Mokoko
11 Eylül saldırısından sonra Amerika’da “Ulusal AcilDurum” ilan edildi. Diğer bir deyişle bunun adı Olağanüstü Hal idi. Tam 16 Amerikan istihbarat örgütünün bütçeleri inanılmaz boyutlarda artırıldı.
Pentagon “Asimetrik Savaş Düzeni”ne geçti. Belirlenen canlı hedeflerin mahkeme kararı olmadan öldürülmesi uygulaması yaygınlaştı. Guantanamo Adası hapishaneye çevrildi. Suçlu suçsuz binlerce insan burada işkenceden geçirildi. İşkence doğal bir hak gibi siyasetçiler tarafından dünyaya lanse edildi. 11 Eylül ile hiç alakası olmayan Irak’a sırf bu saldırı nedeniyle girildi, milyonlarca insanın ölümüne, milyonlarcasının evsiz kalmasına yol açıldı. 11 Eylül bahanesiyle girilen Irak yüzünden Ortadoğu’da terör örgütleri patlaması yaşandı. Bölgeyi kan gölüne çeviren kıvılcımı ateşleyen Washington oldu.
Amerikalı ünlü gazeteci Kurt Eichanwad “500. Gün;
Terör savaşlarında Sırlar ve Yalanlar” adlı bir kitap yazdı. O kitapta Irak işgali öncesi Başkan Bush’un Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirav ile yaptığı telefon konuşmasını deşifre etti. Bush Chirac’a “İkimiz de aynı inanca sahibiz. Sen Katoliksin, ben Metodist. Ancak her iki mezhepten Hıristiyanlar da İncil’in öğretilerine bağlıdır.
Tanrımız aynı. Gog ve Magog Ortadoğu’da iş başında. İncil’deki kehanetler tamamlandı. Bu karşılaşmayı Tanrı istiyor. Tanrı bunu kullanarak yeni bir çağbaşlamadan önce düşmanlarını silmek istiyor” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac hiçbir şeyanlamamıştı… “Gog ve Magog” da neyin nesiydi? Kafası karıştı ancak bozuntuya vermedi, anlamış gözüktü.
Telefon konuşması bittikten sonra derhal ekibini topladı. “Beyler bu Bush Gog ve Magok diyor. Bu neyin nesi. Bilen var mı?” diye sordu. Danışmanlar şaşırdı, boyunlar aşağı indi. Bilmiyorlardı. Chirac’ın emri üzerine araştırma ekibi kuruldu. Gog ve Magog “İnsanlığın son büyük savaşta yani Armegodon’da yokedilecek düşmanı”ydı. Yuhanna’nın vahyi adlı bölümde bahsedilen bu düşman Gog ve Agog’un komutanı Şeytandı. Bush’un “Gog ve Agog” olarak gördükleri de Müslümanlardı.
Onun için televizyonlara çıkıp tüm dünyaya “Haçlı seferi başladı” diyebilen bir Amerikan başkanı vardı. 11 Eylül’ü bahane ederek tüm dünyada önce Müslümanlara karşı nefret oluşturdular. Ardından binlerce nefret suçunun işlenmesine yol açtılar.
Amerika’da o günlerde Müslümanlar sokakta gezmekte korkar hale getirildi.
Saldırıya uğrayanlar oldu. Polis, FBI, CIA, asker yolda istediğini yerlere yatırıp sorgusuz sualsiz gözaltın aldı. “Gog- Mogok” uğuruna insan hakları, hukuk, adalet ayaklar altına alındı. Çok sayıda masum küçücük bir şüpheyle belgesizdelilsiz hapishanelere tıkıldı. Amerika’da o OHAL şartları hala devam ediyor.
Yeni Başkan Trump bile imza atarak 11 Eylül’den sonra alınan OHAL kararlarına 16. kez uzatan Başkan oldu.
Şimdi Amerika Dışişleri bakanlığı sözcüsü Heather Nauert dün çıkmış “Türkiye’yi uzayan OHAL’i sonaerdirmeye, OHAL yetkililerince keyfi gözaltına alınanları serbest bırakmaya ve Türkiye’nin kendi iç ve uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu olarak hukukunüstünlüğünü koruma altına almaya çağırıyoruz” diyor. Hay bin kunduz!.. Başka bir şey diyecektim ama bize yakışmaz. OHAL kadar başına taş düşsün Nauert. Sizin ikiz kulelere üç tane uçak daldı, Afganistan’dan başlayıp Irak’a da kadar her yeri kan gölüne çevirdiniz, milyonlarca insanın ölümüne yol açtınız. O dönemde aldığınız OHAL kararı hala devam ediyor.
Bizde uçaklar, helikopterler sorti yaptı, insanları bombaladı, tanklar masumları çiğnedi “OHAL’i kaldırın” diyorsun.
Sana kocaman bir OHA!… “Hukuk- Guguk, gak-guk” diyeceğine önce kendine bak MOGOG! Üstelik terörörgütleri ile işbirliği yapacak kadar hukuktan, adaletten, insanlıktan çıkmış durumdasınız, dünyaya tecavüzediyorsunuz. Bu konuda tek laf etmeye hakkın yok. Anladın mı Mokoko!