YIKIM İTTİFAKI

Okuduğunuz Yazı
YIKIM İTTİFAKI

İçerik

Yıllardır her kimliğe ve her siyasete sinsice bürünüp, dokunduğu her şeyi kirleten, çürüten ve yıkıcı etkisini her alanda hissettiğimiz bir habis yapı FETÖ.
31 Mart seçimlerine günler kala milletçe şahit olduğumuz çirkinliklerin sorumlusu da yine bu oluşum.
Belki de siyasi tarihimizde örneği görülmemiş ittifakların nasıl yapılabildiği sorusunun cevabı da yine FETÖ nün kirli ajandasında gizli.
Atasözlerimize bile yer etmiş pek çok deyimin bu gün boşa çıkıp anlamsızlaşmasına da bu çerçeveden bakılmalı.
“Ata et, ite ot verilmez” sözüyle anlatılmak istenen :” birbirini tamamlamayan, birbiriyle uyumlu olmayan unsurları gerçek işlevlerinin dışında kullanarak ilgili olmadıkları görevlerin verilmesidir. Yani “uygunsuz” bir durumu işaret eder.
Gelin bu atasözünün siyasete yansımalarına bir göz atalım.
Bir tarafta ülkenin kurucu partisi olduğunu iddia eden CHP…
Diğer tarafta ülkeyi bölmeye programlanmış bir terör örgütünün siyasi uzantısı…
Siyaset sosyolojisinde bırakın ittifak yapmayı, aynı çatı altında bulunması bile kabul edilemeyecek bir birlikteliği izah edecek varsa çıksın ortaya!
Haydi bunu kargaları bile kahkahaya boğacak bir yorumla “ikisi de sol tandanslı bir parti ne var yani bu ittifakta” tespitini doğru kabul edelim.
Peki miting meydanlarında kah uluyarak, kah garip sesler çıkarak acemi stand up’ çı çizgisinin bir tık ötesine bile geçemeyen Meral Akşener’ in İP’ ine ne diyeceksiniz?
Tabii bu eklemlemeyle birlikte işler daha da karışıyor.
Yine zorlama bir yorumla İP’ i de CHP ile yaptığı ittifakı mazur görecek bir sebep bulabilirsiniz.
Ancak bu ittifak iki ayaklı değil ki.
CHP’ ile İP ten oluşmuyor sadece.
HDP’ de gizli joker.
İP’ ile HDP ve dahi CHP’ nin aynı platformda el ele kol kola yürümesine ne diyeceksiniz?
Bırakın siyaset sosyolojisini, parti politikasını, seçimi kazanma hırsını…
Vicdan nerede?
İnsaf, edep hiç uğramaz mı bunların mahallelerine?
HDP eş başkanı Pervin Buldan Diyarbakır’ da Nevruz kutlamalarında yaptığı konuşmada :” Yaşatmak için kendini feda eden Zülküf Gezen’ in anısı önünde saygıyla, minnetle eğiliyorum” dedi utanmadan, sıkılmadan.
Peki kimdi acep bu hayatını kaybeden masum yavrucak?
Acaba dağlarda Nevruz sebebiyle Pervin ablasına hediye etmek için çiğdem toplarken ayağı kayıp uçuruma yuvarlanarak hayatını kaybeden biri midir?
Ama işin aslı çok farklı ve bir o kadar da acı.
2007 yılında Diyarbakır’ın Bağlarbaşı semtinde 1 polisin şehit olmasının ve 2 polisle birlikte 6 kişinin de yaralanmasına sebep olan bombalı saldırının faali.
Cezası da kesinleşmiş üstelik.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 109 yıl 6 ay.
Bildiğiniz katil yani.
Eli en kanlısından.
Yeni Zelanda’ da Camileri basıp 50 kişiyi katleden terörist Brenton Tarrant’ dan hiçbir farkı olmayan bir katil.
Tek fark hayatını çaldıkları insan sayısı.
Tüm dünya Yeni Zelanda’ da katili lanetlerken, Tarrant’ la aynı suçu aynı günahı işleyen bu eli kanlı terörist Zülküf Güven’ e, Millet İttifakının gizli ortağı HDP’ nin eş başkanının düzdüğü methiyeleri onaylayabilmek ne menem bir ahlaktır. Nasıl bir vicdan çürümesidir?
Bu skandalla ilgili ne Kılıçdaroğlu’ nun ne de Akşener’ in, tek kelime ettiğini duydunuz mu?
Duyamazsınız zira kişisel hırsları, Erdoğan düşmanlıkları ve hepsinden önemlisi FETÖ nün esareti tek kelime etmelerine izin vermez.
Tekrar başa dönelim. At, et, it, ot denklemine…
CHP ve İP tamam. Ortalarına alıp görünmesin diye çok çaba sarf etseler de her fırsatta “CHP nin aldığı her belediye bizim sayemizde alınmıştır” diyen HDP ile voltranı oluştursalar da gene de bir eksik var.
Olmaz demeyin oldu. Erbakan’ın kemiklerini sızlatmasına aldırış bile etmeden Saadet Partisi de bu ittifaka eklemlendi.
Tabanına CHP ile kıydığı bu çirkin nikahı nasıl anlatıp kabul ettirecek bilinmez ama CHP’ nin durumu da pek farklı değil.
Düşünün her CHP’ linin acısını hep taze tuttuğu “ Madımak faciasının” azmettiricisi olarak gördükleri Temel Karamollaoğlu ile aynı seçim yolunda yol arkadaşlığı yapılıyor.
Babasını bu faciada kaybeden CHP İzmir milletvekili Zeynep Altıok, Karamollaoğlu’ nun olaylardaki rolüyle ilgili olarak :” Ben Belediye olarak asayişten sorumlu değilim” açıklamasına çok sert tepki gösterse de sonuç değişmiyor.
Temel dede CHP ile olan birlikteliğinde o kadar ileri gitmiştir ki yaptıkları ve paylaştıklarıyla CHP’ nin bile ötesinde bir savrulmayla adeta kendini inkar eder.
Geçtiğimiz yıl Saadet Partisinin sosyal medyadaki bir paylaşımında Temel Karamollaoğlu’ nun fotoğrafının altına “Che Guevara’ nın Hasta la Victoria siempre Commandante” sözünü gururla yazarlar. Yani, zafere kadar daima.
31 Mart öncesinde CHP ile HDP ve İP ile girilen bu çarpık ittifakın neyin zaferini hedeflediklerini anlatmaya gerek yok.
Karamollaoğlu’ nun, HDP li vekillerin terör örgütü PKK propagandası yapmak, suçu ve suçluyu övmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, silahlı terör örgütüne üye olmak ve devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüs” suçlamalarıyla tutuklanıp ya da gözaltına alındıklarını bile bile “HDP’ lilerin tutuklanmasını yanlış buluyorum” sözleriyle konuya yaklaşması bu ittifakta yer almasının sebeplerini açıklamaya yeter de artar bile.
Bununla da sınırlı değil.
Güneydoğuda başlarında bulundukları belediyeleri adeta PKK nın karargahına çeviren çukur eylemleri sırasında yüzlerce güvenlik görevlisinin ve vatandaşın şehit olmasına sebep olan HDP li Belediyelere Kayyum atamasını da yanlış buluyormuş! “ Seni görevden aldım, yerine kayyum atadım. O zaman bu memlekette demokrasi bitti demektir” buyurmuş. Vah ki ne vah.
Bu sözleri söyleyen HDP nin eş Başkanı değil Saadet Partisi’ nin genel Başkanı Temel Karamollaoğlu.
Gelin bu seçimlerin BEKA seçimi olup olmadığına siz karar verin.
Kaldı ki daha önceki FETÖ konusundaki tavır ve açıklamalarıyla birlikte düşünüldüğü zaman CHP den ya da HDP den farklı bir çizgide olmaması bu gün yaptıkları ittifakın sürpriz olmadığının göstergesi.
Önümüzde amorf bir siyasi fotoğraf var.
Karşıdan baksanız da yandan baksanız da, gözünüzü iyice yanaştırsanız da sonuç değişmiyor.
Ne olduğunu anlayamadığınız, kim kimdir kestiremediğiniz ama niyetlerinin iyi olmadığını da yoğun olarak hissettiğiniz yoruma muhtaç bir durum var.
FETÖ’ nün maskelerini hepimiz biliyoruz. Her kılığa, her şekle girebilen ve her partiye kolayca adapte olabilen bir yeteneğe sahipler. Örnekleri çok saymakla bitmez.
Ama 31 Mart seçimleri öncesinde şahit olduğumuz tablo biraz farklı.
Kimse saklanmaya, gizlenmeye maske takmaya gerek duymadan aynı fotoğraf karesinin içine sığışmış.
Sağdan bakarsanız sakal, yaş, mütedeyyin bir görüntü var gibi ama bacaklarının arkasında FETÖ cüleri görür gibi oluyorsunuz.
Soldan bakarsanız resme bombalarla delik deşik edilmiş şehirlerde belediye kepçeleriyle hendek kazanlar var.
Tekrar geçin sağa biraz daha dikkatli bakın. Bu sefer de “yurtta sulh cihanda sulh” sözlerini hatırlatan bir var. Ama tesadüfe bakın ki bunun da arkasında FETÖ cüleri görür gibi oluyorsunuz. Biraz daha dikkatli bakınca önünde yanında her yerinde FETÖ silüetleri görüp şaşırıyorsunuz.
Kafanız karışıp tekrar soldan bakıyorsunuz resme.
Aman Allah’ ım. Orada da FETÖ silüetleri ve adeta resmi kaplamış.
Sadece onlar mı? Almanya’dan John Dündar, Amerika’dan Ekrem Dumanlı, AB den Kati Piri, ABD’ den Joseph Votel hepsi aynı karede. Hepsi Kılıçdaroğlu ile kolkola.
Resim çektirdikleri odanın duvarına asılı kurucu liderin önünde veriyorlar bu pozu.
Fotoğrafın altında yazan “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” sözü önü kapatıldığı için okunmuyor ne yazık ki.
İşte biz bile yorumlayamadık karşımıza konulan resmi.
Hani Eurovision şarkı yarışması var hatırlarsanız. Doğru bir kararla Türkiye yarışmalara katılmıyor. Ama skandal gelişmeleri takip ediyoruz.
İşte 2014 yılında bu yarışmayı Avusturya’dan katılan yarışmacı kazandı.
Adı Conchita Wurst. Şarkısı “ Rise Like phoenix idi.
Uzaktan gördüğünüzde erkek olduğu net olarak anlaşılabiliyor. Zira sakalları var.
Ama yakın görüntülerine baktığınız zaman makyajlı gözleriyle, ojeli tırnaklarıyla kadın görünümünde.
Hay Allah nedir bu hilkat garibesi diye geçiriyorsunuz içinizden.
Küresel güçlerin ahlaki yapıyı yıkmak, aile mefhumunu zayıflatıp gençleri cinsiyet kimliksiz ucubeler olmalarını sağlamak için ahlaksızca bir dayatma.
Sakallı, makyajlı, ojeli, kadın elbiseli, 44 numara ayaklı, fırıncı küreği gibi eller, kadın gibi fönlenip yaptırılmış uzun saçlar…
Nereden bakarsanız bakın çirkinlik abidesi trans bir ucube.
İşte 31 Mart’ a günler kala millet olarak önümüze dayatılan ittifakın durumu da tıpkı buna benzer bir nitelikte.
Dini hassasiyetleri olan, ateist, milliyetçi, ayrılıkçı, ulusalcı, teröre bulaşmış, FETÖ ye şefkat, PKK ya ihtimam gösteren, Atatürk’ün yakadaki rozetten öte bir anlam taşımadığı, terörist cenazelerinin levazımcısı,” yurtta sulh cihanda sulhçu, gazozcu, şekerci, baloncu…
Bir şey anlayabildiniz mi bu cümleden?
Ben de anlayamadım. Millette anlamadı.
Her şeyi olan bir tek samimiyeti olmayan.
Derdim vatan, sevdam milletim diyemeyen
15 Temmuzu itibarsızlaştıran
FETÖ yü arsızlaştıran
PKK yı yüzsüzleştiren
Amerika’ nın sırtını sıvazladığı
AB’ nin alkışladığı
Milletin kazanımlarına düşman
Yerli SİHA larımızdan rahatsız
Milli sondaj gemimizden nefret eden
Yatırımları küçümseyen
Terörle mücadeledeki tarihi başarıyı hazmedemeyen
FIRAT kalkanını bilgisayar oyunu zannedip
Zeytin Dalına ne gerek vardı diyen
Suriyeli mazlumları Esad’a teslim edeceğini seçim vaadi olarak söylemekten utanmayan
Eski Türkiye denilince gözleri hasretle yaşaran
Darbelere meftun.
Bürokratik oligarşiye hayran…
Böyle bir ittifakı dayatıyorlar millete.
Üstelik kendi kararlarıyla oluşturdukları bir birliktelik de değil.
Millilik vasfı yok anlayacağınız.
Adayları, kullandıkları dil, vaatleri bize yabancı.
Hepsinden önemlisi 17 yıllık kazanımlarımıza düşmanlıklarını gizlemeyen bir yıkım ekibi.
İşte bu yüzden bu tehlikeyi bertaraf etmemiz lazım.
Bu yüzden zillet ittifakının zehirli bir sarmaşık gibi geleceğimizi boğmasına izin vermeyelim.
Kırmızı çizgilerimize nefretle saldırıp 15 Temmuz ruhuna düşmanlıklarını açık açık söyleyen, FETÖ severlere, PKK koruyucularına, AB hayranlarına, ABD muhiplerine sandıkta dur diyelim.
Cumhur İttifakı demek sadece şehrine, ilçesine değil, ülkesine ve geleceğine de sahip çıkmak demek.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Tahsin YILDIZ