Teşrik tekbirini bilmeyene Jingle Bells söyletirler!

Okuduğunuz Yazı
Teşrik tekbirini bilmeyene Jingle Bells söyletirler!

İçerik

Evlatlarına Bayram hediyesi vermeyen ebeveynler, bacadan Noel Baba bekleyen nesle kendini hazırlasın…

Çok şükür bu Kurban Bayramı’na da erdik ve gördük.

Bu vesile ile tüm İslam âleminin ve siz değerli okuyucularımızın Kurban Bayramlarını kutluyorum.

Kesilen kurbanların Allah katında kabul olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

Her sene olduğu gibi bu sene de Kurban Bayramı için sıla-i rahim yapıp Balıkesir’e geldik. Yollardaki olağanüstü kalabalık, dokuz günlük bayram tatilinin vatandaşlarımız tarafından müsbet karşılandığını gösteriyor.

Her türden menfi söyleme ve kafa karıştıran argümanlara rağmen, bu toprağın insanı inancından taviz vermeksizin, bayramlarda anasına atasına koşmaya ve onlarla birlikte bayramlarını kutlamaya gayret ediyor. Arife günü ve öncesinde kurban satış noktalarında gördüğüm manzara bunun en güzel ispatı idi.

Bayram, sadece bayram gününe hastır

Son zamanlarda ısrarla güzel cümlelerin içerisine sıkıştırılmış ve her güzel anımızın bayram olduğuna dair ağdalı laflar bolca edilmeye başlandı. Bu söylemlerin müelliflerine baktığımızda, her sabah güne sağlık ile kalkıyorsak, güzel bir çiçeği kokluyorsak bizlere her gün bayram.

Ama öyle değil.

Bayram, sadece bayram günündedir ve o günlere hastır.

Kuşkusuz bu söylenenlerin tamamı birer şükür ve hamd vesilesidir ama İslami anlamda bayram değildir.

Bayram kelimesinin Arapçası, sözlüklerde ‘âdet halini alan sevinç ve keder; bir araya toplanma günü’ anlamlarıyla karşılanan ‘îd’dir.

Türklerde ise bu özel günlere Kâşgarlı Mahmud’un tespitine göre ‘sevinç ve eğlence günü’ anlamına gelen ve Farsça bezram kelimesinden türeme, telaffuzu Oğuzlara ait beyrem/bayram denir.

Peygamber Efendimiz (aleyhisselam) bir hadisinde ‘Arife günü, kurban günü ve teşrîk(*) günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir.” (Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 49; Tirmizî, “Ṣavm”, 59; Nesâî, “Menâsik”, 195) buyurmuştur.

Dolayısıyla, İslam’ın işaret ettiği bayramları sıradanlaştırmak maksadıyla söylenmiş ‘yaşayana aslında her gün bir bayram’ gibi genel geçer sözleri ısrarla kullanmamaya gayret etmeliyiz.

Bu süslü cümleleri kullananlar, söz konusu diğer inanç gruplarının özel günleri olduğunda evlerine plastik çam ağaçları dikmekten nedense imtina etmiyorlar!..

Yeni mücadele alanı değerlerimiz

Önümüzdeki süreçlerde son derece şiddetlenecek olan en önemli mücadele alanları aile gibi, inanç gibi ya da bayramlar gibi değer sistemleri üzerinden olacaktır.

Konuya bu açıdan baktığımızda, bayramları salt bir tatil vesilesi görmemek, sıla-i rahim kavramını evlatlarımıza öğretmek birinci vazifemiz olmalıdır.

Bu topraklarda var olabilmemiz sadece refah seviyemizdeki artış ve savunma sanayimizin vurucu gücünün geldiği nokta ile mümkün olamaz.

Bir bayram namazında dede, oğul ve torunun; Buharizade Mustafa Itri Efendi’nin bestelediği teşrik tekbirini birlikte getirmesinden daha kuvvetli bir tutkal olabileceğini asla düşünmüyorum.

Itri’nin çağlar aşarak gelen bu bestesine atfen büyük şair şunları söylemiş:

Büyük Itrî’ye eskiler derler,
Bizim öz musikimizin piri;
O kadar halkı sevk edip yer yer,
O şafak vaktinin cihangiri,
Nice bayramların sabah erken,
Göğü, top sesleriyle gürlerken,
Söylemiş saltanatlı Tekbîr’i.

Değerlerimizi tahkim edelim

Kurbanın kendisine dokunan, o güne ait tatlı telaşeyi yaşayan ve o kurbanın ne etinin ne de kanının Allah’a ulaşmayacağını, Allah’a ulaşacak ve erecek olanın ise bizim takvamız olduğuna iman eden evlatlarımız, bu topraklara basılmış silinmez mühürler olacaktır.

Süleymaniye’de Bayram Sabahı

Sözümüze Buharizade Mustafa Itri’den başlamıştık, akıncı şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın Süleymaniye’de Bayram Sabahı isimli şiiri ile devam edelim;

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede,
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye’de.
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi.
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.

Şayet biz evlatlarımız ile büyük bir huşu içerisinde Itri’nin bestelediği teşrik tekbirlerini getirmezsek, evlatlarımıza Jingle Bells öğretmeye devam ederler, biz gözlerimizin aydınlığı çocuklarımıza bayram hediyeleri vermezsek, çocuklarımız bacadan Noel Baba’nın kendilerine hediye getireceğine inanırlar.

Bizler bir bayram sabahında evlerimizde evlatlarımıza, Süleymaniye’de Bayram Sabahı isimli eseri hissederek okumazsak, evlatlarımızın Çav Bella melodisine el çırparak eşlik ettiğini görürüz.

Hem de işgalden kurtuluşun kutlandığı bir günde…

Yusuf Alabarda’nın Türkiye gazetesinde 29-06-2023 tarihli yazısından iktibas edilmiştir…

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Yusuf Alabarda