TÜRKİYE’ de POLİTİKA BİLİMİ ve SİYASİ PARTİLER
Politika bilimi,geniş bir alanı kaplayan ve henüz gelişme halinde olan bir sosyal bilim dalıdır.
Bir görüşe ve anlayışa göre,politika toplumda yaşayan insanlar arasında bir çatışma,bir mücadele ve kavgadır. İnsanlar yaradılışları,sosyal ve ekonomik durumları bakımından değişik fikirlere ve değişik çıkarlara sahiptirler. Aralarında ki düşünce,çıkar ve psikolojik eğilim faklılıklarından doğan çatışma politikalarının temelini oluşturur. Bir bakıma,çatışmanın asıl konusu toplumdaki değerlerin paylaşılmasıdır denilebilir. Çatışmanın hedefi ise,iktidarın ele geçirilmesidir.Yani iktidarı ele geçirerek onun sağladığı yararların ( nimetlerin) paylaşılmasıdır. Politikanın sadece bu yönü üzerinde durulacak olursa “kimin,neyi,ne zaman,nasıl elde ettiğini\” belirleyen bir faaliyet olarak nitelendirilebilir.
Fakat acaba politika sadece insanlar arasında bir çatışmadan mı ibarettir? Bu konuda görüşlerini açıklayan düşünürler bunun böyle olmadığı kanısındalar. Karşıt temel görüşü temsil eden bu düşünürlere göre politikanın amacı her şeyden önce toplumda bütünlüğü sağlamak, özel çıkarlara karşı koyarak genel yararı ve insanların “ortak iyiliğini” gerçekleştirmektir.Bu ikinci anlayış tarzına bakılırsa,politika herkesin yararına olan bir toplum düzeni kurma çabasından başka bir şey değildir.
Bu iki farklı bakış açısı üzerinden yola çıkarak, ülkemizde ki siyasi partilerin nasıl bir politika bilimi üzerinden siyaset yaptıklarını,yaşanmış olayları da göz önünde bulundurup daha net bir şekilde anlayabiliriz. Türk siyasi tarihinde iktidara gelen siyasi partilerin geliştirdikleri politikaların doğruluğunu ise,ülkenin gelişmesi,demokrasinin yerleşmesi,ekonominin düzelmesi,dış siyasette ki itibarın oluşması,toplumun refah ve mutluluğu üzerinden görebiliriz.
Günümüz siyasetine bir göz atacak olursak,son 15 yılın politikalarında,önceki yılların politik anlayışlarından farklı ve genel manada hedef olarak nitelendirilen” iktidarı ele geçirme” felsefesinin ön planda olduğu,lakin toplumun “ortak iyiliğini” düşünen doktrin in de gözetildiği bir anlayışın hasıl olduğunu görmekteyiz. Asıl politik başarının hem bir çatışma ve iktidar kavgası olduğunu,hem de toplumun bütün üyelerinin yararına olabilecek bir düzen oluşturma aracı olduğunu anlıyoruz.Bu iki görüşün yalnız birisi üzerinde duranlar,ellerindeki büyüleyici politikanın yalnız bir yüzü üzerine tutunmaktadırlar.
Türkiye’de şu anki iktidarın bu iki görüş üzerinden bir politika geliştirip uyguladığını,16 yıldır iktidarda kalmalarından dolayı başarılı olduklarını söylemek mümkündür.Bu kadar uzun süre iktidarda oy kaybetmeden kalabilmek ise ayrı bir başarıdır.Dolayısı ile mevcut iktidarın Politika bilimini en uç noktalarına kadar kullandığını ve bu manada ar-ge çalışmaları ile kendini güncelleyip geliştirdiğini görürken; mevcut ana muhalefetin yine 16 yıldan beri aynı isimlerden oluştuğunu da düşünürsek,bu iki görüş üzerinden bile politika geliştirmekten aciz olduklarını,aynı zamanda modern politika bilimi üzerinden siyaset yapamayıp,farklı akımların etkisi altında kalarak siyasi ve politik manada marjinalleştiğini, sürekli ivme kaybettiklerini söylememiz de oldukça bilimsel bir yaklaşım olacaktır.
Sonuç olarak siyasi partiler bahsi geçen iki görüş üzerinden ürettikleri veya üretemedikleri politikalar ile var olur veya siyaset arenasından yok olup giderler.Geçmiş siyasi tarihimiz bunun örnekleri ile doludur.Özellikle 2019 yılında yapılacak yerel ve başkanlık sistemi seçimleri mevcut siyasi partilerimizin var olup olmayacaklarının da sınavı olacaktır.Şu anki görünüm üzerinden bir öngörüde bulunmak ise siz okuyucularımızın bakış açısına göre şekillenecektir.Her şeyin Türkiye’miz için güzel olması dileği ile.