Akit 6284’te neden ısrar ediyor?

Okuduğunuz Yazı
Akit 6284’te neden ısrar ediyor?

İçerik

Toplum şikâyetçi; “Aile Bakanlığı sanki feminist dernekler başkanlığı gibi hareket ediyor” diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

“Kadına pozitif ayrımcılık” işi abartılınca “aile kurumu” çatırdamaya başladı. Kadını güçlendirmenin yolunun “erkeği zayıflatmak”olduğunu sananlar yanıldılar. Evet, kadın öncelikle annedir, eştir, abladır; ama erkek de babadır, eştir, ağabeydir! Bu cümlede ortak nokta kadının da erkeğin de “eş” olmasıdır. Ancak Aile Bakanlığı bu durumu eş’lik durumundan çıkarıp, “rakiplik” durumuna getirdi.

Sanki erkekle kadın “karı koca” olmuyorlar da 90 dakikalık futbol müsabakasında “rakip” oluyorlar. Sanki biri diğerini ezmeye çalışıyor ve “golü” atan kazanıyor.

Akit manşetlerden haykırarak; “Boşandığı eşi sevgilisiyle beraber adliyeye geldi ve eski kocasından nafaka talebinde bulundu” diye haberler yapıyor, ama Aile Bakanlığı’ndan ses yok! İstanbul’dan muhabirimiz Faruk Arslan, Ankara’dan muhabirimiz Resul Ekrem Şahan mağdurların dertlerini haberleştiriyorlar.

Adamın eski karısı kolunda başka herifle gelmiş ve “nafaka” istiyor. Ne yapacak nafakayı? Sevgilisiyle(!) harcayacak. Bu sadece bir örnek, buna benzer binlerce vakayla karşı karşıyayız! “1 ay evli kaldık ama yıllardır maaşımın yarısını nafaka ödüyorum” diyen mağdurlar var.

Elbette kadına nafaka verilecek, fakat bu “sonsuza kadar” olmak zorunda değil; bunun ölçüsü olmalıdır.

Aile Bakanlığı “aileyi korumakla görevli” iken sanki böyle görevi yokmuş da tek amacı “boşanan kadının hakları” imiş gibi hareket ediyor diyenler haksız mı? “Aileler neden boşanıyor, nasıl engelleriz?” diye konuşmamız gerekirken, “nafaka mağdurlarını” konuşmak zorunda kalıyoruz.

İşte Akit’in Cuma günü attığı manşet: “BÖYLE BAKANLIK AİLEYİ ÇÖKERTİR”

Birazdan rakamlarla bakacağız ama merak edenler olabilir; “Efendim Akit Gazetesi olarak manşetleri atıyorsunuz ama bir gidip de Aile Bakanı’nı dinlediniz mi, kendisine sordunuz mu, neden Aile Bakanı’nın da görüşlerine yer vermiyorsunuz?” diye sorabilirsiniz.

Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’tan 3-4 aydır randevu istiyoruz, ama kendisi talebimize dönüş yapmadı. Bunu “şikâyetlenme, sızlanma” olarak söylemiyorum, cevap hakkına riayet ettiğimizi bilin diye söylüyorum. Hal böyle olunca eleştirilerimizi “bire bir” iletemiyoruz ve kamuoyunu aydınlatamıyoruz.

Şimdi gazetemizin Cuma günkü manşet haberine bakalım hangi rakamlar var:

1)Son 10 yılda boşanmalar yüzde 70 artarken, bu sürede 1 milyon 200 bin çift boşandı. Türkiye’de en çok açılan dava boşanma davası.

2)Evlenme yaşı kadınlarda 22.2’den 24.6’ya, erkeklerde 25,5’ten 27,7’ye çıktı. 18-19 yaşında annelik yaşayanların sayısı 6 azaldı.

3)Çocukların nüfusa oranı 0’dan yüzde 28,3’e düştü. Kadınların doğurganlık hızı ilk kez nüfus yenilenme düzeyi olan 2.10’un altında kaldı.

Bu rakamlar tehlikenin habercisi! Boşanmak İslam hukukuna göre “en sevimsiz” helallerden biridir. Aile Bakanlığı öncelikle buna çare aramalıdır.

“Kadına şiddet” uygulanıyorsa gerekli bütün önlemlerin alınmasına itiraz eden yok..  Ancak şahitsiz, delilsiz, basit olaylarla aileyi bir anda paramparça etmeye kimsenin hakkı yok!

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin görmüş olduğu en büyük devrimcidir; ancak bakanlardan da Sayın Cumhurbaşkanımız kadar olmasa bile ona yakın performansları toplum beklemektedir.

TELEVİZYONLAR REZİL ÖRNEKLERLE DOLU!

Kadına özgürlüğü “Gecenin 2’sinde eve gelme özgürlüğü” gibi görenler onu “köle” haline getirdi. TRT başta olmak üzere pek çok kanal Dove Reklamları’nda “afedersiniz” koltuk altı kıllarını alan kadınları oynatıyor. Evet bunu “kıllarına varıncaya kadar” açıkça gösteriyor. Biz yazarken utanıp sıkılıyoruz; onlar ekrandan veriyor! Diriliş Ertuğrul’u izlerken reklam arasında bunları seyretmek zorunda mı insanlar?

Geçenlerde canlı yayında “DNA sonucu açıklama” rezaleti yaşandı. Muhabirimiz Ömer Faruk Şahin haberleştirmişti, oradan okuyanlar bilir. Programın sunucusu; adamı ve kadını karşısına almış ve adama canlı yayında “DNA sonucuna göre çocuğun babası sen değilsin” diyor. Aman Yarabbi, bize ne oldu böyle? Bu işler böyle meşrulaşıyor, kalıplaşıyor, alışkanlık haline geliyor ve nihayet toplumu kirli tezgâhın içinde eritiyor. Yakında “Çocuğun babası kim?” diye program da yaparlar.

RTÜK mü el atacak, TRT mi, Aile Bakanı yahut devlet görevlileri mi el atacak bilmiyorum; ama bu konular toparlanmazsa adeta kanser gibi hücrelerimizi ele geçirecektir.

ŞİMDİ SORUYORUM: Akit 6284’te ısrar etmekte sizce haklı değil mi? Bırakalım nereye varacaksa varsın mı densin yoksa toplumsal meseleler “sağına ve soluna bakmadan ben varım” dercesine dile mi getirilsin?

Kim ne derse desin Akit; Allah’ın izniyle “ben varım” demeye devam edecektir.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI