Sosyal devlet öldü mü?
Muhalefete göre sosyal devlet çoktan öldü ve Türkiye’de giderek derinleşen bir yoksulluk var. CHP lideri Kılıçdaroğlu, eylül ayında bu konuya dair “Aile Destek Sigortası” projesini açıklamış, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ise “Hakkınızı yemeyelim, çok iyi bir fikir bu, ancak vaat olarak açıkladığınız hizmetleri biz zaten yapıyoruz” cevabını vermişti.
Dünya ve Türkiye’nin giderek derinleşen enerji-gıda krizlerinden fazlasıyla etkilendiği bir süreçte vatandaşa dokunan sosyal politikalar ve desteklere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Bu sebeple meseleye iktidar-muhalefet çekişmesinden bağımsız olarak rakamlar üzerinden bakmakta fayda var. Türkiye’de geçmişte bir sosyal devlet var mıydı, iddia edildiği gibi o devleti AK Parti mi öldürdü? İki sorunun cevabı da rakamlarda gizli çünkü.
Sosyal Yardımlar Genel Müdürü Mehmet Demircioğlu’nun verdiği bilgiye göre, Türkiye’de ihtiyaç sahibi vatandaşlara 49 ayrı başlıkta sosyal yardım yapılıyor. Bu yardımlardan yararlanan hane sayısı 4.3 milyon. Kimisi sürekli, kimisi süreli yardım alıyor. Türkiye’de 2002’de 4 kategoride sosyal yardım alan hane sayısı ise 1 milyondu. Muhalefetin “Yoksulluk derinleşti” iddiasına dayanak gösterdiği rakam tam olarak bu. Ve akıllara “Neden bu kadar çok hane sosyal yardıma muhtaç?” sorusu geliyor doğal olarak.
Genel Müdür Demircioğlu’nun verdiği bilgiye göre, yardım yapılan ailelerin yüzde 82’si istihdama katılamayacak derecede engelli, hasta ya da yaşlı insanlardan oluşuyor. Yani devlet gerçekten yardıma muhtaç insanını çaresiz bırakmıyor. Bu insanlar 2002 öncesinde de vardı ama kimse onların sorunlarını kendisine dert etmiyordu. Daha doğrusu, bu insanlar görmezden geliniyordu. Sosyal yardım alan hanelerin yüzde 18’i istihdama yöneltilebilecek haneler. İŞKUR üzerinden çeşitli işlere yönlendiriliyorlar. Çağrıldığı işe iki kez gitmeyene çeşitli müeyyideler uygulanıyor. İşe başlayana ise teşvik amacıyla 1 yıl daha yardıma devam ediliyor.
Rakamlarla devam edelim… Türkiye’de 2002 yılında asgari ücret 160 dolardı. Bugün 300 dolar seviyesinde. Memlekette asgari ücret 160 dolarda kalsaydı nüfusun yüzde 65’i yoksul grubunda olacaktı. 2002’de tam 12 milyon 200 bin kişi yeşil kartlıydı. 1.3 milyon hanede 5.2 milyon kişi sosyal yardım alıyordu. Yoksul grubundaki 3 milyon hane ise sosyal yardım alamıyordu. 56 milyonluk ülkede 24 milyon kişi sosyal yardıma muhtaç durumdaydı. Neredeyse her iki kişiden biri! İlginçtir bugün sosyal devletin kalmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu ve Akşener o dönemde devleti yöneten kadroların içindeydi. Bırakın sosyal devleti, devletin kendisi ortada yoktu.
Gelelim bugüne… Türkiye bütçesinin yüzde 6.11’i sosyal yardımlara ayrılıyor. Bu oran 2002’de sadece 1.19’du. Yaşlı aylığı 2002’ye göre 64 kat artışla 1.536 liraya, engelli aylığı 77 kat artışla 1.840 liraya çıkartılmış durumda. Devlet eşi vefat eden kadına 1.000 lira, asker ailelerine 800 lira, çocuklarına 350 lira yardım veriyor. Şartlı doğum, gebelik, lohusalık, eğitim yardımları, öksüz ve yetim aylıkları, kadınlara yönelik meslek edindirme yardımları, Roman vatandaşlara özel destekler, evde bakım desteğinden faydalanmayan 65 yaş üstü vatandaşlar ve engelliler için geliştirilen “Ulusal Vefa Programı” kapsamında yapılan faaliyetler, aşevleri ve barınma yardımları… Doğal gaz ve elektrik destekleri… Sosyal destek listesi böyle uzayıp gidiyor. ‘Öldü’ denilen sosyal devlet 2022 Türkiye’sinde meseleyi işte bu kadar ince görüyor.
Sosyal devlet ayakta mı, yoksa ölmüş mü? Kararı siz verin.
Macera dolu Amerika
Ve sonunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürpriz ABD ziyareti başladı.
CHP heyetinde partinin değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ismi Faik Öztrak var ama Kemal Bey’in dış politikadan sorumlu baş danışmanı eski büyükelçi Ünal Çeviköz yok! Halbuki Ünal Bey’in kendisini ormanda 10 kaplan gücünde olan çizgi roman kahramanı Fantom gibi hissedeceği yerdi ABD. Adam ABD ve NATO’nun bölgemizdeki çıkarlarını ABD Ankara Büyükelçisi’nden daha etkili tezlerle savunuyor ama ekibe dâhil edilmiyor! Büyük haksızlık.
Heyette olmayan biri daha var. CHP’nin ABD Temsilcisi Yurter Özcan… Ailevi bir mesele sebebiyle Almanya’da olduğu için katılamamış ziyarete! İddia o ki, ABD programının kendisinden habersiz hazırlanmasına bozulduğu için Almanya’ya gitmiş. Başdanışmanı ve ABD Temsilcisi’ni almadan Amerika yollarına düşen Kemal Bey’in bir bildiği vardır muhakkak. Ya da gizlediği…
Kulislerde Kemal Bey’in ABD Başkanı Biden’ın partisi Demokratlardan önemli bir isimle görüşeceği bilgisi dolaşıyor. Ama henüz netleşmemiş o görüşme. Kemal Bey’in Aralık 2013’te gerçekleştirdiği ABD seyahati çok renkli geçmişti. CHP’nin üç büyük kentte göstereceği adaylar bile o seyahatte belli olmuştu. CHP heyetinin görüştüğü STK’lar arasında FETÖ’ye yakın kuruluşların olması ortalığı karıştırmıştı. Bu kez böyle bir hataya düşmezler diye düşünüyorum.
Bu arada Kemal Bey uçağına gazetecileri de almış. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her dış seyahatinde uçaktaki gazetecileri linç eden ruh hastaları bakalım bu kez nasıl yorumlar yapacak? Uçaktaki gazetecileri de yandaş, şu, bu, vs. ilan edecekler mi? Etmeyeceklerini biliyorum da belki yaptıklarının ne kadar ayıp olduğunun farkına varırlar diye soruyorum işte. Gereksiz bir iyimserlik bendeki. İdare edin…