alet edenler; yasa kapsamında cezalarını alıp hak ettikleri muameleyi devletten görmekteler.