Suriye’nin geleceği nasıl olacak?
Suriyeli muhaliflerin Esed rejimini devirip Suriye’yi özgürleştirilmesi üzerine farklı farklı yorumlar yapılıyor.
Sedneya Hapishanesi’ndeki yapılanları, oradaki görüntüleri, kalanların anlattıklarını görmezden gelip hâlâ Esedcilik yapanlar var.
Esed’in kendi topraklarında yaşayan Kürtleri görmezden geldiğini ve kimlik bile vermediğini görmezden gelip onun üzerinden Kürtçülük yapanlar var.
Türkmen Aleviliği ile Nusayri Arap Aleviliği arasındaki büyük farkları bilmeden ya da görmezden gelerek Esed rejimini Alevilik üzerinden değerlendirip Esedcilik yapanlar var.
Baba Hafız Esed ve oğlul Beşşar Esed’in ikisinin de emperyalistlerin desteği ile iktidarda kaldığını bilmeden ya da bilmezden gelerek Esed’ler emperyalistlere karşıymış gibi anlatanlar var.
Bu bakış açısındakilerin çoğu kendi toplumuna da coğrafyasına da dürbünün ters tarafından bakan tiplerdir. Bunların çoğunun ‘beşinci kol’ faaliyeti yürüten başkaları tarafından görevlendirilmiş elemanlar olduğunu söyleyebiliriz.
Suriye’de Kürt özerk yönetimi olabilir mi?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar merkezli El Cezire televizyonunun Orta Doğu’daki gelişmelere ve Türkiye’nin tutumuna ilişkin, “Türkiye açısından bakıldığında, Suriye’de bir özerk Kürt bölgesi veya Kürt oluşumu söz konusu olabilir mi? Yoksa Türkiye bu bir tehdit olarak mı algılar?” sorusuna “Benim Suriye halkı adına konuşmam doğru olmaz. Sorduğunuz husus, Suriye halkının bileceği bir iştir. Bu onların vereceği bir karar. Ama ben hem bir temenni hem de Türkiye’nin politikası olarak şunu söyleyebilirim; Suriye’de Kürt, Arap, Türkmen; herkesin, tüm sivillerin asli yerlerinde yaşamalarını istiyoruz. Hiç kimse rahatsız edilmemeli; şehirlerini, köylerini terk etmek zorunda bırakılmamalı. Başka yere göçe zorlanmış olanlar, tekrar memleketlerine dönebilmeli. Sözün özü, başta siviller olmak üzere Kürtler de asli memleketlerinde yaşamalı.” şeklinde yanıt verdi.
Sayın Fidan’ın bu konudaki verdiği diplomatik cevabını; “orada PKK/ YPG’nin varlığını Türkiye olarak kabul edeceğiz.”, “orada özerk bir Kürt yönetimi kurulmasına izin vereceğiz.” gibi değerlendirenler olmuş; bu şekilde olmayacağını, Türkiye’nin bu konudaki tutumunda bir değişiklik olmadığını bazı etkin ve yetkin siyasetçi ve devlet adamlarına sordum, teyit ettim.
Kimse oradaki PKK varlığını kabul etmemizi beklemesin. Olmayacak, olamayacaklar.
Kürtler de diğer etnik kimlikler gibi yeni kurulan yönetimde kendilerine yer bulacaklar, demokratik olarak da temsil edilecekler. Ancak, bu durum ellerinde silahla olmayacak. Kürtler kendi içlerindeki PKK’lıları tasfiye edecekler, o şekilde temsil edilecekler.
D-8’de gözler Cumhurbaşkanımız Erdoğan’da
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, D-8 toplantısı için Mısır’da bulunuyor.
Belki bilmeyenler vardır; D-8, 1997 yılında Rahmetli Necmettin Erdoğan’ın girişimiyle kurulmuş bir organizasyon.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın orada ilgi odağı olduğunu da ilk temaslardan görüyoruz.
Mısır’ın, Suriye’deki son gelişmeler sebebiyle endişesi olduğu da Sisi’nin yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor.
Netice itibarıyla Türkiye ve Erdoğan’ın belirleyiciliği orada da kendisini hissettirecek.
Umarım herkesin hayrına uygulanabilir kararlar alınır.