İLM-İ SİYASET USTALIĞI
İnsanoğlu denen varlık doğumundan ölümüne kadar içinde bulunduğu düzen içerisinde özellikle de gerek karakteri gerek Allah’ın ona verdikleri yani gen denilen mucizevi süreçler, gerek
içine doğduğu toplumsal çekirdek ve onun çevresinde gelişen halkalar yani sosyolojik çevrenin de etkisiyle oluşturur karakterini…Bilimsel anlamda bunu kanıtlayan açıklamalar yapılmıştır;lakin her ne
olursa olsun insan denen varlık ilk insandan çağımız modern insanına kadar daima bir mücadele içindedir. Devire ve zamana göre değişse de değişmeyen tek şey hayatta kalabilmek,toplum tarafından
kabul görebilmek ve daha pekçok nedenle mücadele etmek zorundadır.Yaşamın zorlukları içinde kimi zaman kaybeder ya da kaybettiğini düşünür, kimi zamanda kazanır ya da kazandığını düşünür
kazanma ve kaybetmenin ölçüsü de kişinin beklentileri,arzu ve istekleri,kişilik ve demografik yapısıyla doğrudan bağlantılıdır aslında….Yani zengin olmak isteyen bir kişi mücadelesinin merkezine bunu
oturtur, sadece Allah’ın rızasını kazanmak isteyen bir insan yatırımını buna göre yapar,güç sevdasında olan ise…sadece buna odaklanır.
Ne gam…!
Mücadele olmasaydı hayat yoluna revan olmuş bir insan ömrünün ne manası olabilirdi…!
Ezelden ebede aslında iki yol çizilmiştir önünde imtihan olması hasebiyle…Lakin işte bu nedenle kişinin kendisine bırakılmıştır kararları…tercihleri….
Levh-i Mahfuz’da yaratılırken ruhlar,tercih edecekleri yol bellidir de…Yine de Yaradan şans tanımıştır belki de imtihan yolunu açarak kullarına…
Değişmeyecek sona sona doğru yürürken insanoğlu, birer birer yollarken geçmişe akrep ve yelkovanları kimi zaman emin,kimi zaman korkak ve çekingen yürür ömrünün zor ve karmaşık yollarında…Sonuçta tercihlerine göre tamamlarken ömrünü benzemez halet-i ruhiyesi birbirine…
Bu kadar karmaşık bir yolda dahi bir duruşu olabilmeli insanın…Adına İlm-i siyaset denilen sanatı
icra edebilmeli yani nerede ne zaman ve nasıl konuşacağını bilebilmeli…Lakin reel siyaset içinde de olsa günlük hayatta da olsa nedir bunun ölçüsü bilen var mı….Sanat bu çünkü…Sanatlarda
yeteneklere göre gelişir.Yani herkes her konuda yetenekli olamayabilir. Başarılı olsa da yine de her dem mutlu mu olur insan…Geçmişten biriktirdikleri yine de çıkar karşısına…Belki de işte burada mahareti gösterebilmektir doğru olan…Bir de ilm-i siyasetle riyayı karıştıranlar olabilir hayatlarımızda….İşte onların ilm-i siyaseti her bireye ve her olaya göre ayrı ayrıdır sebebi ise hayatın merkezine
kendilerini yerleştirmeleridir. Nedir paylaşılamayan peki Habil ve Kabil’den beri…Kalmayacağını biliyorsak Dünya’nın kimseye…Peki bitmeyen bu kavga niye…Kazık çakamıyorsak Dünya’ya peki bu savaşlar niye….Cevabı çok basit aslında….GÜÇ…
Madem Dünya’nın düzeni bu ise; Kur’an ve sevgililer sevgilisinin yolundan ayrılmadan mücadele edebilmeli insan…
Atacağı her adımı, yeri ve zamanına göre planlamalı…Asla riya yapmamalı…Önemli olanın yaşadığımız bu kubbe altında hoş bir sada bırakabilmek değil mi…
Bırakmak istiyorsa şayet temiz bir toplum,gökyüzünde yankılanan ezan, her daim gelin gibi süzülen bayrak….Ona göre durmalı yalpalasa da dimdik,kararlı ve güvenli…Madem ilm-i siyaset yapmak elzemse…En alasını öğrenebilmeli, devrin ustasını örnek almalı… Siyaset ilminin piri liderimiz Recep Tayyip Erdoğan gibi…Adalet terazisinden şaşmadan…Kibir ve enaniyete kapılmadan….
Doğru bildiği yoldan çıkmadan….
Unutulmamalı ki….Bizler adil olamasak da her daim…Allah’ın adaleti hiç şaşmaz…Toplumu yanlış yönlendirenler, milletimize kara bir gelecek arzu edenler hedeflerine ulaşamayacaklar.
İnsanlar görmese de….Bilmese de….Gören ve bilen güçlü bir irade var.VESSELAM…
Cümleten hak ve adaletten yana olabilmek duasıyla ve nasip olursa bir dahaki yazımızda ilm-i siyaset ustalıklarının örneklerini verebilmek dileğyle… Cumamız Mübarek Olsun…
Meral Savaş
