KÜRESEL KOZMOPOLİTİZMİN İSTANBUL AYAĞI
Sayın Devlet Bahçeli’nin son beyanında vurguladığı hususlar üzerine düşünürken beyanatın zamanlaması ve muhtevasındaki manalar oldukça dikkatimi çekti. Bahçeli’nin İYİ Parti’de yaşanacak lider değişimi üzerinden Meral Akşener’e dönük “partinin başında kal” çağrısı ve akabinde ifadesini bulan sözler oldukça önemliydi.
Bahçeli “Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalıdır. Rüzgar ekenlerin fırtına biçeceğini unutmamalı” derken Cumhur İttifakı olarak konjonktürel gelişmelerin yakinen takip edildiğini ve buna paralel olarak Türk siyasetini yeniden dizayn etmek isteyenlerin varlığına işaret ediyordu.
Peki Bahçeli İyi Parti üzerinden neden böyle bir mesaj vermeyi uygun buldu ve gerekli gördü?
İç siyaset alanı ve dış siyaset çizgimizde cereyan eden gelişmelerin iç yapımıza dönük bir karşılığı olduğunu bilmenin feraseti ve bu süreç içerisinden istikrarsızlaştırma projelerinin netliği bu söylemde etkili olmuştur diye düşünüyorum.
Yeni Anayasa çalışmaları, ordumuzun terörü bitirmek adına yapacağı sınır ötesi harekatlar ve ülke içinde çalışılan ayrıştırma çabalarının had safhaya geldiğinin görülmesi olarakta özetleyebiliriz.
İYİ Parti üzerinde “operasyon yapan”, küresel kozmopolitizm tezleri ile hareket eden aparatları vasıtasıyla milliyetçi muhafazakar tabanı ve seküler Kemalist tabanı PKK paydası altında konsolide etme gayretlerinin bir üst dereceye geldiğine dair önemli tespitler görülmüştür.
Bu tespitin özetle karşılığını Bahçeli şu ifade ile içini dolduruyor;”Bütün siyasi partiler ulu çınar gibi bir arada kalabilmeli”
Bahçeli saldırının geniş ölçekli ve konvansiyonel etkilerinin olduğunu ve Türkiye’yi kamplaştırıp, parçalama sürecindeki tehlikeye işaret ediyor.
Bahçeli, İYİ Parti’nin son seçimlerde PKK lokomotifi olma tezinin küresel kozmopolitik taşeronların projelerini aksatması ve akabinde eş zamanlı çekim noktası olarak dizayn edilen İmamoğlu tehlikesine de işaret ediyor.
Kent uzlaşısı parçalama tezinin İmamoğlu ekseninde işlevsel kılınabilmesi için İYİ Parti yapısında konumlanan muhalif hiziplerin yol açıcı gücünün Türk siyasi hayatına eklemlenmesinin çabaları görülüyor.
İstanbul projesinin ana ayaklarını teşkil eden liberal, sosyal demokrat, Milliyetçi, Seküler, Kemalist, ılımlı muhafazakar, marjinal sol yapılar ve PKK’nın ana gövde inşasının sahaya sürüldüğü net bir projedir.
Bu yapının hedefini kurgulayan odakların aktörlerini sahanın her yerinde sabitlediğini de söyleyebiliriz.
Deva, Gelecek ve Yeniden Refah partilerinin bu sürece entegre edildiğini Bahçeli’nin beyanındaki alt satır okumalarından anlayabiliyoruz.
Yaklaşan tehlikeye karşı yerli ve milli bir refleks geliştirmenin önemine vurgu yapan Bahçeli, beka vurgusunu ön plana çıkarıyor.
Cumhur İttifakı’nın bu reflekste üslendiği misyon devletin bölünmez bütünlüğüne dönük her girişimin geniş tabanlı olarak karşılanması içindir.
Siyonizmin iç cephedeki aparatları ve hibrid aktörlerine karşı topyekün mücadeleyi esas alan bu çağrının bir dönüm noktası olduğuna inanıyorum. Devlet gardını almıştır.
Türkiye Yüzyılı mottosu hayata geçirilirken, sinsi yapılanmaları yerle yeksan edecek güç, kabiliyet ve kararlılıktadır!
Devletin yeni paradigması Türkiye Yüzyılı’dır!
Küresel kozmopolitizm İstanbul ayağı için tüm istihbarat örgütlerinin işbirliği yapmasına karşı devletimiz refleksini almıştır.
Türkiye Yüzyılı YÜKLENİYOR…