Doğu cephesinde çok şey oluyor
Uluslararası video kanallarının, örneğin Disney Plus’ın, bugünlerde çok adı geçiyor. Atatürk’ün adının geçtiği filme değil, Bismarck, Mareşal Petain ve Hindenburg adlarının geçtiği “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” filmine dikkatinizi çekmek istiyorum. Putin gibi, savaşların uluslararası ilişkiler üzerindeki etkisini araştırmaya meraklı amatör tarihçiler, Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasındaki eski imparatorlukların dağılması, kapitalizmin en vahşi haliyle yeni emperyalizmi oluşturması gibi öykülere bakıp, bunların her an tekrar edilebileceğini düşünürler.
Oysa sadece Erich Maria Remarque’ın “Batıda Yeni Bir Şey Yok” adlı romanına dayanan 1930 ve 2023 yapımı iki filmde değil, tüm tarih kitaplarında savaşın korkunçluğu ve anlamsızlığı görülür. Kırım halkı ile Donbass bölgesinde oturan etnik Ruslar Ukrayna’ya bağlı olmayı değil, bağımsız olmayı tercih ediyorsa, bu, Ukrayna’nın istikrarını ve bağımsızlığını tehlikeye atmadan, uluslararası arabulucuların yardım ve gözetiminde, barışçıl süreçlerle uygulanabilirdi. Nitekim, Ukrayna krizi 500’ü çocuk olmak üzere 9 bin sivilin katledildiği “Özel Harekât” ile değil, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) girişimiyle Ukrayna-Rusya arasında, Fransa ve Almanya’nın hakemliği ile çözülecekti. Ne var ki ABD, AGİT’le, müzakere oyuna gerek kalmadığını sanıyordu. Ukrayna krizi ne kadar önce savaşa evrilebilirse, Rusya’nın çevresine NATO kuşağı yerleştirilerek yapılmak istenen, o denli daha kolay ve çabuk elde edilebilirdi. ABD, elinde bir tek silah ve mühimmat tezgâhı bulunmayan Ukrayna’ya sağlayacağı dış yardımla dünyanın en büyük silah ve teçhizat tesisi sahibi Rusya’yı yenebileceğini sanıyordu.
ABD’ye göre, Ukrayna kamuoyunun önemli bir bölümünde Kırım’ın işgali ile oluşan Rus nefreti, bu zaferi sağlayabilir; Rusya Federasyonu’nu parçalanmaya itebilirdi. Bu olmadı, olamazdı. Bunun anlaşılması için NATO ve AB’nin 150 milyar dolar askeri, insanı ve mali yardımı Ukrayna steplerinde yok etmesi gerekmiyordu. Dünyanın en gelişmiş tankları, dünyanın en mükemmel savaş uçakları işe yaramadı. Sonunda ABD, Ukrayna’ya 100 ülkenin yasakladığı parça tesirli (misket) bombaları sevk etmeye başladı.
Ne var ki, bu yardıma rağmen, Ukrayna Rusya’yı bir yılda bir metre geriletemedi. Putin, son Vilnius Zirvesi’ndeki Zelenskiy Show’una aldanmamalı, Rus askeri varlığı Ukrayna’da olduğu sürece Ukrayna’nın NATO’ya alınmayacağını bilmelidir. Putin, ayrıca, Ukrayna’yı sadece Neo-Naziler, Azov taburları ve Zelenskiy’den ibaret saymamalıdır. Putin, bugüne kadar Ukrayna’nın alt yapısı ve sosyal kurumlarına yönelik bir toptan imha harekâtına girişmedi; bundan sonra da girişmemelidir.
Putin’in bilmesi gereken, Ukrayna cephesinde her gün bir yeni şey olduğunu, Remarque’ın roman kahramanları gibi yaşam dolu binlerce genç Ukraynalı ve Rus’un önlerindeki hayata bakıp, “Günlerin bana getireceği bir şey kalmadı” dediğidir. Batı cephesinde ateşkesten önce son dakikada can veren asker Paul’un dediği gibi, “Savaşa katılan herkes ölür; bedenen ya da ruhen, kimse savaştan sağ çıkamaz.”