Trumpet çalmak
Cuma akşamı İsrail İstihbarat Başkanı’nın açıklamalarını yayınladık ahaber’de Yaz-Boz’da…
“İsrail olarak İran’a karşı bir Sünni BLOK kurmalıyız” diyordu. Yer Tel- Aviv’di… Adam Yahudi’ydi…
Sünniülkeleri birleştirmekten bahsediyordu.
“Sünni bloğun başına da Türkiye’yi getirmeliyiz” diyordu sanki patronmuş edası, utanmazlığı ve rahatlığıyla. Sünnilerin birleşmesi, bir araya gelmesi güzel de be adam sana ne? İşte bu cümleyi sarfedemiyoruz. Çünkü İsrail ve ABD’nin menfaati bunu gerektiriyordu. Hedef bölgede “Şii-Sünni çatışması” çıkarıp Ortadoğu’yu yangın yerine çevirmekti.
Yangın sonrası ise harabeye dönmüş, bitmiş, parçalara ayrılmış bölgeye ve dolayısıyla İpekyolu’na hakim olmak, enerji hatlarını kontrol etmek daha kolay olacaktı. Dünyaca ünlü Yahudi Piyanist Gilad Atzmon’un açıklamalarını da yayınladık Yaz-Boz’da… “İsrail’de yıllar önce hazırlanan Yinnin Planı vardı. Ortadoğu’da Müslüman ülkelerde MEZHEP SAVAŞLARINI başlatmak isteyen bir projeydi. Günümüze geldiğimizde artık bu planın bir proje olmaktan çıkıp UYGULAMAYA geçirildiğine tanık oluyoruz” diyordu.
Suriye’deki iç savaş bunun ilk deneme sahasıydı. İran Hizbullah ile Suriye’ye girmiş, ÖSO’yu destekleyen Türkiye ile çatışma noktasına geleceği tahmin edilmişti. DEAŞ da zaten Vehhabi idi. Tam bir mezhepler çatışması provasının yapılacağı yer için Suriye biçilmiş kaftandı. Büyük hayaller kurdular. Ancak Türkiye oyunu bozdu, Rusya ile birlikte İran’ı da aynı masaya oturtarak Suriye’de BARIŞ için adım attı. Mezhep savaşı planında Türkiye’nin tezgahı bozması, B planının devreye sokulmasına yol açtı. Amerika’daki İsrail Lobisi İran’a saldırılması ve parçalanması için Bush döneminden beri kendini yırtıyor.
Parçalanmış İran da İpekyolu’nu kontrol etmek isteyen ABD’nin işine geliyor.
Burada son bir yıldır hep “Yakında İran’ıkarıştıracaklar” diye yazdık. Nitekim İran’da 13 ayrı şehirde halkı sokaklara döktüler, çatışmalar başladı, bu satırları yazarken ölü sayısı 12 olarak açıklandı.
Trump da Amerika’dan “İran’da artık değişim olmalı” diye bağırarak sokağa dökülenlere destek yağdırdı.
İran’daki karışıklığın altında CIA-MOSSAD-S.Arabistan üçlüsünün olduğu o kadar barizdi ki, ayaklanmanın liderine baktığınızda bunu hemen anlayabiliyordunuz. Göstericilere Paris’ten “Silahlanın, çatışın” diye çağrılar yağdıran Meryem Recavi adlı kadın bir anda \”AYAKLANMANIN LİDERİ” olarak tüm dünyada parlatıldı.
Halkın Mücahitleri Ordusu, Şah Rejimi’nin yıkılması için Mesut Rejavi tarafından kuruldu. 6 ABD vatandaşını öldürdüler.
ABD Elçiliği baskınında etkin rol oynadılar.
Yıllarca terörist olarak görülmüşlerdi ancak ABD artık 6 vatandaşını öldüren bu örgütü çok seviyor. Milyonlarca dolar yağdırıyor.
Halkın Mücahitleri Örgütü’nün çatı kuruluşu olan İran Ulusal Direniş Konseyi’nin şu anki başkanı işte bu “Silahlanın, çatışın” çağrıları yapan Meryem Rejavi. Mesut Rejavi’nin eşi Meryem Paris’te yaşıyor, villasının parasını S.Arabistan ödüyor.
Meryem sürekli olarak İran’daki rejimin yıkılması için Avrupa ve ABD’de seminerler düzenliyor. İran Ulusal Direniş Konseyi’nin en büyük bağışçıları ise ABD’li politikacılar. Pensilvanya valisi Ed Randall’ın 150 bin dolar bağışı biliniyor. Randy Giuliani de önemli bağışçılardan. Türkiye’de darbeyi destekleyen Demokrasileri Koruma Vakfı başkanı ve CIA eski Başkanı James Woosley, Michael Hayden ve Porter Goss, ABD ordusunun üst düzey generallerinden Anthony Zinni, Peter Pace, Wesley Clark, Hugh Shelton…
Hepsi İran Ulusal Direniş Konseyinin önde gelen destekçileri arasında. Örgütün bir çok CIA ajanı barındırdığı ise saklanmayan bir gerçek.
Örgütün başkanı Meryem Rejavi üç gündür İran’da yaşayanlara “Sokağa dökülün…
Ayaklanın” çağrısı yapıyor…
Bu sese kulak verip sokağa dökülenlerden 12 kişi yukarıda saydığım isimler ve CIA aşkına dünya değiştirip, kendini mezarda buldu. Amerika bir taraftan da İran’dan intikam alıyor. 6 vatandaşını öldüren örgütün liderini kullanıp İran’ı karıştırarak hem de…
Bu işler hep böyledir. Koyun sürüsü gibi sokağa çıkanlar, kendilerini kimlerin kullandığını, kimlerin kimlere milyonlarca dolar akıtıp isyan organize ettiğini bilemezler… Demokrasi diye sokağa çıkanlar içinde MOKRASİ yoluna gidenler çok olur. Avuç ovuşturup sevinenler ise binlerce km ötedeki saraylarından “Değişim şart” diye TRUMPET çalanlar olur!