Kemalist vesayet! Neden şimdi?
Danıştay’ın ‘Öğrenci Andı’ kararı ile birlikte tartışmalar başladı.
Bu süreç Türk Eğitim-Sen’in Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğrenci Andı” başlıklı 12. maddesini yürürlükten kaldıran düzenlemenin iptali istemiyle dava açmasıyla başlamıştı.
Danıştay’ın Öğrenci Andı kararıyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı, “Bu karar kesin değil, hukuki süreç devam ediyor” açıklamasında bulundu.
Bu konu kapsamında kamuoyunda, sivil toplumda, medyada ve siyasilerin gündeminde yoğun bir mesai var.
ÖĞRENCİ ANDI’NIN SİYASİ GETİRİLERİ (!)
Bu mevzu, bir yargı davasına konu edilerek neden şimdi “yeniden” gündeme taşındı?
Bu çıkışın zamanlaması önemli. Öncelikle bu konuyu gündeme getiren Kemalist zihniyet yerel seçimlere dönük siyasi hesaplar yapıyor.
And meselesi yerel seçimler için bir operasyon girişimidir. Sonuçları itibariyle toplumu ayrıştıran, kamplara bölen bir konu olarak Öğrenci Andı, derin mihraklar ve vesayetler için çok kullanışlı bir “malzeme”dir.
Peki, hesaplar ne üzerinden dönüyor?
1- Öğrenci Andı konusu ile Yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi sürecinde zorlukları birlikte göğüsleyen AK Parti ve MHP yakınlığı hedef alınmıştır.
2-And gündemi Kürt vatandaşları galeyana getirerek, en kolay yoldan HDP’ye oy toplama girişimidir. PKK’ya tepki koyan ve devletin PKK politikalarını destekleyen Kürt vatandaşlar bu gündemle yeniden HDP’ye yönlendirilmektedir.
3-Kemalist zihniyet CHP kimliğinde yaşanan ilkesel deformasyonu göstermelik bir gündemle örtmeye çalışmış ve buradan “öz”e bağlı olduklarını vurgulayarak tabana mesaj vermektedir.
4- Öğrenci Andı “meselesi” Muhafazakârlar için ise travmatik bir anlam taşıyor. Muhafazakâr tabanda “28 Şubat günlerine mi dönüyoruz? Sorusu sorulmaya başlandığı vakit, tabanda AK Parti’ye olan inanç sorgulanmaya başlayacaktır ki, bu gündemi oluşturanların hesabı tam da bunun üzerine kuruludur. Maksat; AK Parti’nin alanını daraltmak, vesayet odakları ile verilen mücadeleyi baltalamak, kimlik açılımlarına gölge düşürmek ve AK Parti tabanında “kazanımlarımızı kaybediyoruz” algısı oluşturarak güvensizlik, ümitsizlik, tükenmişlik duygusunu yaymak…
ÖĞRENCİ ANDI ÇIKIŞI İLE BAKANLIK POLİTİKALARINA VERİLEN MESAJ
Öğrenci Andı çıkışının bir hesabı daha var. Hedef; Milli Eğitim politikalarına yön vermek, “biz de buradayız!” demektir. Kemalist zihniyet şimdiden medya organlarından ilgili Bakanlığa mesaj vermeye başladı bile… Talepler sıralanıyor, yol haritası belirleniyor…
*Öğrenci Andı başlasın,
*‘Değerler eğitimi’ olgusu eğitim politikalarından kaldırılsın,
*Müfredat daha Laik ve seküler zemine oturtulsun,
*İmam Hatipler kaldırılsın veya aşamalı olarak ‘yok etme/etkisizleştirme’ politikaları uygulansın,
*Başörtüsü okullarda yasaklansın (İmam Hatipler de dahil) vs.
Bu maddeleri çoğaltmak mümkün. Öğrenci Andı’nı ezanın Türkçeleştirilmesine bağlayanları saymıyorum bile. Ne hülyalar, ne rüyalar… Hülya, rüya deyip geçmeyin! Bu uygulamaları bu topraklar gördü mü? Gördü. O nedenle hukuk çerçevesinde, legal zeminde her daim uyanık ve çalışkan olmak durumundayız.
Öğrenci Andı uygulaması geri dönerse malum zihniyete kapı aralanmış demektir.
Türkiye’de toplum mühendisliğini icra edenler on yıllarca tek-tip insan modeli yetiştirmeye çalıştılar. Öğrenci Andı işte bu anlayışın sembolüdür.
Türkiye; AK Parti’nin kimlik açılımları neticesinde toplumuyla barıştı, kökleriyle buluştu.
Kazanımlarımızı kaybetmemeyi umut ediyorum.