Yahudi din terörüne karşı Müslümanlar ne yapmalı

Okuduğunuz Yazı
Yahudi din terörüne karşı Müslümanlar ne yapmalı

İçerik

Suriye iç savaşında akşam yatıp sabah kalktığımızda İŞİD adında bir örgütle karşılaştık. Bu örgütün İslam dininin hiçbir değerine uymayan bir yapısı vardı. Zaman içerisinde bu örgütün CIA üretimi bir örgüt olduğu anlaşıldı.

İsrail ve Siyonistleri, “Yahudilerin İŞİD’i” olarak algılayabiliriz. Sosyal medyada viral olan bir görüntü var. Netanyahu bir hahamı ziyaret ediyor, ona maharetlerinden bahsediyor. Aşırılık yanlısı haham “Fakat henüz Mesih gelmedi, günün bitmesine birkaç saat var. Mesih’in gelmesini kolaylaştır’’ diyor.

Birinci Dünya Savaşı’ndan bugüne, İslam aleyhine ardı arkası gelmeyen karalama kampanyaları yapıldığı için İslam ile “terör” sözünü bir araya getirip küresel Siyonist medya elliyle yaygınlaştırmak kolaydı.

İŞİD’den daha tehlikeli fikirlere sahip olan sapık dini ideolojiye bağlı Siyonistler hakkında din terörü ya da “Yahudi din terörü” ifadesini kullandığınızda terbiye edilmiş birçok Müslüman dâhil herkes meseleye şüpheyle yaklaşır.

Filistin’de olan bitene bakın: Ortada bir savaş yok, resmen soykırım var. Müslüman olsun Hristiyan olsun ateist olsun normal insani özelliklerini devam ettiren her bir yaratılmış, bir çocuğun bombalarla paramparça edilmesinden, hastanelerin bombalanmasından, kadın-çocuk demeden herkesin öldürülmesinden zerre kadar da olsa vicdanı sızlar. Vicdanı yoksa savaş hukukuna uygun davranır. Bir gün ahirette hesabını verir fakat dünyada da bunun bir hesap meselesi olduğunun farkında olur.

İngiliz medeniyetinin bütün unsurlarının, sapık Yahudi dini örgütü tarafından ele geçirildiğini gün gibi açık bir şekilde görmüş olduk.

Biden “Kara harekâtı yapmayın” demesinin hemen sonrasında Hristiyanların kurduğu hastane bombalandı, arkasından bir kilise… Biden koşar adım Tel Aviv’e gitti. AB ülkelerinim tamamı İsrail’in arkasında saf tuttu.

Dünya kamuoyu: Devletlerin bu sapık din terörü etkisinde olduğunu fark eden halklar, bütün dünyada sokaklara döküldü. Devletlerin haktan, adaletten ve vicdandan yoksun olduğunu gören vicdanlı insanlar Latin Amerika, ABD, bütün Avrupa ve Müslüman ülkelerin bütün sokakları Filistin davasının arkasında duruyor. Sadece İsrail değil ABD de bu öfkenin maliyetini ödemekte zorlanır. Küresel medyanın tiyatrolarına kargalar dahi gülmeye başladı. Bu namussuzluk ve ahlaksızlığın sürdürülebilir olma imkânı yoktur çünkü sosyal medya çağındayız.

Soğuk savaş öncesi günler yaşıyoruz, tek kutuplu dünya son günlerini yaşıyor. Uzun zamandır bir çatışma ile ilgili ABD, Çin ve Rusya ile doğrudan karşı karşıya gelmemişti. Putin hipersonik füzelerin Akdeniz’e ulaşma kapasi-tesinden bahsetti. Çin Akdeniz’e uçak gemileri gönderdi.

Müslüman ülkeler ne yapabilir: Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Müslüman toprakların dizaynı bugünler için yapılmıştır. Paramparça olan coğrafya mümkünse birbiri ile savaşsın, bir öbürüne düşman olsun, sömürge imparatorluğu ustaca Müslümanları sömürmeye devam etsin.

Arap Baharı’nda Arap sokağını oluşturan gençlerin, daha iyi bir yaşam ve özgür bir devlet içerisinde yaşama arzusu, küresel çete eliyle Suriye ve Libya’nın istikrarsızlaştırması sonucunu doğurdu. Türkiye’nin Libya hükümetine destek vermesi bugün için Libya’yı dağılmaktan korumuştur.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT): 2017 yılında teşkilatın dönem başkanlığı Türkiye’de idi. 6 Aralık’ta Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti. 13 Aralıkta İİT toplanarak Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıdı, ABD Güvenlik Konseyi’nde BM kararını veto etti. Erdoğan’ın yoğun diplomatik çabaları ile BM Genel Kurulu’nda oylamaya götürülen karar ABD’nin tehditlerine rağmen Genel Kurulda 128 evet oya karşın 9 hayır oyuyla tasarı ABD ve İsrail’in aleyhine geçmiş oldu. Bu diplomatik çaba ABD ve İsrail’i yokluğa mahkûm etti.

* Öncelikli olarak İslam İşbirliği Teşkilatı bir araya gelip Müslüman ülkeler arasında meydana gelen ihtilafları kendi hakemlikleri ile çözeceklerine dair bir tartışma başlatmalı.

* Başta büyük ülkeler olmak kaydıyla Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan kendi aralarında bir saldırmazlık paktı imzalamalı. Çin devreye girdi Suudi Arabistan ile İran arasında bir yakınlaşma meydana getirdi. Düşünsenize bu iki ülkenin barışması ABD’nin küçük kıyametinin kopması anlamına gelir.

* Karabağ savaşından sonra Türk Devletler Teşkilatı anlam ve kimlik kazandı.

* Sapık Siyonist din terörünün soykırımı Müslüman devletlerin kendi geleceklerinin ne denli tehdit altında olduklarını gösterdi. Savaşlar müttefiklerle kazanılır ya da kaybedilir.

Dünyada Filistin lehine olağanüstü bir kamuoyu oluştu. Buna karşılık Batılı devletlerin topyekûn Yahudi din terörüne teslim olduğu görülmektedir. İmparatorluk geçmişi olan Türkiye ve büyük devletler, İslam İşbirliği Teşkilatı’na kimlik ve ruh katmalıdır. Bir güvenlik teşkilatı ve ordu kurulması olmayacak şey değil.

Çünkü Birleşmiş Milletler fiilen kendi iflasını ilan etmiştir.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
İhsan Aktaş