Niyetleri üzüm yemek değil, Erdoğan’ı dövmek
Türkiye tarihinin en büyük sınır dışı operasyonlarından birini yapıyor. Zeytin Dalı Harekatı, Batı sisteminin başlattığı saldırıları püskürtmek ve devletin varlığını korumak adına gündeme geldi. İçeride ve dışarıda büyük bir beka mücadelesi veriliyor.
Bu koşullarda ülke gündemi kimi ilahiyatçı veya hocanın yaptığı akılalmaz açıklamalarla çalkalanıyor. Kadın ve cinsellik temalı bu tartışmaların sonunda ise fatura genelde dinimize, İslam’a kesilmekte. Diyanet İşleri Başkanlığı bu konulara açıklık getirmekte yetersiz kalınca Cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girmek zorunda kaldı. Söyledikleri anlaşılmayacak, saptırılacak cinsten değildi elbet; niyeti üzüm yemek olanın Erdoğan’ın açıklamalarından rahatsız olması mümkün değildi.
Fakat sosyal medya üzerinden koparılan fırtına ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri saptırılarak “İslam’da reform istediği” ve “Dinimizi değiştirmeye çalıştığı” yönünde algı oluşturulmaya çalışıldı. Bu saptırmayı yapanlar ise ne yazık ki sözde “dindar” diyebileceğimiz çevreler.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları son derece isabetliydi. Batı sistemi yıllardır İslam’ı lekelemeye çalışıyor. “IŞİD terörü” tam da bu yüzden icat edildi; İslamiyet’i kafa kesen, vahşi, kadın düşmanı bir medeniyet olarak sunmak istiyorlar.
İçeride son zamanlarda yapılan kimi açıklamalar da İslamiyet’i lekeleyen bu algı operasyonlarına çanak tutuyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna son vermek adına “Bazı konularda içtihatları, yorumları değiştirmek, güncellemek gerekiyor” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözlerini çarpıtanlara tepkisini dün de şu sözlerle dile getirdi:
“Birilerinin çıkıp hayatın gerçekleriyle ilgisi olmayan sözler edip kafaları karıştırması yanlıştır. Kimse bizim dinimize fatura kesme hakkına sahip değildir. Hiç kimsenin bizim dinimizi karikatürize etmeye hakkı yoktur.
“Değişim meselesi asırlara dair bir husustur. Değişimi inkar etmek kendi kendini kandırmaktır. Ama değişmeyen ve değişmeyecek olan kurallar da vardır. Mesela İslam’ın son din olduğu bir hakikattır. Bununla kimse oynayamaz. Allah’ın yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de açıkça ifade ettiği hükümler asla değişmemiştir, değişmeyecektir. Dinimiz İslam ve kitabımız Kur’an-ı Kerim, kıyamete kadar caridir. Bunların uygulamadaki karşılıkları elbette zamana, şartlara göre değişecektir.
“Biz dinde reform aramıyoruz. Haddimize mi? Ama çıkıp kadınlarla ilgili, yaşlılarla ilgili konuşmaların İslam’a getirdiği lekeyi görmezden gelemeyiz…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri son derece açık ve net; açık ve net olmayan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “İslam’a ters düşmekle” suçlayan kesimlerin “içeriden” olması.
Bu tartışma gösterdi ki, içeride bir kesim dini alanı istediği gibi kullanmak istiyor ve bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bile gözdağı verme ihtiyacı duyuyor. Bunların ayak izleri takip edilirse iplerinin -bu aralar fazlasıyla ihtilaflı olduğumuz- ABD’ye kadar uzandığı rahatlıkla görülecektir. Ve amaçları da Batı sistemi adına devletin-milletin birliğini ve beraberliğini bozmak!