Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’na güveniyorum, başaracaklar!
Her iki isim “başarı” hususunda birbiriyle yarışıyor.
Her iki CHP’li yönetici “başarı” noktasında aynı çıtada yürüyor.
Her ikisi de istikrarlı…!
Sayın Kılıçdaroğlu parti genel başkanlığı mevzusunda, Sayın İmamoğlu belediye başkanlığı hususunda paralel “başarı dereceleri” sergiliyorlar.
Tebrik ediyorum.
Kemal Bey, girdiği 11 seçimin tamamını kaybederek “istikrar abidesi” olduğunu kanıtladı. Türkiye siyasetinde emsali görülmemiş başarı göstererek “Türkiye’nin en büyük ikinci partisini sürekli muhalefette tutma” başarısı sergiledi.
Guinness Rekorlar Kitabı’nın bundan haberi olsa kahrından oturup ağlar; “Neden ben bu istikrarı görüp kaydetmedim” diye başını Cambridge Üniversitesi’nin duvarlarına vururdu.
Bir arkadaşımın oğlu var. Üniversite sınavını yedinci girişinde kazandı. Hayır anlayın, o bile kazandı.
Kemal Bey neler başarmadı ki dostlar!
Elektrikleri olan eve girip şalteri indirmişler, Kemal Bey evde oturan şahsın yanına gidip; “Bakın elektrikleri yok, görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok” minvalinde konuşmuş.
Gerçek ortaya çıkınca bu husustan hiç bahsetmeme başarısı göstermişler! Şalteri kimin indirip “Kemal Bey’i yanılttığı” hâlâ faili meçhul…!
Kemal Bey geçen gün Erzincan’a gitti.
Seçimden önce; “Cumhurbaşkanlığı’nın 16 uçağını satacağım” diyordu.
Seçimden sonra Erzincan’a “saatliği binlerce dolar olan” özel uçakla gitmiş. Kendisini Mustafa Sarıgül karşılamış.
Kemal Bey’in özel uçaktan sekerek öyle bir inişi var ki sanırsın Johnny Deep film çekmeye gelmiş.
Daha neler neler…!
Ekrem İmamoğlu da yerel yönetimde tam istikrar abidesi; Tanju Özcan onun heykelini Bolu’ya dikmeyip ne yapsın?
Bolu’nun göbeğine Ekrem Bey’in heykelini dikip, yanına “musluk” eklerse tadından yenmez!
Tanju Başkan 189 km yürüdü, “Ekrem Bey genel başkanlığı aday olursa desteklerim” dedi; lafını hiç esirgemedi, ama Sayın Özcan CHP’den ihraç edilince o biricik Ekrem Bey tek kelime bile yorum yapmadı!
Böyle olur işte yol ve dava arkadaşlığı, halkların kardeşliği, yaşasın sosyalizm, neredesin Lenin, duy beni Stalin, sarıl bana Tiananmen Meydanı’nın direnişçisi, sol yumruklar havaya, hep beraber söylüyoruz. One, two, three, four:
“İşte bir sabah uyandığımda
Çav Bella Çav Bella Çav Çav Çav
Sen ey partizan beni de götür
Çav Bella Çav Bella Çav Çav Çav”
Oh mondio, sabah sabah Cumhuriyet Mitingleri’nin o darbe kokan kokusunu ciğerlerimize hüp diye çektik.
Eğer uyduruk mega star Tarkan bu yazıyı okuyorsa yatağından fırlayıp “Hüp diye içine çek beni” diye şarkı söylemiyorsa Tanju Başkan CHP Genel Başkanı olsun, daha bir şey demiyorum.
Bu arada Tarkan, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar gibi siyasallaştırılmış figüranlar Disney’e tepki gösterdi mi? Hani Mustafa Kemal dizisi yayından kaldırıldı ya; söyleyecek sözleri yok mu?
Bir de şey vardı; “AK Parti iktidara gelirse bir daha konser veremeyiz” diyen tipler! Şimdi onlar konserden konsere koşmaya devam ediyorlar. Disney’e laf var mı?
Şakir’e çay yok, Disney’e laf yok!
Ne diyorduk, konu dağıldı; Ekrem Bey gibi beni de yapraklar alkışlıyor şu an!
Durun, tamam; Ekrem Bey ve istikrar…!
Kendisi dört yıl boyunca tek bir hizmetiyle bile konuşulmayıp sürekli siyasi tartışmalarla gündeme gelerek büyük istikrar sağladı. İtiraf etmeliyim ki bunu herkes başaramaz.
Ben CHP’de en çok Kemal Bey ve Ekrem Bey’e güveniyorum.
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde belli ki Ekrem İmamoğlu yine CHP’nin İBB adayı olacak. Aslında CHP Genel Başkanı olacaktı ama “Baba-oğul gibi” oldukları Kemal Bey’i üzmek istemiyor.
Kemal Bey de üç ay sonraki Olağan Genel Kurul’da yine CHP Genel Başkanı olarak istikrarlı yürüyüşünü sürdürecek.
Ben her iki ismin el ele verip CHP’li belediyeleri kaybedeceğine ve istikrarlı yürüyüşlerine devam edeceklerine yürekten inanıyorum.
Kendilerine bu istikrarlı yürüyüşlerinde muvaffakiyetler dilerim.
Bir kez daha aşk ile, sol yumruklar havaya:
“Çav Bella Çav Bella Çav Çav Çav”
SON SÖZ: LGBT’ye izin var, Muhammed’e yok! İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitiren Muhammed Emin Ay, her sene rutin olarak yapılan birincilik konuşmasını üniversite yönetimi izin vermediği için yapamadı. Muhammed konuşmasını Necip Fazıl Kısakürek’in şiiriyle bitirmiş. Konuşmanın içeriğini beğenmedikleri için Muhammed’e izin vermemişler. LGBT’lilere bile özgürlük adına izin verenler kendi okullarının birincisine izin vermiyor. Hani siz özgürlükçü idiniz! Aklıma 28 Şubat darbe günleri geldi. İnsanlar başarılı olmasına rağmen başörtülü diyerek okullara alınmadı. Bunu yapanlar kendilerine “çağdaş” dediler. Eğer fırsatını bulsalar daha beterini yaparlar. Unutma, uyuma; unutursan tekrar yaşarsın!