Özgür Özel’e yapılan saldırının amacı nedir?
İmralı heyetinde de yer alan Sırrı Süreyya Önder’in anma programı sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e, iki evladını katletmiş birisi tarafından saldırı gerçekleşti. Bu saldırıyı başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli olmak üzere tüm siyasiler kınadılar. Yapılması gereken de buydu, bizler de kınadık; kınanması da gerekiyordu. Ancak burada en takdire şayan hadiselerden birisi, Özgür Özel’in saldırı sonrasındaki ilk açıklamaları oldu. Özgür Özel şöyle dedi: “Bu saldırıyı siyaset kurumuna yapılmış bir saldırı olarak görüyorum. Arkasından ne çıkarsa çıksın, sivil siyaseti kucaklamak, birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Ben bu saldırıyı siyaset kurumuna yapılmış bir saldırı olarak görüyorum. Kutuplaşmanın kimseye bir faydası yok, hiç kimseye kırgınlığı ve küskünlüğü yok. İlave ederek, bugün barışın konuşulması lazım. Sırrı Süreyya, bir barış güvercininin aramızdan uçup gidişinin gündeminin önüne bu saldırganın yaptığının geçmemesi lazım.”
Bakıldığında gayet makul bir açıklama. Özgür Özel şunu da yapabilirdi; buradan hükûmeti, AK Parti’yi, Cumhurbaşkanlığını hedef olarak gösterir, böyle bir kolaycılık yapabilirdi. Nitekim İYİ Parti İstanbul il binasının kurşunlandığı dönemde genel başkan olan Meral Akşener bunu yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıda benzer şekilde hareket edildi. Ancak Özgür Özel, bu kolaycılığa katılmayarak kıymetli bir hareket yapmış oldu ve genel başkanlığını da iyice tescillemiş, kabul etmiş oldu. Elbette herkes olaya bu şekilde bakmadı. Bazıları kolaycılığa kaçtılar; CHP’liler AK Parti’yi hedef gösterdi, AK Partililerin bazıları kamera açıklaması üzerinden Özgür Özel’e yüklendiler. Ancak parti içinde aktif siyaset yapanların böyle olmadığının altını çizmek gerekir.
Ama diğer taraftan bakıldığında “Bu saldırının arkasında kim var?” sorusu oldukça önemli bir hâle geliyor.
Neden? Çünkü ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin devam edeceği bu noktada, birilerinin böyle bir olaya kalkışması bir meczup tarafından yapılmış bir fiil olarak değerlendirilemez. İstihbarat örgütleri, bu tip kullanışlı, takıntılı tiplerle kameralara, dinleme kayıtlarına girmeden irtibat kurup onları yönlendirebilirler ve istedikleri eylemleri de yaptırabilirler. Bunun arkasında hangi istihbarat örgütü olabilir derseniz, benim aklıma ilk gelenler İsrail istihbarat örgütü Mossad ya da onlarla iş birliği yapan diğer örgütler gelebilir. Terörsüz Türkiye sürecinin bitmesi, onların işine yarar, ekmeğine yağ sürer; onlar da bu süreçten nemalanırlar. Zira PKK terör örgütü, Türkiye’nin ayağındaki prangadır. Ondan kurtulup iç cepheyi güçlendirdiği zaman Türkiye dünyada en etkin ülkelerden birisi olur. Bunu başta İsrail olmak üzere birçok Batılı emperyalist ülke istemez.
Olayın tüm boyutlarıyla ele alınması gerekiyor. Ancak siyasetin de rekabetin de kolaycılığa kaçmadan, Özgür Özel’in yaptığı gibi sivil alanda hakça ve ahlaklıca yapılması gerekiyor. Özgür Özel’i çok eleştirmiş birisi olarak öncelikle kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ve böyle bir kolaycılığa kaçmadığı için de tebrik ediyorum. Türkiye’nin ihtiyacı olan böylesi bir siyaset tarzıdır.