Şehir efsaneleri bitti; İmamoğlu ve Yavaş’ın katkısı SIFIR
Sürekli “Ekrem İmamoğlu aday olsun” dediler. Olmadı, Mansur Yavaş’a döndü ibre. Kemal Kılıçdaroğlu bırakır mı ipin ucunu, tetikçi “kamuoyu araştırma şirketleri”nin uyduruk sonuçlarıyla gelmiş gaza bir kez, “Bu fırsat kaçmaz” diye çıkmış yola.
Neden İmamoğlu ve Yavaş?
Çünkü iki büyük şehrimizin belediye başkanı olmuş. Biri de üstelik hayli şaibeli bir seçimin ardından. Bizzat kendilerinin yönettiği şu malum şirketler de tüm anketlerde onlara oy patlaması yaptırıyor kâğıt üzerinde ve bu durumda da seçmen hayalleniyor tabii haliyle…
Rakamlar havada uçuşuyor.
Ah o seçmenler…
Lafı uzatmaya gerek yok. Kemal Kılıçdaroğlu durur mu o da “Fırsat bu fırsat, bu kez şeytanın bacağını kırayım. Neden ben olmayayım” dedi ve sonuç dün gece kara tahtaya yazıldı:
Yüzde 47,84.
Tam iki yıldır uğraştı başkan olmak için.
Altılı masa kurdu yetmedi yedili yaptı, o da yetmedi 8’li ve 9’luya kadar yükseltti. Biri sırtını PKK terör örgütüne dayamış iki etnik faşist parti Kılıçdaroğlu’nu desteklemek üzere bir araya geldi. Vermediği vaat, söylemediği yalan, atmadığı iftira kalmadı. Önüne çıkana FETÖ’cü yancılar kumpas kurdu, CHP’li troller yaydı ve yol temizliği yapıldı. Muharrem İnce’yi pes ettirdiler, Sinan Oğan’ı çıldırttılar. Global çetenin tüm dergileri destek verdi.
İşte böyle bir siyasal kombinle aldığı oy tekrar yazayım yüzde 47,84.
Attığı taş ürküttüğü kurbağaya değdi mi?
Hayır.
Dahası ne kadar oy aldığı belirsiz dört partiye 39 milletvekili armağan etti. El elde baş başta kaldı.
Akşener İyi Parti kurmaylarının bir taraflarından uydurdukları plan doğrultusunda bir şekilde ittifaktan ayrılınca üç günde ömrünün linçini yedi ama İmamoğlu ile Yavaş’ı geri dönme karşılığında “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” sıfatıyla seçime destek vermesi önerisini masaya kabul ettirdi. İmamoğlu ve Akşener bir “abla-kardeş” ekürisi olarak İYİ bir ekip olmuştu. Artık seçim cepteydi çünkü bu iki şehir efsanesi oyları patlatacak ve Kılıçdaroğlu’nu seçtirecekti.
Arzular şelale yataklar ıslaktı tabii.
Sonuç ortada, bir daha yazayım mı?
Fark iki milyon 400 bin.
Erdoğan’ın oyu neredeyse 28 milyon, boru değil.
PEKİ MUHARREM İNCE’NİN SUÇU NEYDİ?
Montajlı kaset kumpası ile adamın hasta edilmesinden söz etmiyorum.
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden yola çıkarak İnce’nin elde ettiği sonuca mercek tutuyorum.
İnce’nin 2018 seçiminde aldığı yüzde 30,67’ye bugün bir araya getirilen 8 partiden seçime katılan üçünün adayının oylarını ekleyelim:
Meral Akşener: Yüzde 7,33
Selahattin Demirtaş: Yüzde 8,35
Temel Karamollaoğlu: Yüzde 0,88
Topla hepsini.
Sonuç: Yüzde 47,23…
Bugünkü sonuçla aralarındaki FARK NE?
Yüzde 0,61.
E peki koparılan tüm tantana, yapılan tüm pespayelikler, kurulan kumpaslar, yalan ve tezviratlar bu BİNDE 61 oy için miydi?
Onu da anlaşılan Deva, Gelecek Partisi, Zafer Partisi ve Adalet Partisi taşımıştı.
Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın katkısı ise KOSKOCA BİR SIFIR’dan ibaretti.
İşte onun için soruyorum atılan taş ürkütülen kurbağaya değdi mi diye.
Yani, aday bulamayınca son anda mecbur kalıp “Gel bakalım Muharrem” diye sahneye çıkardığı İnce’ye bu destek verilseydi, harcanan emeğin onda biri onun için seferber edilseydi belki de Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı’na çok ama çok daha yakın olacaktı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın çizdiği yol haritasıyla yola çıkan, FETÖ’den verilen kumpas ve trol desteğiyle önüne çıkanı darma duman eden Kılıçdaroğlu artık iflah olmaz bir mağlup olarak 17. yenilgisini almış oldu.
Hâlâ mücadele edeceğini söylüyor.
Allah ıslah etsin diyeceğim de faydasız.
CHP seçmeni için basiret ve feraset dileğinde bulunayım daha faydalı olur.
Onlara biliyorsunuz çağrıda bulunduk ve “Bu seçim elinize geçen en büyük fırsat. Nasıl olsa adayınız seçimi kazanamayacak, bakın yüzde 44’de kaldı dünyayı peşine taktığınız halde. Bu müthiş fırsatı gelin kaçırmayın ve seçime katılmayarak öyle ağır bir yenilgiye uğratın ki ondan ilelebet siz de kurtulun, partiniz de kurtulsun. Ama aksi halde eğer yüzde 45 ve üzerinde oy alırsa sizin bitmeyen çileniz olarak devam edecektir” dedik.
Ve dediğimiz çıktı.
Mücadeleye devam!!!
Şaka gibi.
O zaman haydi hep birlikte eğlenelim.
Hakkımız vallahi.
Türkiye çok şükür böyle bir isimle yola devam etmiyor.
İyi ki Tayyip Erdoğan var.
Oturup kalkıp şükredin sevgili CHP seçmeni.
MÜJDE AR’IN “BİLGE”LİĞİNDEN TAŞAN FİKİRLERİ
Atmış tweet hatun.
“Biz bu halkın cahilliğini fazla hafife aldık” demiş.
Liderine bak “sanatçı”sından al lafı.
Çiftçiyi, öğretmeni, işadamını, sanatçıyı tehdit edip hakaretler yağdıran bir lider adayları olunca Müjde Ar gibilerin Tayyip Erdoğan’a oy veren yaklaşık 28 milyon insanı cahillikle suçlaması cehaletten öte bir şey.
Ben şaşırıyorum diyemeyeceğim çünkü bu türden pespayelikler artık hayatımızın birer rutini haline geldi. Bir tür delilik hali.
Kafayı kırmış, Kadıköy’ün arka sokaklarındaki barların önünde zil zurna sarhoş olanı da Bostancı sahilinde yayılıp güneşleneni mi, ne ararsanız hepsi Erdoğan’a oy veren depremzedeye hakaretler yağdıran, ağızlarını her açtıklarında “AKP’li olmak bir çeşit hastalık, onlar koyun” diyen bir kitle var. CHP içinde hatırı sayılır bir yüzdeye ulaşan bu seçmen kitlesinin artık normal düşünme yetisini kaybettiğini görüyoruz.
Müjde Ar ise şekeri yine fırlayıp söylemediyse şayet, onlardan farksız bir noktada. Hiç utanmadan, yüzü kızarmadan bu hakareti edebiliyor.
Benim asıl hayret ettiğim, Müjde Ar’ın yıllarca gerçek bir sosyal demokrat olarak nitelediğim kocası Ercan Karakaş’tan bir nebze olsa olsun fikir kırıntısı edinememiş olması.
Vermeyince mabud misali, o da bu kadar işte.
Ercan da ona benzemiş ne yazık ki…
Lise terk olan, oynadığı ve “cinsellikle ilgili tabuları yıkan” filmlerinin dışında siyaset ve bilim dünyasına hangi katkıyı yaptığı meçhul olan birinin, uzun yıllar solculuk sattıktan sonra halka hakaret etme noktasına gelmesi ibretlik olsa gerek.
Vah ki ne vah!