DOĞUM KONTROLÜ – ÖLÜM KONTROLÜ
“Doğum Kontrolü” başlıklı yazı serisinin sonuna geldik. Buraya kadar üreme üzerine oynanan oyunları yazmıştık. Şimdi de sağlığa son derece zararlı, uzun vadede ölüme dahi sebebiyet verebilecek, biyolojik silaha dönüştürülmüş birkaç gıdayı mercek altına alarak seriyi tamamlayacağız.
Bu tür gıdalar bahse konu olduğunda tavuktan sonra aklıma ilk gelen margarin olur. Gıda zannettiğimiz ve bir dönem tenekelerle mutfaklarımıza taşıdığımız margarin esasen bir molekülle plastiğe dönüştürülmüş bir……
Ne yazacağımı bilemedim, gıda yazsam olmaz, plastik desem olmaz, en iyisi ucube yazalım boşluğa. Evet, işte böyle bir ucube margarin denen şey…
Şimdi bu ucubeyi birlikte mercek altına alalım.
Yazın en şiddetli hissedildiği aylardayız. Margarini yakından tanımamızı sağlayacak şu deneyi arzu eden veya bu konuda şüpheleri olan okurumuzun denemesini şiddetle tavsiye ederim. Nedir o deney? Herhangi bir markete gidin ve ister kalbin dostu olsun ister serin yaylalardan gelsin herhangi marka bir margarini satın alın. Satın aldığınız margarini yaz sonuna kadar güneş altında kalacak şekilde açık alana bırakın. Bütün yazı güneş altında geçirdiği için erimiş halde bulacağınız margarini dökmeden buzdolabına koyun ve donduktan sonra ister ekmeğinize sürerek, ister yemeğinizde kullanarak afiyetle(!) yiyin. Buzdolabından aldığınızda margarinin asla bozulmadığını, çürümediğini, kokmadığını, küflenmediğini göreceksiniz. Muhtemelen içinizden “İyi de bu nasıl olabilir, koca bir yaz güneş altında kaldı, zerre kadar bozulma yok. O zaman bu gıda değil mi?” dediğinizi duyar gibiyim.
Hiç şaşırmayın bozulmaz… Dedik ya bir molekül hariç plastik diye.
Bu ucubeyle ilgili bir diğer deney de “Sinek Testi”. Margarininizi açığa koyduğunuzda bir süre gözlemleyin, üzerine bir tek sineğin bile konmadığını, bir tek bile olsa karınca gelmediğini göreceksiniz. İçinizden “İyi de nasıl olabilir, neden karınca, sinek konmuyor, bu gıda değil mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Hiç şaşırmayın konmaz. Çünkü dedik ya bir molekül hariç hepsi plastik diye..
Yemek fabrikaları giderleri sıklıkla tıkandığı için belli periyotlarda temizletirler.
Temizlik maksadıyla bu kanallar açıldığında kanalın tıkanmak üzere olduğunu ve kanal içi tüm yüzeyin balçık gibi bir madde ile kaplandığını görürsünüz. Gördüğünüz madde yemek fabrikalarının teneke teneke tükettiği margarinden başkası değildir. İşte bu ucubeyi tüketen insanın damarları da aynı şekilde yavaş yavaş tıkanmaya adaydır. Bu arada atlamayalım, özellikle kahvaltılarda hepimizin keyifle tükettiği “şokella” tarzı çikolatalı malzemelerinde özü margarindir.
Umuyorum buraya kadar verdiğimiz örnekler yakın zamana kadar Anadolu’da 60’lı yaşlarda ve nadiren görülen kalp krizinin neden arttığını, nasıl olup da yaşları 12 ila 15 arasında değişen gencecik çocuklarımızın halay çekerken, futbol oynarken kalp krizinden öldüklerini anlamaya yetmiştir.
Bu arada bütün işi margarinin üzerine yıkıp haksızlık yapmayalım. Özü plastik olan, özü lastik olan o kadar çok gıda var ki.. Arife tarif gerekmeyeceğinden marka vermeyeceğim. Ancak AVM’lerde özellikle çocuklarımıza yönelik hazırlanan şekerli zehirleri(!), cicili biçili sunumlarla satışa sunulan şekerlemeleri de anmadan geçemeyeceğim. Gıda görünümündeki bu zehirleri çekip uzatın lastik gibi uzar, bazılarına çakmağı çakın lastik gibi yanar..
Sonuç olarak kısaca özetlemeye çalıştığımız bu tehlikeyi, tavuk, margarin, şokella benzeri gıda diye bildiğimiz ancak aslında insanoğlunun dibine dinamit koyan bu tür ucubeleri iyi tanımalı ve iyi tanıtmalıyız. Çünkü tehdit büyük..
Bu konuda bilinçli her insanımızın üzerine düşen sorumluluklar olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle haydi gelin bu konuda ciddi bir mücadeleyi başlatalım ve işe bu yazı dizisinin çevremizde okunmasını sağlayarak başlayalım. İnanın bir kişiyi dahi uyandırmak insanlık adına, milletimiz adına çok büyük kar. Bunu gördükçe sizlerde keyifleneceksiniz. Onun için lütfen RT…