ABD yeni darbe modelini deniyor

Okuduğunuz Yazı
ABD yeni darbe modelini deniyor

İçerik

Batı sisteminin, uğruna “diktatörler”i devirdiği, nice kanlı işgali gerekçelendirdiği, dünyaya zorla ihraç etmeye çalıştığı “demokrasi modeli”ni bugünlerde tümüyle askıya aldığı görülüyor. Bunun ilk örneği Mısır’da yaşandı. Seçilmiş devlet başkanının atadığı bir general darbeyle iktidara geldiğinde Batı, bu darbeci generali açıktan desteklediği gibi ayaklarının altına kırmızı halılar sererek liderler sofrasında onurlandırma yoluna gitti.

ABD ve Avrupa Birliği, bu darbe modeline şimdi bir yenisini daha eklemek üzere. ABD Başkanı Trump, Venezuela’nın seçilmiş Başkanı Nicolas Maduro’yu tanımadığını, muhalefet lideri Juan Guadio’yu “geçici devlet başkanı” olarak tanıdığını, daha doğrusu “atadığını” açıkladı. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk da, ABD’ye uyarak muhalefet lideri Guadio’yu “tek yetkili” olarak gördüğünü duyurdu.

ABD’nin darbe ve suikast girişimleriyle deviremediği Maduro’yu şimdi seçilmemiş, yetkisiz bir muhalefet liderini destekleyerek, sokak hareketlerini kışkırtarak, Venezuela’yı kaosa sürükleme suretiyle devreden çıkarmaya çalıştığı açıkça görülüyor. Latin Amerika ve Orta Amerika ülkelerinin de katıldığı bu darbe modelinin burada kalmayacağını, zamanla ihtiyaç hasıl olduğunda, ihraç edilmeye çalışılacağını da şimdiden görebiliyoruz.

Mısır’daki kanlı darbeyi “demokrasi darbeyle de gelebilir” türünden bir anlayışla Türkiye’de pazarlamaya çalışanlar yok muydu? “Türkiye’nin tahrir meydanı neresi olacak” diye heyecanlı darbe yazıları kaleme alıyorlardı. Gezi kalkışmasını Erdoğan’ı devirmek için bir darbeye dönüştürmeye kalktılar. Her ne kadar bugünlerde dillerinden “Sayın Erdoğan” laflarını düşürmüyor olsalar da bu aynı çevre, zaman geçirmeden yeni Venezuela modelini de ithal etmek için harekete geçecektir. Muhalefetin ülke içinde kaosu biraz körüklemesi, istikrarsızlık üretmesi yetecektir dışarıdan ve etraftaki ülkelerden bu darbe modeline destek bulmaya.

ABD ve Avrupa’nın -Ortadoğu ve Suriye’de içine düştüğü açmazı da göz önüne aldığımızda- Türkiye’de de Venezuela modeli bir karışıklık ve kaos üretmek için kışkırtıcılık yapacağını şimdiden söyleyebiliriz. Yeni dönemde – FETÖ ve PKK’nın da katalizör rolü oynayacağı- muhalefet cephesinin, ülkeyi Venezuela’ya dönüştürmek için zaman geçirmeyeceğini söylemek de peşin bir hüküm vermek olmasa gerek. Zira bizdeki muhalefet hep Batı sisteminin izdüşümü olarak varlık göstermiş, şu ana kadar da Batılı başkentlerde planlanan hiçbir darbeden geri kalmamıştır.

Batı sisteminin bugüne kadar bağlı göründüğü siyasi ve insani bütün değerleri askıya aldığı bir dönemden geçiyoruz. Terör örgütlerini açık açık desteklemekten tutalım, işgallere, kanlı darbelere kadar sınır tanımaz bir vahşiliği tereddüt etmeden, gizleme gereği duymadan sergileyebiliyorlar. Batı’nın, Ankara’nın direncini kırmak ve bu coğrafyadaki kanlı hesaplarını gerçekleştirmek için Türkiye’nin üstüne üstüne geleceğinden şüphe yok. Etrafımızdaki çoğu ülkenin Batı’nın birer “uydu devleti” olduğu gerçeğini de bilerek; demokratik değerlere sıkı sıkıya bağlı, adaletli bir yönetimle, birlik ve beraberlik içinde, kendinden emin, büyük bir devlet ve köklü bir millet olduğumuzu akıldan çıkarmadan, özgüveni yüksek bir duruşla dışarıdan gelen bu tehditleri savuşturabiliriz. 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Kurtuluş TAYİZ