Kıbrıs’ın varoluş mücadelesinde bir milat
Bazı gelişmeler oluyor ve gündemin yoğunluğundan bu özel durumları, atlayabiliyoruz. Oysa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için çok önemli bir gelişme yaşandı ve Türk medyası olarak bu konunun hakkını verebildiğimizi düşünmüyorum.
O nedenle bu yazıyı Kıbrıs’a ayıracağım.
Kıbrıs ecdad yadigarı bir yurt bizim için.
Kıbrıs için onca mücadele verdik, onca şehit verdik ve mücadeleye devam ediyoruz.
Şu anki mücadele çok yönlü. Gerek ada içinde milli duyguların diri tutulmasına dönük kültürel faaliyetler gerekse uluslararası platformda yürütülen diplomatik ataklar… Bu noktada geçtiğimiz günlerde milat niteliğinde bir mesafe kat edildi.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 11 Kasım 2022 günü Özbekistan’ın Semerkant kentinde gerçekleştirdikleri 9. Zirve toplantısında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin TDT’ye Gözlemci Üye olmasına ilişkin müracaatını tarihi bir karara imza atarak oy birliği ile kabul etti.
Geçmişten bugüne KKTC için hangi gelişmeler milat niteliğindeydi, bakalım. Böylelikle bugünkü gelişmenin önemini daha iyi kavrayabileceğiz.
İşte Kıbrıs Meselesinde dönüm noktası olan gelişmeler:
1- 1974 Barış Harekatı’nın gerçekleştirilmesi.
2-1983’te KKTC’nin ilanı. (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu o sabah Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) Meclisi’nin oybirliği ile aldığı bir kararla dünyaya duyurulmuştu.)
3- Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın Eylül (2022) ayında BM Genel Kurulu’ndaki konuşması. Buna göre artık Rumlarla masaya oturup bir federasyon konuşma dönemi kapanmıştır. İki devletli çözümün Türkiye tarafından savunulduğu, tüm dünyaya deklare edilmiş ve KKTC’nin tanınması noktasında açık çağrı yapılmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs Türk halkının eşitlik hakkının tescil edilmesi Ada’daki çözüm anahtarıdır. Uluslararası toplumu, Kıbrıs Türklerine yönelik zulme son vermeye ve bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni resmen tanımaya davet ediyoruz” demiş çok açık ve net konuşmuştur.
4- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türk Devletleri Teşkilatı’nın 8. Toplantısında, “Aile resmimizin daha da zenginleşmesi için önümüzdeki dönemde KKTC’ni aramızda görmeyi canı gönülden arzu ediyoruz. Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin maruz bırakıldığı tecrit ve ambargonun hafifletilmesinde kıymetli desteklerinize güveniyorum” demişti. Ve bu çağrıya muhatap ülkeler kayıtsız kalmadı. 9. Buluşmada KKTC, Gözlemci Üye olarak Türk Devletleri Teşkilatı’na alındı.
Bu gelişme KKTC’nin tanınma süreci için milat niteliğindedir. Gelişmeler bundan sonra çok daha hızlı ve aşamalı biçimde gerçekleşecektir.
Peki hangi ülkeler, KKTC’yi tanımaya hazırlanıyor olabilir? Bu noktada Azerbaycan, Pakistan, Libya, Bangladeş ve Gambiya öne çıkan ülkeler olarak Rum basınında dahi ele alınıyor.
Bu gelişmenin önemi, ABD ve AB tarafında da fark edildi ve yansımalarına bakıldığında endişe duymaktan öte ciddi anlamda tepki verdiklerini görüyoruz.
ABD, KKTC’yi hedef aldı. ABD, “Bu karar, toprak bütünlüğü ilkesine aykırıdır” açıklamasını yaptı.
AB’den KKTC açıklaması ise, “Gözlemci üye statüsünü reddediyoruz” şeklinde oldu. Yapılan açıklamada karar reddedilirken, Rum Yönetimi’nin Ada’daki tek devlet olarak görüldüğü de ayrıca belirtildi.
AB ve ABD’ye KKTC tepkisi ise çok net: “İcazet alacak değiliz!”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “KKTC’nin bir yere gözlemci üye olabilmesi için başkasından icazet alacak değiliz. AB’nin ne hakkı var ki Türk Devletleri Teşkilatı’na müdahale etsin. Ayrıca biz, ABD’den de icazet alacak değiliz. Türk yüzyılı, Türk baharı başladı” dedi.
Konuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “O iş bitmiştir” dedi.
Nokta.