ANKARA’DA İRAN’A “AKILLI OL” MESAJI
Siyonizmin Gazze’deki soykırımı gündemden düşürmek adına Ortadoğu’da yeni girdaplar tesis etme çabalarının arttığını görüyoruz.
En son İran ve Pakistan arasında cereyan eden karşılıklı füze atmalarına şahit olduk.
Her ne kadar olayın daha farklı boyutları olsada, “hiç sebep yokken neden İran saldırdı” cümlesine İran sıkışmış görünüyor.
İran’ın tarihsel süreç içerisinde Siyonizm’e karşı payanda tavırlarını üst perdeden tehditlerini duysakta gerçekte ortaya koyduğu icraatlarını göremedik.
Siyonizmin Gazze’deki soykırımına vekalet unsurları ile sözde karşı duruşunun “tiyatro”dan ibaret olmadığını ispat etmesi gerekirken bu tür bir saldırganlık ve çıkış yapması başta Ankara olmak üzere İslam coğrafyalarında geniş yankı buldu.
Neden ABD İsrail ve emperyalist unsurlara dönük değil de Müslümanlar’a dönük bir ihanet sarmalına evrildiği sorgulanıyor. Dikkat edersek diğer taraftan İran – Pakistan arasındaki gerginlik için başta ABD ve diğer emperyal unsurlar “kınama” pozisyonundan ziyade İran’ın Pakistan tarafından daha üst düzeyde “cezalandırılmasının” istenmesi dikkat çekti.
En büyük itidal çağrısı ve ikazının Ankara’dan gelmesinin ardından karşılıklı açıklamada “kardeşlik” vurgusunun yapılması gözden kaçmadı.
İran’ın Siyonizm’e karşı verilecek mücadelede nerede durması gerektiğinin açıkça beyan etmesi ve beyana sadık kalma çağrısının Dışişleri Bakanı Hakan Fidan üzerinden sert bir tonda yapılması önemli mesajlar içermektedir.
Gerek İran ve gerekse Pakistan her iki toprak içinde bulunan terör örgütlerine dönük füze operasyonları yapmıştır.
Belucistan ve Sistan eyaletleri sahasındaki “terör” hedeflerine “sınır ötesi” operasyon yapmışlardır.
Olayın Gazze saldırısı veya Gazze üzerinden okunması sadece Siyonizm’e yarayacağı kanaatindeyim. Dikkat ederseniz olayın hemen ardından Pakistan topraklarına yakın bölgedeki alanda terör örgütüyle mücadele eden Devrim Muhafızları komutanlarından üst düzey bir albayın suikast haberinin gelmesi Siyonizm’in aparatları üzerinden savaşı yayma girişimi olarak görülmelidir.
İran’ın Siyonizm emelleri doğrultusunda savaşı yayma girişimindeki 80’li yıllardaki ödediği faturaların hala altından kalkamadığı bir gerçek.
O halde İran’a dönük küresel boyutta bir bitirme ve yok etme harekatının işaret fişeği verilmiş gibi görünüyor.
Bunun en büyük işareti ise İran savunma makamlarının son olaylar üzerinden “nükleer kartı”nı beyan etmesi oldukça dikkat çekici.
Son gelinen noktada İran bölgede fitne ve ihanet zincirinin içinde ya boğulacak, ya da Ankara eksenli antiemperyal bir duruşa katkı vermek durumunda.
Zira ihtimal dahilinde görülen senaryoda İran’ın 7 farklı bölgeye evrilen bölünmesine şahit olacak!
Bu riski gördüler ve Ankara ile ortak hareket edebilmenin beka sorunu olduğunun idrakı içindeler…
Ez cümle; Ankara’nın Osmanlı bakiyesi olduğunu bilen İran’ın, fitneyi kurutmak adına Osmanlı’nın ilk hamlesini bu bölgede nasıl atabileceğini bilecek kadar tarihsel deneyimli bir arşivi olduğunu da biliyoruz!.