DEM Parti politik çıkmazını anlamaya çalışıyor
Hangi parti kendi seçmenini koyun yerine koyarsa seçmen de dönüp onu hiçe saymaya başlar.
Türkiye’de Kürt meselesi CHP zihniyeti ile özdeşleşmiştir. Bu sebepten dolayı Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde CHP’ye çıkan oylar 1-2 puanı geçmez. Kürtlerin başına gelenler rejim dedikleri aygıttan kaynaklı ise bu aygıt CHP zihniyeti ile özdeştir. Zulmedenler ile zulme uğrayanlar son seçimde ittifak yaptı.
Bu ittifakın amacı ne diye sorarsanız Erdoğan düşmanlığı. Peki, bu düşmanlık ne menem şeydir? AB ülkelerinin düşman olma amacı farklı, FETÖ’nün düşman olma amacı farklı, PKK’nın farklı ve ABD’nin düşman olma sebepleri farklı. Bu kadar emperyalist gücün düşman olduğu Erdoğan’a bir Anadolu Kürdü neden düşman olur varın siz bir düşünün.
Yeşil Sol Parti’nin (YSP) son seçimden önce kamuoyu araştırmalarında oyu yüzde 12 civarında idi. Aynı oran CHP ile seçime ortak giren diğer dört küçük parti için toplam yüzde 7 civarındaydı. Seçim bittiğinde Yeşil Sol Parti yüzde 9, diğer partiler ise toplamda yüzde 1,5 oyda kaldılar.
Bu tablo şunu gösteriyor ki CHP ile ortaklık yapan bütün partiler seçimlerde oy kaybetti. Partilerin oy kayıpları karşılığında CHP dışında hiçbir partinin bir kazancı olmadı.
Muhalefet partileri açısından 2023 seçimleri, iktidar değişikliği değil rejim değişikliği olacakmış gibi bir atmosfer oluşturuldu. Her parti kendi hayallerini bu seçime endeksledi. Ümit Özdağ MİT Başkanlığı, Yeşil Sol Parti özerklik, CHP üst düzey 8 bin kişilik kadronun ele geçirilmesi, İYİ Parti parlamenter sisteme dönüş vs.
Türkiye 2019 yerel seçimlerine giderken muhalefet partileri büyük bir iştiyakla bir araya geldi. Bu birliktelikte hiçbir parti ince hesap ve parti menfaati gözetmedi. Değil mi ki yerelde elde edilen başarı sonrası genel seçimlerde Erdoğan yenilecek. Bu büyük ideal için her türlü fedakârlığa değerdi. 2023 seçimleri bittiğinde ‘kutsal amaç’ çöktü ve partiler kendi iç sorunları ile baş başa kaldı. Parti tabanları bu sorgulamayı erken başlattı. İYİ Parti özü başına seçimlere girme kararı aldı. Küçük partiler CHP ile yollarını ayırdı. Sıra DEM Parti’ye gelmişti.
İlk başlarda CHP ile açık seçik bir ittifak konuşuldu. CHP’nin tecrübesiz yönetimi bu konuların derinliğini anlayacak pozisyonda değil. Kılıçdaroğlu YSP’ye “Bize oy verin, Erdoğan’ı yenelim fakat sizden cüzzamlı gibi kaçalım” anlayışını benimsetmişti. Bu bir siyasi başarıdır. Açık ortaklık CHP’nin ulusalcı kimliğine ağır bir yük gelebilirdi.
DEM Parti’nin önünde büyük zorluklar var. Öncelikli olarak bu siyasi gelenek ne Türkiye’nin ne de Kürtlerin gerçek meseleleri ile hiç ilgilenmedi. Kürtlerin tek parti ve CHP zihniyeti zamanlarında yaşanan sorunları vardı. Özal ve Erdoğan çözüme kapı aralayan liderler oldu. Çözüm Süreci bu ülke tarihinin en kıymetli fikriydi. Uluslararası güçler ve FETÖ’nün çabalarıyla PKK ve HDP doğrudan bu süreci sabote etti. Meseleyi kapatmak için amansız bir Erdoğan düşmanlığını gündem yaptı. Sıradan bir Kürt vatandaş açısından bakıldığında Erdoğan çözüm isteyen liderdi. Demirtaş ve Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretleri oldu. Kılıçdaroğlu ayağının tozu ile “Türkiye’yi bir diktatör yönetiyor” açıklaması yaptı. Demirtaş ise “Seni başkan yaptırmayacağız” fantastik çıkışını yaptı.
Çocukluğumuzda “Bu vatan kimin” sorusu sorulurdu. Şimdi bir soru soralım. Bu parti kimin? Bir siyasi parti olarak DEM Parti’nin iradesi olmadığı, bütün kritik süreçlerde kararı Kandil’in verdiği iddiası yabana atılır iddialar değil. Geçen hafta Mustafa Karasu’nun ittifak çağrısı kendi içinde bir anlam taşır. Fakat partinin tek başına seçime girme kararı bu açıklamayı anlamsız kılıyor.
Öcalan faktörü: DEM Parti üzerindeki Öcalan etkisi tartışmalı bir konu haline geldi.
Demirtaş: Seçim sonrası Selahattin Demirtaş’ın yapmış olduğu bazı öz eleştiriler vardı. Örgüt adına yazı yazan bazı kişiler tarafından çok sert bir şekilde uyarıldı. Demirtaş’ın “Siyaseti bırakıyorum” cümlesi yeni bir siyaset arayışı olarak yorumlandı.
ABD, PKK’nın tasfiyesine göz yumup örgütün Suriye kanadının kendi paralı askeri olarak kalmasını yeğlemektedir. DEM siyaseti yeni bir hami ile karşı karşıya. Her ne kadar Suriye’de PKK ABD’nin paralı askeri konumunda olsa da örgüt kıta Avrupa’sına daha yakın duruyor. Yeni durum biraz daha kafa karıştırıcı.
Fille yatağa girmek her zaman mümkündür fakat oradan nasıl çıkacağınızı fil belirler.