Senatör Guardia’nın izindeki Kılıçdaroğlu

Okuduğunuz Yazı
Senatör Guardia’nın izindeki Kılıçdaroğlu

İçerik

Uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığının finansmanında kullandılar!

Bu tüyler ürperten iddianın sahibinin CHP’nin genel başkanı olmasına mı, 99 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada Narko-Devlet olarak algılanmasının zemin taşlarının bizzat muhalefet tarafından döşenmesine mi üzülelim, bilemedim.

Bildiğim tek bir şey var. Türkiye ilk kez uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendirilmiyor. 1930’ların başında ABD’li Senatör FH. La Guardia, Türkiye’nin hükümet düzeyinde morfin ve eroin üretimini desteklediğini iddia ederek Türk mallarına boykot çağrısı yapıyor.

Guardia bir de yasa tasarısı hazırlıyor ve Türk mallarının üzerine Türkiye’nin yasa dışı uyuşturucu trafiği içinde olduğunu gösteren sarı bir etiket konmasını ve Türkiye’ye “Ahlaki Karantina” uygulanmasını istiyor! O dönemde ABD basınında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendiren çok sayıda çirkin yazı ve karikatürler yayımlanıyor.

Kemal Bey kendisiyle ne kadar gurur duysa azdır. 90 yıl önce ABD Senatörü Guardia ne yaptıysa bugün aynısını yapıyor. İzlediği yol, uyguladığı yöntem bire bir aynı. 30’larda Türkiye’yi Narko-Devlet ilan etmeye çalışan ABD’nin amacı genç Cumhuriyet’in Musul-Kerkük başta olmak üzere Misak-ı Milli sınırlarını düşünmekten vazgeçmesini sağlamaktı. Maalesef başarılı oldular.

Peki, 2022 dünyasında siz neyi hedefliyorsunuz Kemal Bey? Bundan sonraki hamleniz tıpkı Guardia gibi Türk mallarının boykot edilmesi için çağrıda bulunmak mı olacak? Batı basınında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’ye yönelik çirkin ithamlarla dolu iddiaların dolaşıma sokulması sizi mutlu eder mi? Ülkenizin adının dünyada böyle anılmasından rahatsız olmaz mısınız? Lütfen bu çirkin iddiayı dillendirmekten vazgeçin.

Hem Türkiye’ye hem CHP’ye yazık ediyorsunuz.

Dünyanın umudu Türkiye’nin enerjisinde

Biz içeride birilerini inandırmakta zorlansak da Türkiye bir enerji üssü olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. Nasıl mı olacak bu iş? Anlatalım…

Bu hikâye Putin’in 12 Ekim’de Moskova’da gündeme getirdiği “Türkiye enerji üssü olabilir” önerisinden çok daha önce başladı. Putin’e o açıklamayı yaptıran Türkiye’nin yakın dönemde enerjide hayata geçirdiği dev alt ve üstyapı yatırımları.

Türkiye topraklarının üzerinden tam yedi doğal gaz boru hattı geçiyor. Azerbaycan gazını Avrupa’ya taşıyan TANAP’ın ve Rus gazını Avrupa’ya ileten Türk Akım’ın vanaları Türkiye’nin kontrolünde. Halihazırda sorunsuz çalışan bu iki büyük hattın kapasitesinin artırılması gündemde.

Türkiye’nin kendi alanında dünyanın en büyükleri arasında gösterilen iki yer altı doğal gaz deposu var. Silivri ve Tuz Gölü’ndeki depoların kapasitesi genişletiliyor.

Bir kritik önemdeki altyapı yatırımı da LNG tesisleri. Türkiye’de iki adet kara LNG tesisi bulunuyor. Ayrıca sayıları artan yüzer LNG tesisleri var. Yıl sonunda Saros FSRU tesisini devreye almak için tüm hazırlıklar tamamlandı.

Bir ülkenin enerji üssü haline gelmesinin olmazsa olmazı o ülkede vadeli doğal gaz ve elektrik piyasalarının kurulması. Çünkü fiyatların serbest piyasada, birden fazla katılımcı ve yüzlerce kısa/uzun vadeli kontratlarla belirlenmesini sağlıyor bu mekanizmalar. Türkiye’de bunların ikisi de var.

En az bunlar kadar önemli bir artısı daha var Türkiye’nin. Karadeniz’de bulduğu 540 milyar metreküp doğal gazı 2023’ün ilk çeyreğinde ulusal sisteme verecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” toplantısında verdiği “yeni müjde” sinyalini de unutmamak lazım. Mavi Vatan’da umut var, enerji var. Yeni müjdelerin eli kulağında.

Özetle, Türkiye halihazırda bir enerji üssü olmak için gerekli altyapıya sahip. Türkiye’nin Rusya’dan ve Akdeniz’den gelecek olası gazın Avrupa’ya ulaşmasını sağlayacak en kestirme ve mantıklı adres  olduğunu en az Putin kadar AB ülkeleri de biliyor. Geriye tek bir iş kalıyor. Tarafların kazan-kazan ilişkisiyle bir anlaşmaya varması.

Peki, bunu kim sağlayacak? Tabii ki Türkiye. Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in son dönemde gerçekleştirdiği yurt dışı seyahatlere dikkat; Umman-Katar-Almanya-Rusya-Birleşik Arap Emirlikleri… Bu seyahatler daha önce enerji iş birliğinin olmadığı ama potansiyeli yüksek ülkelerle başladı. Umman ve Katar’da yenilenebilir enerjide iş birlikleri için görüşmeler yapıldı. Almanya ile hidrojen konusu görüşüldü.

Putin’in bu yazıya konu olan açıklamayı yaptığı salonda Fatih Dönmez de vardı.  Rusya’nın önerisini ve Türkiye’nin hamlelerini zor bir kışa hazırlanan AB de yakından takip ediyor. Türkiye’nin enerji üssü haline gelmesi ABD-AB ile Rusya arasındaki buzların beklenenden çok daha önce erimesini sağlar.

Farkında mısınız? Dünya giderek derinleşen enerji ve tahıl krizleriyle boğuşuyor. Ve her iki krizden çıkışın tek adresi olarak Türkiye gösteriliyor. İnsanlık için yürüyedur Türkiye…

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Zafer Şahin