HDP’nin mutlu günü

Okuduğunuz Yazı
HDP’nin mutlu günü

İçerik

Geçtiğimiz pazartesi günü beklenen görüşme gerçekleşti.

Kemal Kılıçdaroğlu Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile görüştü. Çıkışta yapılan açıklamada; genel başkanlar, konularda mutabık kalınmış bir hava içinde yorumlarda bulundular.

Toplantı sonrası Kılıçdaroğlu, konuşmasını oldukça uzattı. Tansiyonu yüksek bir konuşma yaptı. Hedefinde HDP’nin söylemlerine gönderme yapan veya PKK’yı eleştiren bir yaklaşım yoktu.

Kılıçdaroğlu konuşmasında devlete yüklendi. “Kürt sorunu”nun varlığına atıfta bulunarak, AK Parti’nin açılım politikalarını yeterli bulmamış olmalı ki daha fazlasını yapmak için vaatlerde bulundu. Devletin Kürtlere uyguladığı red-inkâr ve asimilasyon politikalarının bizzat icat edeni ve uygulayıcısı olan CHP’nin genel başkanı olarak böyle bir konuşma yapması; oturduğu koltuğun anlamını unutmak mıdır, yoksa zihinlerde illüzyon yapma denemesi midir? Hemen cevap verelim; ikincisidir. Olayın illüzyon kısmı şurada; “Kürt sorunu vardır” deyip, vatandaşı düşünüyormuş gibi davranıp, dağdakinin isteklerinin savunulması… Konu, insan hakları vs. değil, konu; bizzat terör örgütünün sözcüleriyle yine PKK’nın istek listesine teminat vermektir. Nasıl mı? Bu iddiamı şöyle delillendireyim.

PKK ALTILI MASA’YI DESTEKLİYOR

PKK’nın elebaşılarından gelen güncel yorumlar, Altılı Masa’nın kazanmasını can-ı gönülden istedikleri ve bu durumu hayati derecede önemli buldukları yönünde. Yani PKK, Altılı Masa’yı sadece desteklemiyor, üye ve sempatizanlarına Millet İttifakı’na dahil olma talimatını veriyor ve ittifakla görüşmede hangi maddelerin masaya sürülmesi gerektiğini söylüyor.

Çeşitli açıklamalara dayanarak bir özet yapalım.

HDP ve PKK’nın Altılı Masa’dan talepleri şöyle:

1-Yerel yönetimlere özerklik,

2-Yurt içinde ve yurt dışında askeri operasyonların (terörle mücadele bağlamında)

durdurulması,

3-Kayyumlara son verilmesi,

4-KHK’lılara görev iadesi,

5-Genel af ile Selahattin Demirtaş dahil pek çok mahkûmun serbest bırakılması.

Bakınız,

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu söylemi nereye dayanıyor?

Kılıçdaroğlu’nun hukuk ve siyasi işler başdanışmanı olarak partiye kattığı Nuşirevan Elçi, basına açıklama yapmadan önce CHP Genel Merkezi’ndeki Türk bayrağını kaldırtmış bir kişidir. Röportajında ise şu cümleleri kurmuştur: “CHP iktidar olmadığı sürece Kürt sorununu çözemez. Projeleri tabii ki var. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi diyoruz artık adı özerklik veya başka türlü de konulabilir. Bunun değiştirilmesi gerekiyor zaten. Tüm yetki ve imkanların tek bir yerde toplanması zaten başından beri yanlıştı.”

Dil, tamamen PKK’nın dili fakat kılığa bakıldığında ise CHP’li bir danışman.

Devam edelim.

CHP’nin bizzat genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayda ilan etmişti, yerel yönetimlere dair bakış açısını…

Kılıçdaroğlu: “Hakkari’de söyledim. CHP iktidarında yerel yönetimler özerklik şartını getireceğiz dedim.”

PKK elebaşı Mustafa Karasu ise bu gelişme üzerine şunu söyledi: “Kılıçdaroğlu, gerçekten iyi bir konuya değindi.”

PKK’lı elebaşı Cemil Bayık ise; “Biz yerel yönetimler özerklik şartlarının uygulanmasını istiyoruz.” dedi.

Ekrem İmamoğlu ise Fransa’da gerçekleşen uluslararası bir kongrede bu konuda bir açıklama yapmıştı. “Avrupa yerel yönetim özerklik şartlarının amaçlarını benimsiyoruz.”

Şimdi gelelim Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ne. Metinde; ‘yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve kayyumların kaldırılması’ hususu yer alıyor. Metne göre, terörle mücadele; BM kararları, Avrupa Konseyi ve AGİT müktesebatına ve kararlarına göre yapılacak. Ancak bu uluslararası kuruluşlar, bilindiği gibi, Suriye’deki YPG/PYD örgütlerini, terör örgütü olarak kabul etmiyor. Dolayısıyla metinde, Altılı Masa, zımni olarak “Suriye’den çekileceğiz” demiş olmaktadır.

Metinde, “kamu yönetimi” başlığı altındaki 6. Maddede; “yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz” açıklaması mevcuttur.

PKK’nın, CHP’nin söylemleri ve Altılı Masa’nın ortak metni, birbirini onaylar şekilde bir politika üretiyor.

Bu politika; bir ulusal güvenlik tehdidi olarak önümüzde durmakta.

Özerklik, yani bölünme üzerinde anlaşılmış, kaleme alınmış ve bu politika; kamuoyuna deklare edilmiştir.

HDP’YE BAKANLIK VERİLECEK Mİ?

Bu soru çok tartışılıyor.

Kamuoyunda bu sorular tartışılırken, yanıt CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’den gelmiş, “HDP’ye bakanlık verilmez diyemem” demişti.

Konu aslında bu değil. HDP’nin genel politikası zaten Altılı Masa’nın ortak metnine yedirilmiş durumda. Bu anlamda HDP’nin Bakanlık almış ya da almamış olması çok tali bir konu olarak görünmektedir. Mesele çok daha büyük, mesele; tam olarak memleket meselesidir.

HDP’NİN MASADAKİ POZİSYONU NEDİR?

HDP, masanın altında ya da kenarında değildir. HDP bilakis çok baskın bir yapı olarak masayı esir almıştır. Bunu aktardığımız temel konulardan da anlamaktayız. Sadece kameralar önünde çok fazla görünmüyor, o kadar.

HDP çok umutlu, mutlu ve memnun görünüyor.

HDP eski Eş Genel Başkanı Sezai Temelli: “İktidarı devirdiğimiz gün yeni bir başlangıç olacak” dedi.

Bu neyin başlangıcı?

Bu yöndeki ikinci açıklama HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’dan geldi, nevruz etkinliğinde. Buldan: “14 Mayıs’tan sonra öyle bir ülkeye gözümüzü açacağız ki, özgür bir yaşama uyanacaksınız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın sevgili arkadaşlarım.” dedi.

PKK elebaşı Murat Karayılan, Altılı Masa’nın iktidarında bebek katilinin de özgür olması gerektiğini savunuyor.

“Yeni sistemde daha özgür olacağız” mealinde konuşuyor.

Buldan, bebek katiline özgürlük sloganları atan kitleye neyin müjdesini veriyor?

HDP’li Pervin Buldan, geçtiğimiz pazartesi, Kılıçdaroğlu ile görüşmesi sonrası kameraların önünde “hayırlı olsun” diyerek memnuniyetini ifade etmiştir.

Bu memnuniyet, ülke menfaati için hayırlı mıdır?

Bu sorumu tüm okuyucularımın dikkatine sunuyorum.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%