Yüzyılın fiyaskosu! CHP’nin ABD’li vizyoncusu ‘yapılmışı’ vizyon diye sundu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD seyahatinden sonra ‘başdanışman’ olarak “Türkiye’nin ikinci yüzyılı” vizyonunu hazırlattığı ABD’li ekonomist Jeremy Rifkin, vizyon tanıtım programı için İstanbul’a gelmedi, video konferansla kısa bir konuşma yapmakla yetindi. Vizyonun Türkiye’deki diğer ağır topları ekonomist Hakan Kara ve Rafet Gürkaynak da Ankara’dan İstanbul’a gelmedi. Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun ‘vizyon’ anlatılırken uyuklaması sosyal medyada gündem oldu.
VAR OLANI VİZYON DİYE SUNDU
CHP’nin ‘vizyon’ başdanışmanı Jeremy Rifkin, video mesajında, Türkiye’nin 20 yıldır Afrika ve Akdeniz ülkeleriyle işlediği ‘merkez ülke’ vizyonunu, CHP’ye ‘vizyon’ diye sundu, onu da sadece ‘iklim değişikliği’ ile sınırlı tuttu.
“Türkiye’nin kapsamlı bir yol haritası oluşturmasına yardımcı olacağım ve bu şekilde Kılıçdaroğlu ülkesini bir dönüşümden geçirecek” diyerek sözlerine başlayan Rifkin, özetle şöyle konuştu: “Bu bir sanayi dönüşümü ve sıfır karbon emisyonu içeriyor. Akdeniz’in 20 ülkesi yani 480 milyon kişi dünyanın geri kalanından yüzde 20 daha hızlı ısınıyor. Hiper tüketimden çevre dostu bir yaşam kalitesine geçiş söz konusu. Nihayet fosil yakıtların jeopolitiğinden biyosfer politikasına bir geçişten bahsediyoruz artık. Güneş ve rüzgâr enerjisinin paylaşımı öne çıkacak. Türkiye Akdeniz havasındaki diğer 22 ülke ile bir araya gelip ortak bir yönetim kurmak durumunda. Türkiye üç kıtanın ortasında bir merkez. Türkiye aslında pivot (merkez) ülke. Akdeniz ülkelerini harekete geçirebilir. Türkiye dünyada en çok risk altında olan topraklardan birine sahip. Türkiye bu konuda liderlik edebilir. Türkiye bir G20 ülkesi. Üniversitelerinizde müthiş yetenekler var. İş dünyanız da aynı şekilde. Dolayısıyla Türkiye’yi örnek hale getirecek yeteneğe beceriye sahipsiniz.”
TÜRKİYE ZATEN PİVOT ÜLKE
Rifkin’in sözünü ettiği Türkiye’nin ‘pivot ülke/merkez ülke’ konumu, son 20 yılda sadece iklim değişikliği değil, ekonomik, siyasi ve askeri olarak da adım adım güçlendirildi.
Türkiye, sera gazı emisyonunu düşürmeyi, petrol ve kömür kullanımını azaltırken su, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeyi öngören Paris Anlaşması’nı yürürlük tarihi olan 22 Nisan 2016’da imzaladı; Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın adını Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirdi.
Türkiye, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji oranını AB ortalamasının üzerine çıkardı. 9 Eylül 2022 tarihli Euronews haberine göre, 2020 itibarıyla Türkiye elektrik üretiminin yüzde 42.3’ünü yenilenebilir kaynaklardan karşıladı. AB İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre aynı yıl AB’nin bu alandaki ortalaması yüzde 37.5 oldu. İtalya, Yunanistan, İngiltere, Belçika ve Fransa Türkiye’nin gerisinde kaldı.
Türkiye, özellikle güneş enerjisini en çok arttıran ülke oldu. 2010’da elektrik üretiminde güneş enerjisinin payı ‘sıfır’ iken, 2020’de bu oran 11.6’ya çıktı. Bu alanda çok daha eski geçmişi bulunan AB’de ise bu oran sadece 2.4 daha yüksek: yüzde 14…
Türkiye rüzgar enerjisine de hızlı girdi ve yüzde 25.7’yi geçerek yüzde 36 olan AB ortalamasına yaklaştı.
Hidroelektrik üretiminde ise Türkiye yüzde 46.7 ile AB ortalamasının (yüzde 33) çok ilerisinde.
Ekonomik açıdan, Akdeniz havzasında bölgesel ticareti ve işbirliğini 2010’lu yılların başına kadar geliştirme çabası sürdüren Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Körfez ve Kuzey Afrika ülkeleri başta olmak üzere tüm Afrika kıtası ile güçlü bir trafik yürüttü. Aynı yıllarda özellikle İspanya ve İtalya ile yakınlaştı.
ÇATIŞMA SÜRECİNİ BİTİRİYORUZ
2006’da dönemin İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, Antalya’da Dünya Ticaret Merkezi’nin açılışında, “Türkiye’nin Akdeniz’de ‘kanat ülke’ olmaktan çıkıp ‘pivot ülke’ haline geldiğini” vurgulamıştı.
Ancak 2011-12’den itibaren Tunus’tan başlayarak Mısır ve Suriye’ye kadar uzanan istikrarsızlaştırıcı hareketler, Libya ve Suriye’de yıkılmış ülkeler, Mısır ve Körfez bölgesinde darbeler ve darbe girişimlerine yol açtı. Bu süreçler ekonomik ilişkileri zayıflatırken, stratejik askeri ve siyasi ilişkiler ön plana çıktı. Türkiye Libya ile yakınlaşırken, İsrail, Mısır ve Körfez ülkeleriyle gerginlikler yaşadı.
Türkiye bu süreçlerde de Akdeniz havzasının stratejik açıdan ‘pivot ülkesi’ oldu. Libya’da çökmüş devletin üzerine çökmeye çalışan ‘çok uluslu paralı asker çetesi’nin yenilmesini ve BM’nin tanıdığı meşru Trablus hükümetinin ayakta kalmasını sağladı. Özellikle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ekonomik çıkarlarını koruma ve enerji kaynaklarına sahip çıkma açısından önemli olan sismik araştırma ve derin deniz sondajlarını başlattı.
NORMALLEŞMEYE LİDERLİK
Türkiye’nin hak ve çıkarları kadar ‘dostlarını da koruma’ stratejisi, 2020’lerin başında sonuçlarını vermeye başladı. Körfez ülkeleri, İsrail ve Mısır’la normalleşme süreçleri başladı. İlk normalleşme adımları atılırken, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşım ve işletilmesi için Akdeniz havzasında ekonomik işbirliği beklentileri ortak bir dille seslendirilmeye başlandı.
Türkiye, son 10 yılın gergin geçen süreçleri ve özellikle son 2 yılda yaşanan küresel Kovid salgını boyunca, limanlarını, havaalanları ve havayollarını, karayolu ve demiryollarını geliştirerek doğu-batı ve kuzey-güney ekseninde taşımacılıkta da ‘merkez ülke’ haline geldi.
Türkiye aynı şekilde, Rusya, Azerbaycan, İran ve Irak’la yaptığı enerji anlaşmaları ve inşa ettiği boru hatları ile Avrupa için hayati öneme sahip bir ‘enerji koridoru’ oldu.
Özetle Türkiye, lojistik ve enerjide de bölgesinin ‘pivot ülkesi’ konumunda.
UYUTAN ViZYON!
Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun uyuklaması dikkat çekti.
KULAKLIK SKANDALI
Toplantıda sadece protokole kulaklık dağıtıldı, çeviri yapılmadı. ABD’den ithal danışman Rifkin’in İngilizce anlattığı görüşleri etkinliğe katılanlar anlamadı.
ACEMOĞLU’NUN SUNUMUNDA VAHİM HATALAR
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, resmi hesaplamalarla Gini katsayısını, 2019 için 0,395 olarak açıkladı. Daron Acemoğlu ise sunumunda Gini katsayısını 0,42 olarak gösterdi. Bir ülkenin milli gelirinin o ülkede yaşayan vatandaşlar arasında dağılımını ölçen istatistiksel bir hesaplama olan Gini katsayısı ile ilgili Acemoğlu’nun paylaştığı grafikte de diğer yıllara ilişkin verilerinin de yanlış olması dikkat çekti. Acemoğlu bir diğer grafikte de 2008 yıllarına kadar düşük yoğunluklu teknoloji ürünlerinin ihracatının azaldığını, orta düşük ve orta yüksek teknolojili ürünlerin ihracatının arttığını ifade etti. Teknolojinin ihracattaki katkısının azaldığını ve düşük kaliteli büyümeyle devam edildiği iddiasında bulunan Acemoğlu, kullandığı grafikte Türkiye ihracatının artışını paylaşmadı ve 2008’den 2021’e yaklaşık 2,5 kat artan ihracattan bahsetmedi. Acemoğlu, grafikte yer vermediği ihracat artışında teknoloji yoğun ürünlerin de aynı oranda arttığını da görmezden geldi.