Filistin barışı zor ama imkânsız değil

Okuduğunuz Yazı
Filistin barışı zor ama imkânsız değil

İçerik

Gazze konusunda “Trump Show” bitti ama sonuçları uzun zaman devam edecek.

Trump, egosantrik kişiliğini tekrar ortaya koyarak, Hamas’ın rehineleri ve ölenlerin cesetlerini vermesine karşılık, İsrail’in saldırılarını durdurması ve Gazze’den kısmen geri çekilmesi anlaşmasını “sadece Filistin barışını değil, Orta Doğu’ya 3 bin yıldır gelmeyen barışı getirecek anlaşma” gösterisine çevirdi. Ama bu arada Gazze’deki katliama belki de ebediyen son vermenin bir yolunu açtı: Mısır, Katar ve ABD ile birlikte Gazze’de “sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye’nin de yer alması imkânı doğdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuyla ilgili müzakerelerin devam ettiğini, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın muhataplarıyla görüşmelerini sürdürdüğünü söyledi.

Bu imkân bile tek başına, Gazze halkının iki yıldır karşı karşıya olduğu soykırımı ve katliamın tekrar etmesini önleyebilir; Trump’ın 3 bin yıllık barışı garanti eden anlaşması da bu sayede gerçekleşebilir. Trump bu “3 bin yıldır gelmeyen barış” söylemiyle, 3 bin yıl önce Roma İmparatorluğu tarafından Musevilere uygulanan sürgünü kastediyorsa, son iki yılda tanık olduğumuz trajedinin 1516-1917 arasındaki Osmanlı Yönetimi ve onun herkes için sağladığı hoşgörü ve barışın sona ermesi sonucu başladığını unutuyor demektir. Bu trajedi, Filistin’de yapılmak istenen iki devletli paylaştırma işleminin Siyonistlerce ele geçirilmesinin sonucudur. Siyonistler, Filistin halkını, Filistin’den çıkartmak, evlerini, tarlalarını işgal ederek, kendilerinin yerleşmesini, yani kolonyalizm, etnik temizlik ve nihayet jenosit ile sonuçlanan planlarını Amerika ve İngiltere’nin sağladığı para ve silahlarla uyguladılar.

BM planından geri kalan bir avuç Filistin toprağı olan Gazze’yi ve Batı Şeria’yı, “Yahudi Devleti içinde yer alan ve her an bu devlet tarafından işgal ve ilhak edilmesi mümkün, garip bir statüdeki bölge” olmaktan çıkartmak ve hatta İngiltere’nin Irak’ta 20 bin masum sivilin katlinden sorumlu eski başbakanı Tony Blair’in yönetimine bırakmak bile, Gazze toprağında Türk, Mısır ve Katar askerlerinin çizmesi bulunduğu sürece, tekrar (enkaz altından çıkartılamamış olanlarla birlikte) 100 bine yakan masum insanın ölmeyeceği anlamına gelir. İsrail askerinin cinayetleri durunca, Erdoğan’ın ifadesiyle, “İki egemen devletli çözüm yönünde çalışmaların artması” sağlanabilir.

Evet, bu anlaşma, Trump’ın bazen anlamını bile yetiren büyük-büyük ifadelerine rağmen, yine Erdoğan’ın ifadesiyle “Filistin sorununu çözen bir belge” değil. Ama önce Gazze’nin – ve umulur ki arkasından Batı Şeria’nın da – İsrail’in istediği zaman işgal edebildiği arazi parçaları değil, işgalin ve katliamın izleri silininceye kadar uluslararası bir kefalet/vekalet sistemi ile güvenliği sağlanan, başka bir devlete ait vatan toprakları olduğu tanınır ve bu tanıma getireceği güvenlik Türk-Mısır-Katar ve belki de ABD askerleri tarafından sağlanırsa, başta Avrupa ülkeleri, iki egemen devletli çözüm yönünde çalışmalarını artırabilirler.

Trump’ın İsrail Parlamentosu’ndaki insicamsız (ve Cumhurbaşkanı Herzog’tan Netanyahu’nun hırsızlık davasından affını talep ettiği cümleleri hariç, anlamsız) konuşmasında Filistin kelimesinin sadece bir kere, o da ‘Devlet’in değil yerin adı olarak, geçmesi ve “bütün Orta Doğu’ya barış getirecek anlaşma” içinde Filistinlilere de hiç atıf yapılmaması bir tarafa… Ne kadar ABD’nin geleneksel Orta Doğu politikasında, İsrail’in güvenliği daima en önde yer alıyor olsa da… Ateşkes öncesi Avrupa ve Latin Amerika’nın 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi olarak birleşik bir Filistin devletinin kurulması yönüne evrilebilecek tanıma kararları, ortaya Filistin’de barışın sağlanması için yeni bir imkân çıkartabilir.

Yeter ki, Soykırımcı İsrail hükumeti ve onun katliamında suç ortağı olan ABD ve İngiltere “Tamam rehineleri aldık; anlaşmayı ihlal edebiliriz!” demesinler.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hakkı ÖCAL