HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİR!!!

Okuduğunuz Yazı
HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİR!!!

İçerik

Yazarın ağzından… Bir Pazar sabahı New York metrosunda geçen küçük çaplı bir paradigma değişimi.
Herkes sessizce oturuyordu.Bir takım insanlar gazete okuyordu, bazıları düşüncelere dalmış, bazıları da gözlerini kapatmış, dinleniyordu.Sakin ve huzurlu bir ortamdı.

Sonra birdenbire, bir adam çocukları ile birlikte vagona bindi.Çocuklar o kadar yaramaz ve gürültücüydü ki, hava birdenbire tamamen değişti.Adam, yanıma oturup gözlerini kapattı, durumdan habersiz gibiydi.Çocuklar koşarak bağırıp çağırıyor, eşyaları fırlatıp atıyor, hatta bazı yolcuların gazetelerini kapıyorlardı.Ama yanımda oturan adam hiçbir şey yapmıyordu.

Öfkelenmemek zordu.Adamın, çocukların böyle vahşice koşuşmalarına aldırmayacak ve bu konuda hiçbir şey yapmayacak, hiçbir sorumluluk üstlenmeyecek kadar duyarsız olmasına inanamıyordum.Metroda herkesin sinirlendiği belliydi.Sonunda, bana olağanüstü gelen bir sabırla ve kendimi tutarak adama dönüp: “Beyefendi, çocuklarınız birçok insanı rahatsız ediyor, onlara biraz hakim olamaz mısınız?” dedim.

Adam, durumu henüz fark ediyormuş gibi bana bakarak usulca, “Ah, çok haklısınız, bir şeyler yapsam iyi olacak.Hastaneden geliyoruz.Anneleri bir saat önce orada öldü.Ne düşüneceğimi bilemiyorum.Galiba çocuklar da bununla nasıl baş edeceklerini bilemiyorlar” diye yanıtladı.

O anda neler hissettiğimi düşünebiliyor musunuz? Paradigmam (değer yargıları) değişime uğradı. Birdenbire her şeyi başka türlü gördüm.Başka türlü gördüğüm için de başka türlü düşünmeye, başka türlü hissetmeye ve başka türlü davranmaya başladım.Öfkem hemen geçti.Tutumumu ya da davranışlarımı kontrol etme kaygısına kapılmama gerek kalmadı.Yüreğim adamın acısıyla doldu.Şefkat ve merhamet duyguları boşaldı içimden. “Demek eşiniz yeni öldü? Vah vah, çok üzüldüm. Bana anlata bilir misiniz? Size nasıl yardım edebilirim?” dedim. Her şey bir anda değişivermişti…..

HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİR!

Evet hayatımızda yaşadığımız ne kadar da çok, yanılıp şaşırdığımız olaylarla karşı karşıya geliyoruz, öyle değil mi? İlk anki bakış açımız, düşüncelerimiz olayın aslını öğrendiğimizde birdenbire değişiveriyor.İşte bu durum, bir nevi algı yönetiminin hayatımızda ne kadar mühim bir yer teşkil ettiği gerçeğini de ortaya koyuyor.Algılar ile karar verebiliyor, algılar ile yanılabiliyor veya yanıltabiliyoruz. Bu durumu şu anki Türkiye’nin geçirdiği seçim sürecinde değerlendirelim.

Olağanüstü durumlarda olağanüstü davranışlar sergilenir.Ülkemizde olağanüstü bir süreçten geçiyor.Düşünsenize yeni bir sistem değişikliği ve ülkenin daha hızlı yol kat edebilmesi için alınan erken seçim kararı.Bu süreçte toplumun dikkat kesildiği noktalar CB adaylarının kimler olacağı ve partilerin ittifak arayışları olmuştur.CB adayları an itibarı ile belli olmuş ve profillere baktığımızda bir isim toplum tarafından çok daha fazla ön plana çıkmaktadır.Günlerdir o ismin karşısına en az kendisi gibi güçlü bir profil çıkartmak için arayışta olan muhalefet partisi, bula bula kendi partisinin başına getirmeyi uygun bulmadığı, bir ismi ilan etmiştir.Buda gösteriyor ki, muhalefet partilerinin tamamı, CB olarak milli ittifakın adayı RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ ın bu seçimden zaferle çıkacağını baştan kabul etmişler.

İşte bu algı üzerinden yazılı-görsel medya ve sosyal medya da, FETÖ hesapları, KRİPTO hesaplar, muhalif hesaplar ve sözde REİS’ci hesaplar topluma farklı yaklaşımlar sergilemeye başladılar.Bu seçimi nasıl işlevsiz hale getirebilirizin hesapları yapılmaya başlandı bile.Bir çok senaryo, bir çok algı ve bir çok fikir dolaşıyor toplumda.Bu unsurların Akparti seçmeni üzerinden bir toplum mühendisliği üretme çabalarını görmekteyiz.Bu yaklaşımları ile CB seçimi ile Parlamento seçimlerini ayrı ayrı unsurlar gibi gösterme çabaları ile Akparti seçmeninin, CB seçimlerinde oylarını RECEP TAYYİP ERDĞAN’ a vereceklerini, ama büyük bir kısım seçmeninde Parlamento seçimlerinde Akparti’ye tepkilerinden dolayı oylarını MHP’ye verecekleri algısı ile geliyorlar.

Bu sayede RECEP TAYYİP ERDOĞAN başkan seçilse bile,Parlamento’da Akpari çoğunluğu elde edemezse uyumlu çalışabilirlik ortadan kalkacak ve kısa bir süre içinde tekrar bir seçime gidilecek, akabinde RECEP TAYYİP ERDOĞAN ikinci kez CB adayı olacak, yeni seçimlerde çıkacak sonuca göre de RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın maksimum 10 yıl olabilecek başkanlık idaresinin süresi de düşürülmüş olacak.Elbette bu düşüncelerin de bir üst aklı olduğu gerçeğini de hatırlatmak lazım.Aslına bakarsanız çaresizlik içinde türlü türlü algı oyunlarının üretileceği bir 50 gün bizi bekliyor.

Yalnız bu algı oyunları ile gelen unsurların unuttukları bir şey var… Bugün RECEP TAYYİP ERDOĞAN ile bir yola çıkan milli,vatansever,geleceğini görebilen ve bir dava bilincinde olan kitlelerin CB seçimlerinde de, Parlamento seçimlerinde de nasıl oy kullanacakları bellidir.Yakın zamanda bir 7 Haziran sempromu yaşayan seçmen bir dönüm noktası olan, bir milad olarak yansıtılan 24 Haziran CB seçimlerinin önemini de bilmektedir.

Bu manada üretilecek her türlü algı oyunları, yine boşa çıkacak ve 25 Haziran’da bu milletin iradesi sandığa yansıyacak, milleti için canını ortaya koyan kesim zafer kazanırken, abidik gubidik işler ile uğraşan kesim siyaset sayfasından silinip tarihteki yerlerini alacaklardır.

Kazanan yine AHLAT AKLI olacaktır vesselam…

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Sinan ÖZTEKİN