ABD’ye darbe girişimi
Dünya Amerikalılar’la İngilizler’i yapışık kardeşler olarak görüyordu. Amerikan yönetiminde Anglo-Sakson kültürünün ağırlığı vardı daima. Ancak son dönemde dünyada değişen dengelerin eşliğinde farklı durumlar ortaya çıktı.
Şu anda İngiltere Dışişleri Bakanlığı görevini “Trump’la karşılaşma ihtimalinden korkup New York sokaklarında dolaşamadım” diyen Boris Johnson yürütüyor. ABD hem kendi ülkesinden hem de dünyadan İngiliz hegemonyasını tasfiye etmek için çalışıyor.
Halihazırda hala ortak gibi hareket etseler de perde arkasında müthiş kavga yaşıyorlar.
DEAŞ’ın sık sık Londra caddelerinde araçlarla yayalara saldırmasının arkasında CIA operasyonları var. İngiliz istihbaratının bu gerçeği bilmemesi için aptal olması gerekiyor. İngiltere de BM’de yapılan Kudüs oylamasında Amerika’nın tüm şantajlarına rağmen aleyhte oy vererek Washington’un karşısında durdu. O oylamada baktığımızda Britanya Topluluğu içinde yer alan ülkelerin tamamı da Amerika’nın yanında değildi.
Kavga bizim anlayamayacağımız kadar büyük. İşin nihayetinde Çin’den başlayan İpekyolu gelip son durak Londra’ya dayanıyor. Avrasya savaşı bugün geçiş yolları ve son duraklar üzerinden yaşanıyor.
Trilyonlarca dolarlık malın taşınacağı o duraklara hakim olma savaşı, ittifakları adeta ortasından çatlatıyor. ABD Başkanı Trump İngiltere’yi ziyareti öncesi Başbakan Teresa May ile görüşerek “Eğer ülke genelinde protestolarla karşılaşacaksam gelmek istemiyorum” demişti. İngiltere Avam Kamarası sözcüsü Bercow ise “Trump hem Lordlar hem de Avam Kamarası’nda hoş karşılanmayacak” diyerek iki ülke arasında esen soğuk rüzgarları dışa vurmuştu. Hatta İngiliz parlamenterlerden biri “Trump’ayaptığımız daveti iptal edelim” diyerek Dışişleri Bakanlığı’na başvurmuştu.
İpekyolu’nu kontrol etme savaşında bu iki ülke yakın gelecekte birbirlerine daha çok madik atacak, büyük sorunlarla boğuşacak.
Amerika’da ise Trump kendisine kadar uzanan “Ruslar’la işbirliği ve vatan hainliği” soruşturmasının kendisine kadar uzanmasıyla boğuşuyor. Ekranlara sürülen psikologlar Trump’ın nasıl bir “DELİ” olduğunu saatlerce anlatıyor.
“Nükleer silahların düğmesini bir deliye mi teslim edeceğiz?” sorusu halka yöneltiliyor. Trump\’ın açılan soruşturma kapsamında görevinden azledilme sürecine girmesinden önce ayrıca “DELİ” olduğuna dair ön algı operasyonu yapılıyor. Hakkında yeni yazılan ve “Ruh sağlığı bozuk” diyen bir kitap ortalığı karıştırıyor.
Yani kamuoyu bu azil olayına Holywoodvariyöntemlerle hazırlanıyor. Amerikan devletinin resmi yayın organında dün “Savcı Mueller, soruşturma kapsamında Başkan ile görüşmek üzere Trump’ın avukatlarıyla masaya oturdu” diye haber vardı. O haberde “Trump’ın ifadesini almak için” ifadesi kullanılması gerekirken, Başkanı yıpratmama uğuruna “Görüşmek” kelimesi özellikle kullanılmış. Ve dahası Trump artık ifade verme sürecine girdi. Çanlar onun için çalıyor,
Amerika’daki iç kavga da giderek büyüyor. Baktığımızda Trump’ı bu noktaya Yahudi damadı Kushner götürüyor. Rus elçi ile henüz göreve gelmeden yaptığı gizli görüşme Amerikan adaletinde suç olarakgörülüyor. Yahudi damat Kushner de, İsrail Başbakanı Netanyahu’dan Ruslar’a iletilmek üzere gelen bir ricayı görüşmek üzere Rus elçiyle bir araya geliyor. Trump’ıNetanyahu yakıyor. Yıllarca İngiliz istihbaratı MI6 ajanı olarak görev yapan bir isim var. Adı Christoper Steele…Londra’da özel ajanlık ve araştırma bürosu kurdu.
Ancak bu tamamen bir kamuflaj… İngiliz istihbaratından ancak öldüğünde emekli olursun. İşte bu İngiliz MI6 ajanı Christopher Steele, Trump’ın başını yakan bir numaralı isim… Rusya-Trump arasındaki bağlantıları ses ve belgelerle dosyalayıp ABD basınına veren kişi ta kendisi…
2017 yazında “Trump-Rusya işbirliği” soruşturmasını yürüten Savcı Mueller’in ekibi, MI6 ajanı Crsitopher Steele’yi Londra’da ziyaret etti.
Ondan belgeleri aldı ve kendisiyle uzun bir görüşme yaptı. Mueller’in “Trump’ı yıkma” soruşturmasının omurgasını bu belgeler oluşturdu.
İşin özünde Amerika’ya darbe girişimi İngiliz istihbaratından yani devletten geliyor. Tüm bunları yeryüzündeki müthiş savaşı çok iyi anlayarak olaylara yaklaşabilmemiz için yazıyorum. Dünyayı büyük kaoslar ve kavgalar bekliyor. Böyle bir dönemde safları sıklaştırmamız ve birlik olmamız gerekiyor. Ülke gündemini saçma sapan güdümlü konularla dünyadan izole etmeye çalışanlardan uzak durmalıyız