Sokağın ritmi ve iktidarın devamı

Okuduğunuz Yazı
Sokağın ritmi ve iktidarın devamı

İçerik

AK Parti, son yirmi yıldır siyasi iktidarını başarıyla devam ettiren bir siyasi parti. Elbette bu siyasi partinin, yirmi yıl boyunca iktidarda kaldıktan sonra yeni bir seçime giderken seçim anketlerinde hâlâ birinci parti olarak çıkması ve en yakın rakibi ile arasında yüzde 15 fark oluşması tesadüf değildir.

Bir siyasi partiyi iktidarda tutan yüzlerce sebep vardır. Bu sebeplerin her birinin seçmen üzerinde çok farklı etkileri bulunur. Kanaatimce yapılan bütün hizmetlerin ve yatırımların ötesinde AK Parti’yi var deden, ayakta tutan şeyin sokağın ritmini yakalaması ya da sokağın ritmi ile yaşaması olduğunu düşünüyorum.

Bir siyasi parti iktidara geldiğinde genellikle iktidarın büyüsü kısa zamanda parti üyelerine siyaseti unutturur ve bir ya da iki seçim geçmeden iktidar el değiştirir, var olan partinin yerine başka bir siyasi parti iktidara gelir.

Bu açıdan AK Parti’nin farkını ortaya koymak için AK Parti iktidara geldikten sonraki beşinci genel seçimde iktidarın favori adayının Recep Tayyip Erdoğan olmasının sebeplerine gelelim.

Bayramdan bir gün önce Karadeniz doğalgazı karaya ulaştı ve büyük bir coşkuyla bir açılış töreni düzenlendi. Gelişmekte olan bir ülke için bu bir mühendislik başarısıdır. Her milleti gururlandırır. Yönetimini Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) yaptığı ve çoğu mühendis 10 bin kişinin çalıştığı bu devasa proje, dünyanın en zor ikliminde denizin binlerce metre altında rekor denecek bir zamanda yapılan devrim niteliğinde bir olaydır.

Karadeniz doğalgazının karaya çıkarılması süreçlerinin başarıyla yönetilmesi, Türkiye’nin inşaat, teknoloji ve proje yönetimi konularında uluslararası alanda yüksek bir seviyeye ulaştığını göstermektedir. Dünyanın neresinde olura olsun bu birikim rekabet kabiliyeti yüksek bir birikimdir. Sonraki süreçlerde TPAO’yu BP gibi büyük platformları yönetirken görebiliriz.

Peki burada doğal gaz keşfinden daha önemli olan nedir? İlk olarak AK Parti’nin dünya çapında bir proje başlatıp bitirmesi sıradan bir olay olarak görülmeye başladı. Arefe günü yapılan devrimin adı, ülkedeki tüm hanelere yapılan doğalgaz müjdesi oldu. İkinci devrim ise doğalgazdan elde edilecek gelirlerden gençlere ve ailelere dönük bir dijital bankanın kurulacak olmasıdır. Bu bankanın, sosyal desteğin ötesinde teknoloji ve inovasyon konularında gençlerin çalışmalarına yönelik her türlü desteği sağlayacağı belirtilmektedir.

Türkiye’nin gelecekteki 100 yılını teminat altına alan devasa yatırımlar, ekonominin can yakıcılığından dolayı eleştiri konusu olmakta ve değersizleştirilmektedir. Bu durum, deyim yerindeyse aya merdiven dayasanız görmezden gelinecek siyasi bir atmosfer yaratmaktadır. Bu toplumsal psikolojinin oluşturulmasında ortaya hiçbir ekonomik kalkınma modeli koymadan tüketime ve harcamaya dönük popülist söylemler üreten siyasi muhalefetin payı vardır.

Vatandaş her zaman haklıdır: Ortalama bir Türk vatandaşı, yollar, köprüler, havalimanları, hastaneler, üniversiteler, enerji yatırımlar gibi gerçekleştirilen büyük yatırımları gördükçe ülkenin büyümesinden kaynaklanan bu zenginlik bana nasıl yansıyacak diye bakmaktadır.

Yirmi yıl önce yatırımların arttırılmasını talep eden seçmenin bugün bireysel tercihlere yönelmesi yatırım alanındaki ihtiyacın büyük ölçüde karşılandığını göstermektedir. Bugünden sonra hükümetin önünde bireyin zenginliği, ARGE yatırımları, sanayi üretimi ve ihracatı artırıp sosyal refahı yükseltme hedefleri bulunmaktadır. Elbette savunma, güvenlik, dış politika her daim önemini koruyacaktır.

Hükümetin her bir bakanlığının yapmış olduğu devrim niteliğindeki yatırımlar, ülkenin gelecek elli yılını etkileyecek nitelikte yatırımlardır. Milletin geleceğini güvenceye almak için bugünü başarıyla yönetmek lazım gelir. Muhalefet partilerinin böylesi bir ülkeyi yönetme vizyon ve kabiliyeti yoktur. Muhalefetin vaatlerine bakınca bunların harcama ve borçlanmaktan başka bir hikmetlerinin olmadığı görünüyor.

GENAR Araştırma olarak uluslararası deneyimi güçlü bir araştırma firması ile ortak bir çalışma yapmıştık. Bu araştırmada katılımcıların Türkiye’ye yönelik yorumları ilgi çekiciydi. Bu yorumlar, yapılan yatırımların faydasının gelecekte görüleceği, Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecini iyi yönettiği, bu süreçte ülkenin enerji ve gıda alanlarındaki tedarik zincirinde hiçbir bozulmanın olmadığı yönündeydi. Hakikaten krizler gücünüzün sınandığı hayati zamanlardır.

En başa dönersek AK Parti seçim beyannamesinin vatandaşın günlük taleplerini anladığı görülüyor.

Yapılan büyük yatırımların açılışlarla ilan edilmesi sıradan bir olay hâline geldiyse doğrudan halka dönük siyasi vaatlerin verilip gerçekleştirilmesinin iletişimde öne alınması gerekiyor. Seçim sürecine gündelik harcamalara dönük vaatler oldukça önemli hale geldi.

Mayıs ayında doğalgazın bedava olmasının yanı sıra bir yıl boyunca mutfak ve sıcak su kaynaklı doğalgaz masraflarının alınmayacak olması, aile destek paketi ile her evde mutlaka bir çalışanın olmasının garanti altına alınacağı vaadi, evlenen yeni çiftlere 150 bin liralık yardım paketi ve benzeri işler önemli adımlardır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Ekrem İmamoğlu kazandı. Deprem açısından çok riskli konumdaki İstanbul’da dönüştürülmesi gereken 1 milyona yakın konut var. İmamoğlu, her yıl 20 bin konut üreterek beş yılda 100 bin konut yapacağını vadetmişti. Aradan dört yıl geçmesine rağmen dönüşümü yapılan bina sayısının 3 bin ila 4 bin arasında olduğu konuşuluyor.

Bu insanların kapasitesi bu kadar, daha fazlasını beklemek safdillik olur.

Rahmetli Necmettin Erbakan hocamız şöyle söylerdi: “Zannetmeyin ki bu insanlar, bizim gibi gecesini gündüzüne katıp çalışıyorlar; bunlar tembel adamlar, keyiflerine bakarlar.”

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
İhsan Aktaş