2. Kardak krizi nasıl engellendi?

Okuduğunuz Yazı
2. Kardak krizi nasıl engellendi?

İçerik

Türkiye’de 2000’lerin başından itibaren tedavüle sokulan ve çok da etkili olan bir şehir efsanesi var: Bu hükümet Ege adalarının silahlandırılmasına göz yumdu. Yunanistan adalarımızı işgal etti!

Daha önce yazdık, bir kez daha tekrarlayalım. 25 Aralık 1995’teki Kardak krizinden sonra Ege’de Yunanistan’ın üzerinde devlet uygulaması yapabildiği tek bir ada, adacık ve kayalık yok.

Biliyorum… Yaklaşık 20 yıldır zihinlere kazınan bir büyük yalanın izlerini silmek zor. Gobbels’in “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlar” sözünün ne kadar doğru olduğunu maalesef 2022 Türkiye’sinde adalar mevzusu üzerinden hep birlikte görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan çizmeyi aşan Yunanistan’a, Milli Mücadele’nin başladığı Samsun’dan “Bir gece ansızın gelebiliriz” mesajı veriyor. Atina’yı panikleten bu çıkışa ilk tepkiyi bizim muhalefet gösteriyor!

Neymiş… Bu bir seçim yatırımıymış! Adalar silahlandırılırken aklımız neredeymiş!

Hakikatten yazık. Böylesine bir meseleyi dahi iç siyaset malzemesi haline getirmeye çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız!

“İyi, hoş da bu adalar ne zaman silahlandırıldı?” diyenler. Şimdi tam o kısma geldik. Yandaki gazete kupürüne dikkatle bakın.

Tarih 18 Ocak 1966. Dönemin etkili gazetelerinden Bozkurt’un manşeti: Amerika ve İngiltere, Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı silahlandırıyor. Hava gücünü yüzde 35 artıran Yunanistan 12 Adalar’a toplar yerleştirdi ve NATO dışında 46 uçak aldı!

Acı ama gerçek. Ege adalarının silahlandırılması 1950’lerde başladı ve 1995’teki Kardak krizine kadar da devam etti. Bugün basına yansıyan bazı adalardaki Yunan askeri hareketliliğinin temeli o yıllara dayanıyor. Kardak’tan sonra Yunan’ın Ege’de çıkabildiği tek bir toprak parçası yok. Ama provokasyondan, şanslarını denemekten vazgeçtiler mi? Tabii ki hayır.

Yıl 2017. Ege’de uluslararası hukuka göre statüsü belirsiz, Kardak’tan çok daha büyük bir kayalığa çıkmak istiyor şımarık komşumuz. Mehmetçik anında gereğini yapıyor. Arkalarına bile bakmadan kaçıyor Yunanlılar. Ege’de patronun kim olduğunu bir kez daha acı bir tecrübeyle hatırlıyorlar. Türkiye büyük bir devlet olarak kötü komşusunun bu şımarıklığını bölgedeki gerginliği artırmamak için duyurmuyor. İki ülke arasında büyük bir krize daha yol açacak 2’nci Kardak böyle engelleniyor.

Sonuç: Ege adaları konusunda eli güçlü olan ülke Türkiye. Yunanistan, 1923 Lozan ve 1947 Paris antlaşmalarıyla kendisine bırakılan adaları uluslararası hukuka aykırı olarak silahlandırdı. Adaların statüsü bozuldu. Türkiye şimdi haklı olarak bu adalar için bir egemenlik tartışması başlatmış durumda.

İki ülke arasında Ege’deki tek sorunlu alan Lozan ve Paris antlaşmalarıyla Yunanistan’a devredilen ve silahlandırılan adalar değil.

Bir de “İsmen belirtilerek herhangi bir antlaşmayla hiçbir ülkeye devredilmemiş Osmanlı Adası” olarak kabul edilen 152 adacık ve kayalık var. Bunlar Ege deniz sahasının yüzde 5.7’sini oluşturuyor.

“Bir gece ansızın” cümlesinin öncelikli olarak ilgi alanına giren yerler de buralar.

Türkiye restini çekti. Gerisini kötü komşumuz düşünecek.

Yeşil vatanda son durum

Ormanlar Türkiye’nin yeşil vatanı. Maalesef 2021 ormanlarımız açısından kâbus gibi bir yıl oldu. Çıkan 2 bin 164 orman yangınında tam 138 bin 470 hektar ormanlık alanı kaybettik.

Peki, yeşil vatanda 2022’de durum ne? En sonda yazacağımızı başta yazalım. Tablo tamamen tersine dönmüş durumda. Orman yangınları açısından 2021 ile 2022 arasında gece ile gündüz kadar fark var.

Geçtiğimiz hafta makamında ziyaret ettiğimiz Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi son durumu rakamlarla anlatıyor:

2022’de (1 Eylül itibarıyla) çıkan orman yangını sayısı bin 445. Bu yangınlarda yanan alan 8 bin 642 hektar. Türkiye’nin an itibarıyla orman yangınlarına müdahale için kullandığı 18 uçağı, 54 helikopteri ve 5 İHA’sı var. Bu muazzam hava gücünü oluşturan uçak ve helikopterlerden yanan alanlara 13 bin 325 sortide 43 bin 128 ton su atılmış. Bakanlıkta orman yangınlarına karşı mücadele adeta bir vatan savunması olarak görülüyor ve öyle de hareket ediliyor. Doğrusu da bu zaten.

Mavi vatan neyse, yeşil vatan da o. 7 gün 24 saat takip edilen ormanlar emin ellerde.

Bakan Kirişçi’ye sadece ormanları sormadık. Tarımı da konuştuk. O bölümde konuştuklarımız da önemli. Başka bir yazıda genişçe anlatacağız.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Zafer Şahin