Kuduz yeni sorunumuzun adı
Sokaklardaki köpek terörü, Mustafa yavrumuzun haberiyle gündemimize yeniden girdi. Köpekler uyutulmasın diye zorbalık yapan bir grup beyaz elit kesimin çığırtkanlıkları nedeniyle bugün bir aile çocuğuyla vedalaşarak uyutulmak durumunda kaldı. Olay Bitlis’te yaşandı.
10 yaşındaki Mustafa Erçetin, okul dönüşü köpek saldırısına uğradı. Evde dinlendirilen Erçetin’in kolunda uyuşma başlayınca hastaneye kaldırıldı. Hastanede kuduz aşısı yapıldı. Fakat evde geçirilen süre içinde çocuğumuzun vücudunda kuduz hastalığının geliştiği tespit edildi. Yavrumuza aşı yapılsa da geç kalındığından maalesef şu an geri dönüşü zor görünüyor.
Mustafa’nın durumu kötü. Ağrıları çok ciddi boyutlarda. Sudan korkmaya başladı ve saldırganlaştı. Bu nedenlerden dolayı da hastanede gözetim altında uyutulmaya başlandı.
Olay çok acı. Bir hayat gözlerimizin önünde sönüp gidiyor.
Çocukların köpekler tarafından ısırılması ne yazık ki vaka-i adiyeden oldu. Oysa bir çocuğun riske girmesi bile başıboş sokak köpeklerine dönük politikayı değiştirmeye yeterli olmalı. Fakat ülkemizdeki sapkın seviyedeki ölçüsüz köpek severliği ve insan düşmanlığı, buradan rant elde eden mama baronları çığırtkanlık yaparak siyasetin önünü tıkıyor.
Kuduz olayı canları çok acıttı. Köpek terörüyle mücadelenin önünü tıkayan izan yoksunu kesime kötü bir haberim var. Artık bu konuda toplum bilinçlendi. Ciddi bir kamuoyu oluştu. Toplum Batı’daki uygulamaların ne olduğunu çok iyi öğrendi. Vatandaş, “ Avrupa ülkelerinin sokaklarında bir tane bile sahipsiz köpek yokken, benim ülkemin sokakları neden güvensiz?” diye soruyor.
Romanya Avrupa Birliği’ne girer girmez Meclis’inde bir oylama yaptı ve iki hafta içinde sahiplenilmeyen tüm sokak köpeklerini itlaf etti. Bugün sokaklardaki köpek sayısı Türkiye çapında 10 milyon civarında. İş işten çoktan geçmiş. Aşılama ve kısırlaştırma bir çözüm değil. 10 milyon rakamının kaç tanesine kısırlaştırma yapılabilir ki? Diğer taraftan köpek popülasyonu giderek hızla artıyor.
Çocuklarımız geleceğimizdir. Çocuklarımızı korumak zorundayız. “Hayvansever” kılıklı vahşilerin bozgunculuk çıkarmasından korkarak daha dazla susamayız. Bunu gerçek ve akıl sağlığını yitirmemiş bir hayvansever olarak söylüyorum. Bunu bahçesinde köpeği, evinde kedisi ve balığı olan bir anne olarak söylüyorum. Her sabah çocuğunu servise gönderirken sokak köpeklerinin saldırısından dolayı kaygı ve korku yaşayan bir anne olarak…
KUDUZLA MÜCADELE BAŞLAMALI!
Mustafa yavrumuz, köpek ısırması sonucu hiç vakit kaybetmeden hastaneye götürülüp kuduz aşısı yapılsaydı belki bugün sağlıklı bir şekilde hayatına devam edebilecekti.
Kuduz hastalığı toplumun gündeminde. Böyle bir realite var artık. Sahipsiz sokak köpeklerinden kurtulana dek bu konudaki bilinci yükseltmeliyiz. Köpek ısırması ve kedi tırmığı sonucunda ne yapmalı? Hangi hastaneye gidilmeli? Nasıl bir tedavinin takibinde bulunulmalı? Kuduz aşısı ne zaman yapılır, kaç kere ve hangi hastanelerde yapılır? Bu soruların cevabını her anne-babanın bilmesi gerekiyor. Bu noktada köpek sorunu, kökünden çözülene kadar acilen okullarda ve medyada kuduzla mücadele kapsamında içerik üretilmeli!
SAHİPSİZ SOKAK KÖPEKLERİ VE DİNİ BOYUT
Sokak köpekleri konusunda İslam ne diyor? Buna bakalım.
İslam için insan hayatı önceliklidir. Zararlı hayvanlar insan hayatının riske girdiği noktada öldürülebilir. Bir ilahiyatçı olmamakla birlikte yaptığım araştırmada elde ettiğim hadisler bu yönde tavsiyede bulunuyor ve Medine örnekliği üzerinden de sokak köpeklerinin insanlara zarar verdiği için öldürüldüğünü anlıyoruz. Avcılık, bekçilik ve güvenlik için kullanılmayan köpekler saldırgan ve zararlı tavırları nedeniyle tıpkı diğer bazı zararlı hayvanlar gibi öldürülüyor. Bu noktada bugünkü Batı dünyası pratiklerinin de Medine pratiğini kopyaladığını görmekteyiz.
Şimdi konuyla ilgili Hadis-i Şerifleri aktaralım.
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki:
“Beş Hayvan var ki onları öldürene vebal yoktur:
-Saldırgan köpek,
-Karga,
-Çaylak,
-Fare,
-Akrep (Buhârî, 1828)”
Bir başka rivayet ise şöyle: “Ülkede çocuk avına çıkan her saldırgan köpek öldürülür. Hem Peygamber Efendimiz (s.a.v): Bir ara Medine’de ki tüm köpekleri öldürmemizi emretti.” (Müslim, İbn Ömer (r.a))
Konuya dair yorum ise şöyle aktarılmakta: “Peygamber efendimiz, köpek avına çıkın demiyor, şehre inerse öldürün, demektedir.” (İmam Nevevi, Minhac)
Konunun dini boyutunu merak edenler için aktarmış olduğum rivayetler gayet açık bir şekilde önümüzde duruyor. Bundan sonrasında sırada artık icraat olmalıdır.