Zamanın ruhunu okuyamayan komşu

Okuduğunuz Yazı
Zamanın ruhunu okuyamayan komşu

İçerik

Yunanistan devleti 21 Temmuz 1832’de kuruldu.

Ve o tarihten sonra tam altı kez topraklarını genişletti.

29 Mart 1864 2.Londra Antlaşması..

24 Mayıs 1881 2.İstanbul Konferansı..

30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması…

13 Şubat 1914 Altı Büyük Devlet Kararı..

24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması..

10 Şubat 1947 Paris Barış Antlaşması..

Bu hatırlatmayı neden yaptık?

Komşumuz şu sıralar Ege ‘de kara sularının 12 mile çıkarılmasını içeren bir haritayı Avrupa Birliğine sunmaya hazırlanıyor. Yani 7. kez büyümek istiyor!

Hemen şimdi değil… Fırsatını bulduğunda… Zamanı geldiğinde hukuki bir gerekçesi olsun diye bu hamleyi yapıyor.

Yunanistan’ın kara sularının 12 mile çıkması Ege’nin yüzde 71’inin Yunanistan kontrolüne geçmesi demek.

Fiiliyatta hiçbir karşılığı olmayan, olma ihtimali bulunmayan beyhude bir çaba. Çünkü Türkiye için böyle bir gelişme savaş tehdidi anlamına geliyor.

İki ülkenin askeri kapasitesini, güç dengesini uzun uzun karşılaştırmaya gerek yok. Komşumuzda aktif asker sayısı 142 bin! Türk Silahlı Kuvvetleriyle mukayese etmek yerine Tarım ve Orman Bakanlığı kayıtlarında 230 bin aktif avcımız olduğunu hatırlatarak devam edelim.

Ege’de an itibariyle herhangi bir anlaşmayla hiçbir ülkeye devredilmemiş ve “Osmanlı adası” hüviyetini koruyan 152 adet ada-adacık ve kayacık bulunuyor. Bunlara ek olarak iki ülke arasında Yunanistan’ın uluslararası hukuku ihlal ederek devlet uygulaması yaptığı, yine antlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığı adalar var. Bir kısmı 1923 Lozan, bir kısmı 1947 Paris antlaşmalarıyla Yunanistan’a bırakılan adaların silahlandırılması uluslararası hukuka göre yasak.

Yunanistan bu yasağı ihlal ettiğini inkar etmiyor. Türkiye bugün çıksa “Adaların statüsü bozuldu, ya silahları çek ya da egemenlik tartışması başlar ” dese komşumuz ne yapabilir? AB’ye dayattığı harita bu sorunu çözer mi?

Komşumuz zamanın ruhunu okuyamıyor ve ateşle oynuyor. Güçlü olanın borusunun öttüğü, dünyanın adeta yeniden pay edildiği ilginç bir süreçten geçiyoruz.

Ukrayna’nın hali ortada.

Trump gözünü Kanada’ya, Panama’ya, Grönland’a dikmiş. Kimse sesini çıkaramıyor.

Yunanistan’ın topraklarını daha önce 6 kez büyütmesine izin veren konjonktür tersine dönmüş durumda. Güçlü olan istediğini alıyor, zayıflar kaderine razı oluyor.

Tarihin bu döneminde yapacakları en büyük yanlış Türkiye ile Ege’de karşı karşıya gelmek olur.

Çünkü güç dengesi de konjonktür de bizden yana.

Gaipten haber verenlere dikkat

Etkileşim hastalığı medya sektöründeki birçok kişiyi esir almış durumda.

Gaipten haber vermek, görülmemiş mahkemeden çıktığını iddia ettiği kararı gerçek gibi sunmak…

Şu alınacak, bu alınacak diyerek hakkında kesinleşmiş hüküm olmayan insanları hedef göstermek… vs.vs… Bunların hiçbiri gazetecilik faaliyeti değil.

Gazeteci çok şey duyar, görür. Ama teyit etmediği, doğrulatmadığı şeyi “Bilgi” diye paylaşmaz.

Sosyal medyada etkili olmak, çok etkileşim almak göründüğü kadar iyi bir şey olmayabilir.

Bu hastalığa yakalanırsan gaipten haber vermeye başlarsın. Onun sonu da iyi olmaz.

Ve okuyucu- takipçi..

Sen de lütfen bu kadar kolay algılara teslim olma. Daha mahkeme ortada yokken oradan karar çıktığını söyleyene nasıl bu kadar kolay inanırsın?

Neden gerçeğin değil de yalanın peşindesin?

Kendini ait hissettiğin mahallenin reflekslerini göstermen normal ama biraz sorgula be kardeşim.

Senin hassasiyetlerini kullananlar tarafından daha fazla kandırılma.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Zafer Şahin