Herkes yolda kaldı ama mağdur olan Ekrem Bey!
Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz!
İstanbul’da kar bitti, yollar açıldı; ama insanlar kaldıkları yollardaki çaresizliği ve bunun müsebbiblerini uzun süre unutmayacak! Madde madde gidelim:
1) İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu herkesten önce “kendine inanıp güvenenleri” mağdur etti. İnsanlar ona güvendi ve onu savundu. İstanbul’a yağan karlar, İBB Başkanı’na güvenenlerin dağlarına da yağdı! “Başkanımız böyle bir afet gününde büyükelçiyle yemeğe gitmez” diyenler hayal kırıklığına uğradı, attıkları mesajları sildiler, bazıları erdem gösterip özür diledi. Ama Ekrem Bey kendine güvenip boşa düşürdüğü o insanlardan özür dilemedi.
2) Olay bir hazırlıksızlık ve iletişimsizlik kaosuna dönüştü.
3) Pendik Belediye Başkanı’nın verdiği bilgiye göre 2017’de yollara iki gün içinde 136 bin ton tuz atılırken, 2022 kışının başından beri atılan tuz 55 bin ton olmuş.
4) Ak Parti İBB Grup Başkanı’nın verdiği bilgiye göre belediyenin 2022 tanıtım bütçesi 800 milyon TL iken deprem bütçesi 400 milyon TL olmuş. Tanıtım mı önemli İstanbul’a hizmet mi?
5) İngiltere Büyükelçisi ile yemek “hukuka aykırı” değil! Ancak bu yemekten CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un bile haberi yokmuş. Haberi olmalı mı? Elbette haberi olmalıydı.
6) İngiltere Büyükelçisi ile yemekten ziyade esas mevzu burada nelerin konuşulduğudur. Bu konu adeta “sır gibi” saklanıyor. Üstelik İBB Başkanı’na oy verenlerden de saklanıyor!
7) Mobese görüntülerinin hukuki kısmına odaklandılar. Tamam da biz orada İstanbul Belediye Başkanı’nın makam aracına eşlik eden bir kar küreme aracı gördük. O araç İstanbul’un caddelerinde olması gerekirken Ekrem İmamoğlu’nun girdiği ara sokakları temizliyordu. Temizleyemez mi? Eğer Ekrem Bey caddeleri teftişe çıkıp durumu görmek için vatandaşın yanına gidiyor olsaydı elbette olabilirdi. Böylece sadece Ekrem Bey’in değil herkesin yolu açılmış olurdu.
8) İstanbul halkının mağduriyeti yerine Ekrem İmamoğlu’nun “mobese mağduriyeti” konuşuluyor ise yazıklar olsun denmez mi? 16 milyon İstanbullu bir yana, Ekrem Bey bir yana öyle mi diyeceğiz?
HÜLASA; görüyoruz ki İBB Başkanı’nın amacı İstanbul’u yönetmek değil! Zaten olan düzeni korusanız bile İstanbul yönetilir. İstanbul’da “başarı hikâyesi” yazamayacağını, en fazla “mevcut nizamı” sürdüreceğini biliyor. Bu sebeple başarı yerine “mağduriyet hikâyesi” yazmak istiyor. Kendi hikâyesi için İstanbul’u harcamayı göze almış görünüyor.
Depremde kayak, selde tatil, karda balık…! Seçim zamanı gelince hepinizi kucaklayacağım ey kalabalık..!
Amacımız bir vaka üzerinden Ekrem İmamoğlu’nu “eleştiri yağmuruna” tutarak itibarsız hale getirmek değil! Zira siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın “millet istemedikçe” kimse makamından düşmez, kimse küçülmez. Herkes ne yaparsa kendine yapar, dışarıdan onlara hiç kimse “itibar müdahalesi” yapamaz.
İstanbul’da kar yağışı sonrası yaşanan aksaklıklar bir noktaya kadar doğaldır. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Hiçbir doğa olayı yüzde yüz bertaraf edilemez. Sonsuzluk ve sınırsızlık karşısında insanoğlu “sınırlı” imkânlara sahiptir. Ancak siz bu aksaklıklar karşısında neredesiniz, ne yapıyorsunuz? İşte insanlar buna değer verir!
Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu Ankara-İstanbul yolu kapandığında Bolu Tüneli önünde Karayolları Genel Müdürü’nden bilgi alıyordu. Yol kapanmadı mı? Elbette kapandı. Ama milletin yetkilendirdiği Bakan kapanan yolun açılması için oradaydı. “Kar küreyecek değilim ya canım” diyerek Karadeniz’de hamsi yemeye gitmedi.
On binlerce insanı bıraktık şimdi Ekrem İmamoğlu’nun mağduriyetini konuşuyoruz öyle mi? Ekrem Bey siz farkında değilsiniz ama topluma sırtınızı dönmüş vaziyettesiniz! Neden artık “Herkesi kucaklayacağım” demiyorsunuz? Neden artık “Her şey çok güzel olacak” demiyorsunuz?
MİLLET İTTİFAKI ARTIK
“İÇ KARIŞIKLIK İTTİFAKI” OLDU
Cumhur İttifakı’nın adayı 19 yıldır Türkiye’yi yöneten Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bitti, nokta, her şey net!
Millet İttifakı’nın adayı net mi? Yaz yaz yaz bitmiyor, hiçbir şey net değil ve asla şeffaf değiller!
Şimdi gündemlerinde “3. İttifak” var ama acele etmeyin! Çünkü isterlerse “20. İttifak” kursunlar; sonuçta Cumhurbaşkanı seçiminde “iki ittifak” olacak! MHP ve Ak Parti’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan ve diğerleri!
Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor ama onu İyi Parti istemiyor. İyi Parti Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş diyor ama onları da Kılıçdaroğlu istemiyor. Akşener aday olsa onu da HDP istemiyor. HDP aday gösterse ittifak bölünecek, bunu HDP’yi yönlendirenler de istemiyor. Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu çok az oy oranlarına rağmen neredeyse grup kuracak kadar milletvekili istiyor. Bu ittifak bulmaca gibi; ama çözümü olmayan karmakarışık bir bulmaca!