REİS TRUVA ATLARINI “DEREYİ GEÇERKEN” VURDU
Önümüzde zorlu bir süreç var denildi mi?
Evet!
Peki sürecin hedefinin olduğu ve süreci sekteye uğratacak dahili ve harici hainlerle mücadele edileceği vurgulandı mı?
Evet!
Bu sürecin takvimini öne almanın hangi riskleri beraberinde taşıyacağı ifade edildi mi?
Evet!
Misyon ve vizyon kavramları üzerinden “metal yorgunluğu” başta olmak üzere metal oksitlenmesi yaşanmaması için yeniden dizayn yapılması istenildi mi?
Evet!
Halkın temel sorunlara bakışı çözüm bekleyişinin altında yatan adalet ve hak kavramlarına riayet edilmesinin zarureti ve buna olan inancın pekiştirilmesi için tedbirler alınması istendi mi?
Evet!
Fetö başta olmak üzere terör örgütleriyle ilişkisi bulunan, adı anılan adayların, aktörlerin sistem dışına atılması gerektiği öncelikle deklare edildi mi?
Evet!
Her evin kapısının çalınması, her ferdin sorununun dinlenmesi, palyatif tedbir yerine kalıcı çözümler sunan tercihler, tebliğler yapılsın denildi mi?
Evet!
Halka tepeden bakmayan, bir AKP gladyosu oluşmaması için bürokratik ve siyasi gücü kullanmanın ihanetle işbirliği içinde anlaşılacağı defalarca vurgulandı mı?
Evet!
“Ahbap çavuş” ilişkisiyle değil hak, adalet ve liyakatiyle hareket eden bir uygulama olması gerektiği üzerine basa basa söylendi mi?
Evet!
İhanetin affedilemeyeceği vurgulandı mı?
Evet!
Peki MHP ile Cumhur ittifakına geniş tabanlı bir direniş zeminine neden ihtiyaç duyuldu?
Söyleyeyim mi?
Yukarıda bahsettiğim yüzde 7’lik kaybın daha da artmasına sebebiyet vereceklerin deşifre edilmesindendir!
Bunların uzantıları sadece parti içinde değil iş dünyası, yargı, STK, medya ve diğer kurumlar içinde hala…
“Kol kırılır yen içinde kalır”.
O halde “yen”leri de bulundukları, entegre oldukları uzuvlardan koparma vaktidir.
Binnur Günay
