Adam…

Dünyada “Başkanlık” veya üç aşağı beş yukarı benzer biçimde “Cumhurbaşkanlığı” sistemiyle yönetilen dolu ülke var…
Peki bizim muhalefetin ve medyadaki sözcülerinin bu ülkelerin tamamına birden “tek adamlık rejimi” dediklerine rastladınız mı?
Mesela ABD’den hiç böyle bahsettiler mi?
Fransa’dan ya da…
Demezler!
Konu başka ülkeler oldu mu, “bizim ecnebiler”in yaklaşımı değişiverir, “tek adam” lafı akıllarından bile geçmez.
Ruhen öylesine çürük, kişilikleri öylesine buruşuk tipler bunlar…
Hani Esed karşısında bile nasıl ceket iliklediklerini bilmesek söylediklerine “fikirdir” der, aldırmazdık.
Seçim bitti, yenilgiyi hazmedemeseler de kabullendiler ve o günden beri “tek adam rejimi” teranesine ağırlık verdiler.
Küçümsemek istediklerinde “patates fiyatını bile o belirleyecek” diyorlar; eş dost çevrelerinin tedirginliğini kaşımak istediklerinde “Tek adam ne derse, o olacak” diyorlar.
Esasında yeni sistemi dert edindikleri falan yok! Hikâye!
Başkanlıkmış, başbakanlıkmış, meclismiş, demokrasiymiş, bunların hiçbiri umurlarında değil.
Tek dertleri Recep Tayyip Erdoğan.
Erdoğan’ın nerede ve nasıl olursa olsun yönetmesini istemiyorlar.
Belediye başkanıyken de istemediler, Başbakanken de…
Şimdi hiç istemiyorlar.
Düşünün…
Erdoğan gitsin diye zamanında etmedikleri küfür kalmamış Abdullah Gül’ü çatı adayı yapmaya kalkışmış bir sosyal/ siyasalnetwork’ten söz ediyoruz.
Ömürleri sivil/ resmi/ bürokratik oligarşilerden brief alarak geçmiş kimi dinozor köşe yazarlarının halini de izliyorum. Çok acıklılar.
Nasıl anlasınlar ki, bu millet kaç seçimdir “tekadam” falan değil, “adam” seçiyor.
Bilelim ki…
Bir çırpıda…
Hemen yarın veya öbür gün…
Dır dır etmeyi bırakacakları yok!
Ülkenin düşmanlarıyla nasıl sıkı fıkı olduklarını da biliyoruz; bu iş birliğinden hemen vazgeçecek gibi görünmüyorlar.
Ama yeni olan şey şu ki…
Bu tayfa artık bürokratik oligarşinin sırtınısıvazlayarak Türkiye’nin önünü kesme hayallerikuramayacak.
Sistem bu yolu tıkıyor çünkü…
Ülkemizin yolu ve ufku açık olsun!