Parlak çocuk
Almanya her ne kadar Avrupa’nın lideri gibi gözükse de aslında zavallı bir durumda. Çünkü işgal edilmiş bir devlet.
Amerika ve Yahudi sermayesinin iliklerine kadar nüfuz ettiği bir ülke konumunda.
ABD’nin Avrupa’daki en büyük askeri üssü Almanya’da bulunuyor. Bilinenlerin dışında gizli askeri üslerin de olduğunu ve buralarda yüzlerce CIA ajanının kamp kurduğunu Der Spiegel dergisi duyurdu.
Almanya için yapılan tüm yorumlarda “CIA tarafından adeta siber istihbarat merkezine ve ABD’nin 51.
Eyaletine dönüştürülmüş durumda” deniyor. Wikileaks belgelerine göre ABD istihbarat servisi ve askeri kurumları ülkeyi tüm operasyonları için sorgusuz sualsiz kullanıyor.
ABD’nin Frankfurt Başkonsolosluğu, CIA’nın Avrupa, Çin,Ortadoğu ve Afrika’daki operasyonlarından sorumlu. CIA’ya bağlı çalışanlar Almanya pasaport kontrolünden adeta ellerini kollarını sallayarak geçiyor. Wikileaks belgelerine göre CIA, dalga geçercesine Almanya pasaport kontrolünden nasıl kolayca geçileceğine dair bir talimat dahi hazırlamış. Amerika’nın 51.
Eyaleti Almanya, güvenlik anlamında olduğu kadar ekonomik anlamda da Washington’a bağımlı durumda. 2016 yılında toplam 1,34 trilyon dolarlık ihracat yapan Almanya’nın en büyük pazarı Amerika. ABD Alman mallarına ambargo uygulasa Berlin’de ayakta kalacak hükümet bulunamaz. Böylesine paçayı Amerika’ya kaptırmış ve gizli işgali yaşayan Almanya’yı Türkiye çıldırtıyor.
Çünkü aslında Almanlar Rusya ile ilişkiler kurmak istiyor. Bu anlamda Türkiye’nin önüne geçmek istiyor. Ancak en ufak bir girişimde başlarına sahiplerinden sopa iniyor. Nitekim son dönemlerde Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a özel ilgi gösteriyor, Beyazsaray’da ağırlıyor, yanağından makas alıyor, onu ön plana çıkarıyor. Almanya ve Avrupa’ya adeta “İstersem Fransa’yı AB lideri yaparım” mesajları veriyor.
Amerika’nın resmi devlet yayın organı VOA’da dün Macron ile ilgili ilginç bir analiz vardı. “O’nun hakkında bilinen tek şey Rothschild hanedanlığının bankacılarından PARLAK bir genç olduğuydu” diye başlıyor o analiz.
Kaoslardan ve güçsüz devletlerin iç çekişmelerinden milyarlarca dolar kazanan dünyanın en zengin ailesi, kendi bankasında çalışan PARLAK bir memuru, elinden tutup Cumhurbaşkanlığına taşıyabiliyor. Ve bunu da Beyazsaray’a bağlı Amerika’nın resmi devlet yayın organı satır aralarında ifşa etmekten VE Rothschild ailesine “Hanedan” demekten kaçınmıyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye’deki erken seçim kararından dolayı şoka giren ve “Batı Ankara’ya müdahalede geç kaldı” diye ağlayan Financial Times de Rothschild hanedanının bir yayın organı.
Türkiye’ye ekonomik saldırılarda bulunarak dolarla oynayan bankalar ve kredi derecelendirme kuruluşlarının tamamının arkasında bu aile var. Türkiye’deki son 15 yılın seçimlerine hep ellerindeki para ve medya gücüyle saldırdılar ama her defasında kaybettiler. O tetikçi gazetelerden The Times her seçimde yerden yere vurduğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerine gitmiş büyük bir umutla. Ancak dönüşte “Erdoğan bu seçimden de ezici bir üstünlükle çıkacak. 15 yıldır iktidarda olan bir liderin hala bu kadar güçlü olmasıelbette şaşırtıcı. ” diyerek dizini dövüyor, şaşkın ördeğe döndüğünü dışa vuruyor.
Erdoğan’ı indirme hastalarından Rotschild hanedanının diğer yayın organı The Economist de son sayısında eleştirilerini sürdürüyor ama havlu atmış durumda olduğunu da şu cümlelerle itiraf ediyor;
“Türkiye’deki seçimleri yine Erdoğankazanacak. Çünkü büyük projelerimeydanlarda anlatacak.
Türkiye’ninçehresini değiştiren projeleri anlatarak oylarını arttıracak.” diye yazıyor. Evet artık pes ettiler… Bırakın yürüyen merdiveni, asansöre bile binmeyi beceremeyen ana muhalefetten umutlarını kesmiş durumdalar. Fransa’ya bile bankalarının PARLAK memuru Macron’u Cumhurbaşkanı yapma kudretine sahip küresel sermaye, Türkiye’de bir kez daha mağlup olmaya hazırlanıyor.
Türkiye’ye “PARLAK ÇOCUK ” bulamadıkları için mideleri kramp geçiriyor. 24 Haziran Küresel güçlerin sandığa gömüleceği tarihtir.
O yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye yeni dönemde KÜRESEL GÜÇ OLACAK ” sözüboşuna değildir.