Akdeniz’de barış, yurtlarımızda barış

Okuduğunuz Yazı
Akdeniz’de barış, yurtlarımızda barış

İçerik

Gazetelere açıklama yaparak Atina’nın Türkiye-Mısır ilişkilerindeki gelişmelerden kaygılandığını söyleyen bir “Yunan yetkili” var olmadığı kanısındayım. Yani bunu yazan Yunan meslektaşımız, bu “yetkiliyi” de sözlerini de tamamen hayal etmiş olmalı.

Yarın yapılacak olan Erdoğan-Miçotakis görüşmesini, herkesten çok yeni Yunan hükümeti bekliyor. Görüşme tarihi ve yeri Ankara tarafından onaylandığı dakikada Atina’dan açıklama yapıldı. Bu tür nüansların diplomatik söylem ve yorum literatüründe önemi vardır: görüşmeler, ziyaretler, konuşmalar kimi çok heyecanlandırıyorsa, ilk açıklama o taraftan gelir!

Öyle de olmalı, çünkü Yunanistan’ın kovaladığı hayal her ne ise, artık o hayali canlı tutacak ve halka satacak ne parası kaldı ne de enerjisi. Miçotakis, ülkesinde ve Avrupa’da yükselen milliyetçi siyasetlere paralel sandığı bir Akdeniz korsanlığı hayali peşinde, içerde ve dışarıda korku politikası güttü; ama bu efe tavrı ona nerede ise başbakanlığı kaybettiriyordu. İkinci turda, fazla oy alana açıktan 30 milletvekilliği veren bir seçim yasası manevrası ile iktidar oldu ama Türkiye ile silah yarışının, olmadık tehlikelere karşı ABD’ye Yunan topraklarını bedava peşkeş çekme tavrının ülkesini iflastan başka bir noktaya götürmeyeceğini görmüş olmalı. Nitekim Miçotakis seçimden sonra son derece yapıcı, Türkiye’ye karşı bir silahlanma yarışı içinde olmadığı izlenimlerini veren açıklamalar yapıyor.

Bu açıklamalara bakarak, Türkiye ile Mısır arasında ilişkilerin birkaç gün içinde eski en sıcak düzeyine çıkacağını gösteren gelişmelerin Yunanistan tarafından bırakın kaygı ile izlendiğini, tersine sevinçle karşılandığı söylenebilir. Yunanistan, “seçim öncesi” kötü günlerin savrukluğu ile Mısır’la yaptığı deniz münhasır ekonomik bölge anlaşmasının Akdeniz’i Türkiye’ye ve Libya’ya yasaklayacağını sanıyordu. Mısır’ın, aradaki soğukluğa rağmen Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz sınırı anlaşmasına saygılı tutumu, nedense Atina’yı gerçekten kaygılandırmış ve geçen mart ayında Katimerini gazetesi, “Mısır’ın iki yüzlü tutumundan” söz etmişti. O gün hatalı olan Mısır değil, Atina idi. Mısır, diplomatik olarak ilişkilerin derecesi düşürülmüş bile olsa, bir tarafta Türkiye, bir tarafta Libya varsa, meselenin ortadaki ortak Akdeniz’de barışın devamı olduğunu biliyordu.

Akdeniz, etrafındaki 22 ülkede 480 milyon insanı ayıran değil birleştiren bir iç denizdir: Akdeniz’in Latince adı “mediterraneus” sadece Romalılar için değil ama Osmanlılar için de “bahr-i sefid” (beyaz, temiz, bozulmamış) idi.

Akdeniz, ne kadar temiz, bozulmamış, ortak deniz olarak kalırsa çevresindeki bütün uluslar için o kadar barış kaynadığı olur. Akdeniz ne kadar barış içinde olursa çevresindeki insanlar için o kadar zenginlik sağlar. Özellikle Doğu Akdeniz’den çıkartılacak petrol ve doğal gaz, sadece o kaynakların sahibi ülkeler için değil, ama nakliyesinde karasularından yararlanılacak ülkelerin halkları için de önemlidir.

Akdeniz’e uçak gemileri ve muhripler yığarak değil, yeni ve doğa dostu arama-çıkartma tesisleri kurarak insanlığa yararlı olabiliriz.

Bunun bir adımı yarın Vilnius’ta Erdoğan-Miçotakis arasındaki görüşme, diğeri ise Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin 27 Temmuz’da Türkiye’ye yapacağı ziyaret olacak.

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hakkı ÖCAL