İstanbul seçimleri ve şehit Mursi
Batı sisteminin/NATO’nun Türkiye için imal ettiği siyasi parti/lider, medya ve gazeteci kuşağını iyi tanımak gerekiyor. Önce “Zamanın ruhu”nu, yani kitleleri etkileyecek yüzeysel değerler ürettiler, ardından da buna uygun aktörleri sahaya sürdüler. Bu coğrafyayı etki altına alabilmek, kontrol etmek, yönlendirebilmek kolay bir iş değil; uzun soluklu, bütünlüklü bir çabayı; ekonomi, toplum ve siyaset çalışmasını gerektirir.
Kürtleri kendi katillerine âşık kılacak siyasi aktörler nasıl üretildi; Atatürkçüler, Cumhuriyeti parçalayacak projelere nasıl angaje edildi, ediliyor? Ülkenin geleceğiyle ilgilenenlerin bu soruları detaylıca incelemesi kaçınılmaz.
Demirtaş Kürtleri CHP adayına, yani “Kürt sorunu”nu üreten, yaratan siyasi yapıya nasıl bu kadar rahatlıkla yönlendirebiliyor? Bunu yaparken şüphesiz birtakım değerleri kullanıyor. Nedir bunlar? Batı’ya bağımlı siyasi yapıların, medyanın son birkaç yılda ürettiği içeriksiz, kitleleri ajite eden, nefret ve korku içeren “modern” slogan ve yüzeysel değerlerdir. Çerçevesi sınırlı, içerikten yoksun, gerçeklikte hiçbir karşılığı olmayan Batı kaynaklı bu değer ve sloganları siyaset ve medya dünyasındaki aktörlerle buluşturarak kitleleri manipüle etmeye çalışıyorlar.
Demirtaş’ın, Pervin Buldan’ın en koyu CHP’liden daha CHP’li kesilmesi, CHP adayı İmamoğlu için Kürtleri seferber etmeye çalışmaları normalde eşyanın tabiatına aykırı olması gerekir. Çünkü, sözde CHP Cumhuriyeti kuran ve kollayan bir partidir; HDP ise cumhuriyeti bölmek için yola çıkan bir oluşum. Nerden baksanız ortada anlaşılmaz bir çelişki var; ama, aslında dikkatle bakılırsa bir çelişki yok ortada.
Her iki partinin yöneticilerinin işi görevli oldukları sosyolojiyi yönetmek ve dizginleri dışarıdan olan güçlerin istediği şekilde maniple etmek. AK Parti siyaset sahnesine çıktığında CHP’nin temsil ettiği devlet aklı ile PKK’nın temsil ettiği HDP-siyaset aklı Türkiye’yi kan gölüne çevirmişti zaten. Madem bugün bir siyam ikizine dönüşecektiniz o zaman niye anlaşmadınız da bir ülkeyi -bugüne kadar devam edegelen- kanlı bir cehenneme sürüklediniz?
CHP adayı İmamoğlu da Demirtaş ile “kardeşliğini” ilan ederken aslında bir gerçeğe işaret ediyordu. Her iki aktörü de imal eden aynı güç merkezleridir, bu nedenle isteseler de birbirlerinden farklı olamazlar. İmamoğlu, “yeni Demirtaş”tır; Demirtaş ise İmamoğlu’nun Kürtçü bir kopyası.
Bu siyasi prototiplere uygun gazeteciler de üretilmiş durumda. Küçükkaya’nın malum programdan önce İmamoğlu ile gizlice buluşup program hazırlığı yapması da zaten bunu açıkça gösteriyor.
İstanbul seçimleri Türkiye için bir dönüm noktasına çevrilmek isteniyor. İstanbul’u alarak Türkiye’yi Mısır gibi bir darbe sürecine sürüklemeye çalışacaklar. Mısır’ın içine düşürüldüğü hali, Mursi’nin nasıl şehit edildiğini iyice hafızalara kazımalıyız ki, burada aynısını başarma fırsatı bulamasın Batı. Türkiye’ye/Erdoğan’a biçtikleri kader Mısır/Mursi’ninkinden farklı değil. Bu gerçeği artık iyice bellememiz gerekiyor.