Ne yani

İNGİLTERE’DE eğitim alan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Guardina röportaj verdi.
“İngiliz tarzı sekülerizm istiyoruz.” şeklindeki açıklamasını okuyunca gülümsedim. Nedense Türkiye tarzını bulana kadar pek aklımızı çalıştıramıyoruz.
İngilizlerin aslında bu ülkede ne tarz bir sistem istediğini de çok iyi bilenlerdenim.

Mesela İngiliz medyası seçim kararı aldığımız günden beri Türkiye’deki muhalefeti göklere çıkarır oldu. “Ha gayret” diyorlar… Erdoğan gidecek diye her seçimde olduğu gibi bu defa da hayaller kuruyorlar, buna inanıyorlar, seviniyorlar, coşuyorlar. Madem Temel Bey İngiliz tarzı sistemden yana olduğunuu açıkladı, hadi gelin biz de Londra’nın resmi yayın organı BBC’de sörf yapalım. BBC seçim startının verildiği günden beri Türkiye’yi karış karış dolaşıyor, il il geziyor. Sanki İngiltere’de seçim yapılıyormuş gibi nabız yokluyor.
Gittiği hemen her ilde genelde muhalefete umut dağıtıyor, yaptığı röportajlarla “Budefa tamam” havası veriyor, “Yürüyünaslanlar” diye gaz pompalıyor. Mesela dün seçimi manşetine taşımış yine…

Hemen yanında BBC muhabirinin Mersin izlenimleri var. Bu ilimizdeki Suriyeliler üzerinden birilerini konuşturup Erdoğan’a yükleniyor. CHP’nin Erdemli ilçesinde iyi bir aday çıkarmayarak nasıl Akşener’e destek attığını ballandırarak anlatıyor. Oradan Tarsus’a geçiyor, İyi partiye övgüler yağdırıyor, bir partilinin “İngiltere, Almanya örneğini veriyoruz ve çağ atlamış ülkelerinbaşında bayan liderlerin olduğunusöylüyoruz” cümlesiyle final yapıyor.

İngiltere, Almanya bayan liderlerle çağ atlamış… Temel Bey de zaten İngiliz tarzı sekülerizmi örnek almış… BBC’ye göre “Vaay be” durumlar var ortada. Bu haberin hemen altında BCC Times’ın haberini sayfasına taşıyor. “Erdoğan’ın popülaritesi azalıyor” diye başlık atıp kendisine ve Türk muhalefetine müjdeler veriyor. Haberin içinde Amerikan İlerleme Merkezi CAP’ın yaptığı anket yayınlanıyor, “Erdoğan ilk turda kazanamıyor” deniyor. Okuyorsunuz, bu zerzevatları bilmeseniz “Hımmm” diyorsunuz.

Aynı haberi Amerika’nın Sesi VOA da manşetine taşıyor, CAP’ın anketini yayınlıyor, bir “Hurraa” demediği kalıyor. Amerikan İlerleme Merkezi CAP İsrail yanlısı Neoconların karargahlarından biri durumunda.
Geçtiğimiz günlerde de Türkiye’de darbeler yaptığını, Genelkurmay’ın 20 yıllık geleceğini Washington’da otel salonunda belirlediklerini anlatan Alan Makovsky’i sahaya sürmüşlerdi. Bu Erdoğan’a saldırtılan tetikçi Makovsky denen İsrail aşığı, Amerikan İlerleme Merkezi’nde uzman olarak çalıştırılıyor.

CHP’nin Amerika temsilciliğindekileri eğiten bir darbe uzmanı o. Sık sık Türkiye’ye gelip CHP’lilerle sürekli toplantılar yapıyor. İşte bu Makovsky gibilerin çalıştırıldığı kurumu kaynak gösterip her seçimde olduğu gibi anketleri manipüle edecek kadar zıvanadan çıkmış bir hayal güruhu ile karşı karşıyayız.

Kimler kimleri istiyor? Her şey kabak gibi ortada… BBC’yle devam edelim… Times’ın haberinin hemen altında da Financial Times’a yer veriyor İngiliz devlet yayın organı. Yine Erdoğan’a saldırılıyor bu haberde. Ve finalde çok ilginç bir cümleyle bitiriliyor. HDP’liler konuşturuluyor ve “İkinci tura kalınması halinde oylarımız Muharrem İnce’ye… Çünkü düşmanımın düşmanı dostumdur” dedirtiliyor. Alın size bir “Vaay be” daha…

Alt alta daha nice Erdoğan karşıtı haber sıralanıyor. Okudukça Erdoğan’ın her seçim sonrası yaptığı balkon konuşması geliyor aklıma… “Hiç kuşkusuz bugün yeni Türkiye, büyük Türkiye, öncü Türkiye kazanmıştır. Sadece Türkiye değil, Bağdat, İslamabat, Sarajevo, Üsküp, Şam, bugün Ramallah,Gazze, Kudüs de kazanmıştır”diyordu Erdoğan… 24 Haziran’a saatler kaldı?…

Haçlı-Siyonist ittifakı Neoconlar, İsrail güdümlü Amerikan düşünce kuruluşları mı kazanacak? Tel Aviv, New York, Londra, Berlin, NATO ve AB başkenti Brüksel mi kazanacak? Batı başkentlerinin yanında Mehmetçiğimizi ve binlerce sivilimizi şehit eden eli kanlı Kandil mi kazanacak?

Paranın firavunlarına ait Erdoğan düşmanı yüzlerce medya mı kazanacak? “Kendisilahınızı, uçağınız, kanalınızı, köprünüzü, havaalanınızı, yerli arabanızı yapmayın, bize teslim olun” diyenler mi kazanacak? Ne yani!..
Buna müsaade mi edeceğiz?