Yunanistan’ın ipleri kimin elinde?
Yunanistan artık bağımsız bir ülke değil. Kararlarını kendi başına verecek iradeyi kaybetti. Aslında Doğu Akdeniz’in doğal gaz rezervleri açısından son derece zengin olduğu ilk açıklandığında, birçok uzman bu durumun bölgesel refaha katkıda bulunabileceğini yazmıştı. Bu hem Türkiye hem de Yunanistan için çok güzel bir haberdi. Biliyorsunuz ki Türkiye’nin cari açığında enerji kalemi önemli bir yük oluşturuyor. Doğu Akdeniz’deki toplam hidrokarbon yataklarının büyüklüğüne bakıldığında, bunların Türkiye’nin 572 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğu söyleniyor.
Her ne kadar gündemde sık sık dile getirilmese de artık ekoloji, tıpkı göç gibi dünyanın karşısındaki en önemli meselelerden biri. Su ve enerji kaynakları hızla tükeniyor. Doğal gaz ve petrolde dışa bağımlı ülkeler üzerindeki baskı artıyor. Avrupa Birliği ülkelerinin doğal gaz ve petrol açısından Rusya’ya bağımlılığı, Ukrayna savaşının seyrini bile değiştiriyor. İşte tam da bu nedenle Doğu Akdeniz’de keşfedilen rezervler bölge için büyük bir anlam taşıyordu.
Ancak Yunanistan zaten o günlerde bağımsızlığını çoktan yitirmişti. 2008-2009 küresel ekonomi krizinin alt üst ettiği ülke, 2010’da iflasa kadar varabilecek bir ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştı. Yunanistan’ı Avrupa Birliği ve IMF’den aldığı 240 milyar avro hacmindeki dev yardım paketleri kurtarmıştı. Fakat tehlike ortadan kalkmış değil. Aksine pandeminin Yunanistan’ın turizm sektörü gibi önemli gelir kaynaklarından birine vurucu etkisiyle, ülkenin 2021’de milli gelirinin %10’unu aşan dev bütçe açıkları vermesi, Yunanistan’ı yeniden iflasın eşiğine sürükleyebileceği tahmin ediliyor.
Hal böyleyken Yunanistan artık bağımsız bir ülke değil. AB’den aldığı yardımların bir karşılığı elbette ki olacaktı. Sanki bu ekonomik çöküş yetmezmiş gibi bunları maskeleyecek popülist söylemlerle ülkede Türkiye düşmanlığı körüklendi. Bunların sonucunda da Yunanistan dev bir ABD üssü haline geldi. Özellikle Türkiye’ye 40 km mesafedeki Dedeağaç’a ABD’nin askeri yığınak yapması çok konuşuldu. ABD’nin Yunanistan’a yaptığı yatırımların hem Türkiye’yi hem de Rusya’yı kontrol altında tutma isteğinden doğduğu aşikâr. ABD, bölgedeki mevcudiyetini Yunanistan sayesinde devam ettiriyor. Aslını sorarsanız, Yunan halkının büyük bir kısmı ülkede artan Amerikan varlığını protesto ediyor ve bu durumdan hiç de memnun değil. Ancak Yunan hükümetinin de eli kolu bağlı. Boşuna Yunanistan Başbakanı Miçotakis, son ABD ziyaretinde, Kongre’de ayakta alkışlanmadı. Hatta kendisi bile şaşkınlığını “Ben Yunan Parlamentosu’nda bile bu kadar alkış almıyorum” cümlesiyle ifade etti. İşte böyle böyle komşu ülke, AB ve ABD’nin zamanı geldiğinde kullanılacak bir maşası haline geldi.
Son günlerde Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginlik tırmanışa geçti. Yunanistan’ın Lozan ve Paris antlaşmalarını çiğneyerek Doğu Ege adalarını silahlandırma yarışı, ülkemizin yüzüne farklı arkasından farklı, ikiyüzlü tavrı, Türkiye’nin sabrını taşırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’a, “Yüksek düzeyli stratejik anlaşmamızı bozduk. Türkiye ile dans etmeye kalkma yorulur yolda kalırsın” diyerek tarihi bir rest çekti. Ancak yine de Yunanistan’a “Dürüst olursan karşımızda koltuğun hazır” diyerek bir açık kapı bıraktı.
Peki Yunanistan dürüst olabilir mi? Bence çok zor. Çünkü artık ülkenin ipleri AB ve ABD’nin elinde. Kararlarını kendi başına alamıyor ve ekonomisi bu kadar kötü giden bir ülkenin Türkiye düşmanlığından başka tutunacak dalı da kalmadı. Ancak Yunanistan’ın önünde ibret alınacak bir örnek var: Ukrayna. “Batı’dan dost olmaz”’ın en somut örneği. Umarım Yunanistan daha geç olmadan aklını başına alır ve esaret zincirlerini kıracak cesareti kendinde bulur. Yoksa iş işten geçebilir.