Erdoğan gelince ayağa kalkmayan vekillerin tartışması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “tarih kitaplarında adı anılacak” ender liderlerden biri haline çoktan geldi.
Bence Ayasofya Müzesi’ni “Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi” yapması başlı başına milattır. Savunma sanayiinin gelişmesi ise ileride, “Erdoğan dönemiyle başlayan…” ifadeleriyle hatırlanacaktır.
28 Mayıs’ta yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan 3 Haziran 2023’de TBMM Genel Kurulu’nda yemin etmişti.
İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ile DEVA Partisi milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan salona girdiğinde ayağa kalkarken CHP ve Yeşil Sol Parti milletvekilleri karşılamada ve yemin sırasında ayağa kalkmamışlardı.
Burada en büyük tartışma İyi Parti’de yaşanmış.
Olayın arka planı şöyle:
Erdoğan TBMM’ye giriş yaptığı sırada CHP ve HDP’li vekiller “ortak hareket ederek” ayağa kalkmadı. O sırada İyi Parti’de kısa bir tartışma yaşanıyor. Seçim döneminde seçmenlerinden fena tepkiler alan İyi Partili bazı milletvekilleri, “Bugüne dek ortak görüntü verdiğimiz yeter, ayağa kalkalım, gelen Cumhurbaşkanı’dır” diyorlar. Koray Aydın, Adnan Beker ve Ünal Karaman’ın başı çektiği ekip ayağa kalkalım derken Buğra Kavuncu ve bazı isimler ayağa kalkmamak gerektiğini söylüyor. (Kavuncu’nun cevap hakkı saklıdır) Nihayetinde ayağa kalkma kararı alınıyor. Ancak bazı vekiller Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından sonra alkışlamamayı hatta girişte ayağa kalksalar da konuşma sonrası ayağa kalkmamayı tercih ediyorlar.
Hülasa; milletin iradesiyle seçilen kişi Cumhur’un başıdır. Destekler veya desteklemezsiniz, ancak devlet geleneğine “millete saygınızdan ötürü” uymanız gerekir. Ayağa kalkmama vakası CHP’nin tıpkı HDP gibi bir siyasi denkleme sırtını yasladığını gösterir ki bu durum muhalefet adına üzücüdür. İyi Parti’deki tartışma ise “kafa karışıklığının” en büyük göstergesidir. Olayı anlatan kişi mevzunun bizzat tanığıdır ve adı bende saklıdır.
“AKŞENER’İN BAŞARI HİKÂYESİ “POLİSİYE HİKÂYEYE” DÖNÜŞTÜ”
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ortağı olan CHP şimdi kendisi için tam bir “cendereye” dönüştü.
Partiye en büyük darbeyi, “İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmayın” diyen CHP vuruyor.
Meral Akşener; “Ankara ve İstanbul’da belediye başkanlarımız başarı hikâyesi yazacak. Biz de böylece iktidara daha rahat geleceğiz” diyordu.
Parti “müstakilciler” ve “CHP’ciler” olarak ikiye ayrıldı.
CHP’cilerin başını geçtiğimiz haftalarda istifa eden Bahadır Erdem çekiyordu.
Muhalefet başarı hikâyesi oluşturmak isterken polisiye hikâye oluşturdu.
Bu hikâyede para, otel, fuhuş, adam kayırma, şantaj vesaire hepsi var.
Filmi yapılsa gişe rekorları kırar.
Her tarafımıza entrika doluşur. Filmin sonunda acil servise gidip serum taktırmak zorunda kalabilirsiniz.
Bu işler gişede rekor kırsa da sandık da ters tepiyor.
“HANİ SOKAĞA ÇIKIYORDUK?”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ilk icraatı “halkı sokağa çağırmak” oldu.
Ama kimse sokağa çıkmadı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay arasındaki “hukuki kriz” yine yasal çerçeve içinde çözülecek.
Bu iş “sokakların işi” değil, TBMM’nin işi!
Özgür Özel daha baştan sınıfta kaldı.
İkinci icraat olarak da “Türkiye’yi işgalci gören” birinin elini şap diye öptü, hem de eğilerek!
Sanırım; “Analarından emdikleri sütü memelerinden getireceğim” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir adım daha fazla geçecek.
AYM’nin hâkimleri de Yargıtay’ın hâkimleri de bizim ülkemizin geleceği için “hakem konumundaki” görevliler ve onlar da millete hizmet ediyor, vatandaş için çalışıyorlar.
Ben kavgalardan bıktım!
Yanlış anlamayın; kavgaysa kavga, barışsa barış!
Ancak “kavganın” bir sonucu olmalı!
Trafikte, “Sen bana niye korna çaldın?” diye başlayan şeylere kavga mı denir?
Kavgamız davamız için olmalıdır.
İnsanları fişleyen, öteleyen, yok sayan kavgalar da tıpkı trafik kavgası gibidir.
Ama ülkemize kasteden bir düşman varsa, ezana ve bayrağa uzanan bir el varsa onu kırmak vazifemizdir.
AYM ve Yargıtay işi bir kavga değil, bir iç meseledir.
Bu iş TBMM’de uhulet ve suhuletle çözülecektir diye tahmin ediyorum.
SON SÖZ: Filistin’deki insani mücadelenin PKK’yla mücadeleden şekil yönünden tamamen farklı yönleri olsa da içerik yönünden büyük benzerlikleri var. Dünya asla küreselleşmeyecek! Yeni bir dünya kurulurken yerimizi sağlam almak zorundayız. Bu konuyu ileride detaylı yazacağım.