Oturma!
Philip Giraldi… O bir CIA ajanı…
1980’li yıllarda CIA’nın İstanbul bölgesi şef yardımcısı olarak görev yaptı.
Şimdilerde zaman zaman bazı yayın organlarında makaleler yazıyor. İşte o makalelerden birinde “Üst düzey bir Türk yetkilisinin büyük paralar karşılığı CIA’ya gönüllü olarak çalıştığını biliyorum. Deşifre olmasın diye onunla görüşmeler yurtdışındayapılırdı” diyor. Para için gönüllü olmak…
Hem de üst düzeyde görev yaparken ülkeni satmak… Maalesef BATI son 150 yıldır bu topraklarda para için ruhunu satanlara ulaşmakta hiç zorlanmadı. Bu işi parasız yapanlar da vardı. Mesela BBC geçtiğimiz yıl Türkiye’de yaptığı İTİRAF gibi bir röportajı yayınlıyordu. O röportajı verenler ise Türklerdi. Boğazda oturuyorlar, denizden geçen Rus savaş gemilerini sayıyor ve tüm aksiyonları izliyor, ardından sosyal medya aracılığı ile tüm dünyaya böbürlenerek duyuruyorlardı.
BBC, “İngiliz istihbaratı Ege ve Akdeniz’e inen Rus savaş gemilerinin tüm istihbaratını bu gönüllü boğazı izleme sevicilerinden alıyor” diyordu. “İyi iş çıkarıyorlar” diyerek de gece yarısı, hatta sabaha karşı dürbünle gemi sayan Türklere övgüler yağdırıyordu. Halbuki geçmişte bu iş maliyetliydi. Çok sayıda ülkenin maaşlı ajanı yapıyordu izlemeyi. CIA ajanı Philip Giraldi yazdığı makalede “Ben 80’li yıllardagörev yaparken İstanbul Avrupa’nın en büyük CIA üssüydü” diyordu.
“Soğuk savaş devam ettiği için çoğu ajanlar, Boğaz’dan Akdeniz’e geçen Sovyet Deniz Kuvvetlerini izlemekle meşguldü” diye ekliyordu. Evet artık ajanlara gerek kalmadı. Gönüllü savaş gemisi sayıcısı Türkler fışkırıyor ülkemizden.
Batı onlara minnettar. Önceki gün de bir Rus savaş gemisi geçti boğazdan. Akdeniz’e yığınak sürüyor. ABD’nin de savaş gemileri zaten orada cirit atıyor. Virginia’daki Norfolk üssünden altı gün önce hareket eden USS Harry Thruman uçak gemisi de Akdeniz’e doğru yol alıyor şu anda. Ona 7 savaş gemisi de eşlik ediyor. Kafileler halinde geliyorlar. Bu kadar yığınak ne anlama geliyor? Dünya bu soruya cevap arıyor… Suriye ve Akdeniz’de sular ısınıyor, savaş gemileri peşpeşe geliyor.
Artan gerilimde ABD Suriye’yi vurmaya devam ederse, Rusya da cevap verirse ne olacak? İki ülke birbirini füze yağmuruna mı tutacak?.. Sorunun cevabına yardım Putin’den geliyor. Rusya Devlet Başkanı geçtiğimiz yıl Amerikalı ünlü yapımcı Oliver Stone’un çektiği belgesele konuk oluyor. Putin o belgeselde net konuşuyor;
“ABD ve Rusya sıcak savaşa girerseyeryüzünde bir tek canlı kalmaz.” Demek ki bu kadar yığınak bir delilik yapmak için gerçekleştirilmiyor. Kimse birbirini kolay kolay vuramaz. Kimse bile bile kendi mezarını kazamaz.
Akdeniz’in bu kadar önemli hale gelmesinde önce İsrail açıklarında bulunan doğalgaz geliyor. Ardından Mısır’ın Akdeniz’de Zohr bölgesinde bugüne kadar bulunan en zengin doğalgaz rezervlerine ulaşmasıdengeleri tamamen alt üst etti. Ve derkenKıbrıs’ın etrafında da zengin doğalgazyataklarının keşfiyle gerilim-denge-paykapma savaşı tavan yaptı. Akdeniz şu anda tam bir darphaneye döndü.
İpekyolu’ndan, Afrika’ya uzanacak güç savaşlarına kadar her alanda kilit konuma geldi. Akdeniz’e ağırlığını koyan uçacak.
İşte kartlar bunun için karılıyor, masalar bunun için kuruluyor. İş sadece bununla bitmiyor. Enerji uzmanlarının tamamı Ege denizinde de muazzam petrol rezervleri olduğunu açıklıyor. Özellikle Gökçeada etrafında büyük potansiyel olduğu belirtiliyor.
“Önümüzdeki 10 senedeKaradeniz’in TAMAMININ petrol gölü haline dönüşmesi bekleniyor” deniyor.
Bitmedi… BATI bağımlı olduğu enerjiye en düşük maliyetle ancak Türkiye üzerinden ulaşabiliyor. “Acaba İsrail’den Kıbrıs’aoradan Girit’e boru hattı mı döşesek” diye aylarca düşünüp tartışıyor, sonra “Pahalı yahu” diyerek gelip Ankara’nın kapısını çalıyorlar. Önümüzdeki yıllar dünya enerji piyasaları ve güç dengeleri açısından muazzam gelişmelere sahne olacak.
Herkesin gözü Ankara’yı yanına almak veya ele geçirmekte… Böyle bir ortamda bazıları ülke çapında oturuyor, dünyadan bihaber yaşıyor. Zaman oturulacak zaman değil. Devir ayağa kalkma, koşma ve Diriliş dönemi. Bu ülkede oturanların kimlerin faydasına gönüllü olduğunu anlamaları için Philip Giraldilerin konuşması, illa ki BBC’nin itirafta bulunması mı gerekiyor?