Trump’ı bırak esasa bak
Trump yaptı, Trump etti, Trump söyledi…
Amiyane tabirle söylersem, egemenler dünyayı böyle “kafalıyor”lar.
Zaten Trump da bunun için seçilip vitrine konuldu.
Dili, davranışları ve zihniyetiyle istenildiği kadar kullanılıp işlevini kaybettiğinde ıskartaya çıkartılabilecek özellikler taşıyor.
Zaten şimdiden “günah keçisi” kadrosunu varlığı ve iş yapma tarzıyla doldurdu. Önemli olan geldiğimiz nokta.
Sonuçta kamuoyu dikkatleri üzerine toplayan bu imajdan başını öte yana çevirip gerçekle hesaplaşma fırsatını bulamıyor.
Oysa konu esas meseleler ve halkların canını yakacak stratejilerse…
Gerçek açık…
Trump’ı arkadan ittiriyorlar, direndiğinde tehdit ediyorlar, yaptırıyorlar, söyletiyorlar.
***
Çok yazdım ama yine hatırlatmakta fayda var…
Trump yeni ama onun üzerinden tezgâha koyulan ve tıkır tıkır yürütülen planlar eski.
Bu günün Mısır, İsrail, Suudi Arabistan üçgeni mesela…
Birdenbire oldu görünüşte.
Oysa 1990’lardan beri yürütülen planların bir parçası.
Gazze’yi boşaltıp Sina’da yeni ve “zararsız” bir Filistin kurma planı da öyle. Hüsnü Mübarek 2011’de öğreniyor ve mırın kırın edince düşürülüyor. Mahmud Abbas tam işleri yoluna koymuşken 2014’te bu planı ifşa ediyor ve “kötü adam” oluyor!
Irak’ın üçe bölünmesi planı ya da…
Hem Beyaz Saray hem de Pentagon 2001’den beri bu planı masada tartışmıyor mu?
***
Gelelim, Akdeniz’de iyice ısınan sulara…
Haberi okumuşsunuzdur; kuklalar (Mısır, Kuzey Kıbrıs, Yunanistan) geçen hafta bir kez daha Türkiye’yi askeri müdahale ile tehdit ettiler.
Önce şunu bilelim; 20 Yüzyıl başından beri Türkiye’nin Akdeniz’de “güçsüz” ve “yumuşak” bir ülke olarak kalması planlandı ve bunun için içerden/dışarıdan çalışıldı.
Hiç şüpheniz olmasın ki, Kıbrıs’ta “Enosis” girişimleri ve en son olarak da FETÖ’nün Deniz Kuvvetleri içinde bulunmak için gösterdiği şiddetli ihtiras bu planın parçalarıydı.
Yaşadığımız birçok fitne/fesatın nedeni bugün daha iyi anlaşılıyor.
Çünkü Akdeniz’in vakti geldi artık.
Dünya egemenlerinin Doğu Akdeniz’de enerji kaynakları ve ticaret yolları için kapışıp paylaşma kavgasına az kaldı.
O yüzden ikide bir Trump’a bakıp işin magaziniyle oyalanmak yerine “esas”ta olup bitenlere; özellikle de Gazze’ye, Mısır’a ve Kıbrıs’a biçilen rollere bakalım…